bedenlerin zerrat›n› ve letaifini emr-i
1
o
¿ƒ o
µ n
« n
a r
øo
c
ile kay-
dedip yerlefltiren ve her karnda, hatta her baharda rûy-i
zeminde yüz binler ordumisal zevilhayat envalar›n›, taife-
lerini icat eden bir Zat-› Kadîr-i Alîm, taburmisal bir ce-
sedin nizam› alt›na girmekle birbiriyle tan›flm›fl zerrat-›
esasiye ve ecza-i asliyeyi bir sayha ile, Sur-u ‹srafil’in bo-
rusu ile nas›l toplayabilir?” istib’at suretinde denilir mi?
Denilse, eblehçesine bir divaneliktir.
• Makam-› irflatta, beyanat-› Kur’âniye o derece mü-
essir ve rakiktir ve o derece munis ve flefiktir ki, flevk ile
ruhu, zevk ile kalbi; akl› merakla ve gözü yaflla doldurur.
Binler misallerinden, yaln›z flu:
2
k
In
ƒ°r
ùn
b t
ón
°Tn
G r
hn
G p
In
QÉn
ép
?r
Én
c n
»p
¡n
a n
?p
d '
P p
ór
©n
H r
øp
e r
ºo
µo
Hƒ o
?o
b r
ân
°ùn
b s
º o
K
ilâahir.
Yirminci Sözün Birinci Makam›nda üçüncü ayet meb-
has›nda ispat ve izah edildi¤i gibi, benîisraile der: “Mûsa
Aleyhisselâm›n asas› gibi bir mu’cizesine karfl› sert tafl on
iki gözünden çeflme gibi yafl ak›tt›¤› hâlde, size ne olmufl
ki, Mûsa Aleyhisselâm›n bütün mu’cizat›na karfl› lâkayt
kal›p, gözünüz kuru, yafls›z, kalbiniz kat›, ateflsiz duru-
yor.” O sözde flu mana-i irfladî izah edildi¤i için oraya ha-
vale ederek, burada k›sa kesiyorum.
• Makam-› ifhâm ve ilzamda, binler misallerinden yal-
n›z flu iki misale bak:
aleyhisselâm:
ona selâm olsun.
asa:
de¤nek, sopa.
beden:
vücut.
benîisrail:
israilo¤ullar›.
beyanat-› Kur’âniye:
Kur’ân’›n
aç›klamalar›.
ceset:
ölü vücut.
divane:
deli.
eblehçe:
ahmakça, aptalca.
ecza-i asliye:
as›l ve temel parça-
lar.
enva:
türler, çeflitler.
havale:
gönderme, b›rakma.
icat:
yoktan var etme, yaratma.
ifhâm
(
r
?É n
ër
a p
G
)
:
bir fleyi delilleriy-
le ispat ve izah ile ö¤retme.
ilâahir:
sonuna kadar.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
istib’at:
ak›ldan uzak görme.
izah:
aç›klama.
karn:
as›r, devir.
lâkayt:
ilgisiz.
letaif:
duygular, hisler.
makam-› ifhâm ve ilzam:
bir fle-
yi delilleriyle ispat ve izah ile ö¤-
retme ve ikna ile susturma ma-
kam›.
makam-› irflat:
irflat makam›.
mana-i irfladî:
insan› do¤ru yola
ulaflt›ran mana.
mebhas:
bahis, konu.
misal:
örnek.
mu’cizat:
mu’cizeler, Allah tara-
f›ndan verilip, yaln›z peygamber-
lerin gösterebilecekleri büyük
harika ifller.
munis:
al›fl›lm›fl, cana yak›n, se-
vimli.
Mûsa:
bkz. fiah›s Bilgileri.
müessir:
tesirli, etkili.
nizam:
düzen.
ordumisal:
ordu gibi.
rakik:
ince, nazik; merhametli.
rûy-i zemin:
yeryüzü.
sayha:
yüksek ses, 盤l›k, ba¤›r›fl.
suret:
biçim, flekil.
Sur-u ‹srafil:
‹srafil isimli mele¤in
k›yametin kopuflu esnas›nda üf-
ledi¤i boru.
flefik:
çok flefkatli, merhametli,
ac›yan.
flevk:
fliddetli arzu, istek.
taburmisal:
tabur gibi.
taife:
topluluk.
Zat-› Kadîr-i Alîm:
her fleyi
bilen ve her fleye gücü yeten
zat, Allah.
zerrat:
zerreler, atomlar.
zerrat-› esasiye:
temel zerre-
ler, esas atomlar.
zevilhayat:
hayat sahipleri.
zevk:
hofllanma, be¤enme
duygusu.
1.
“Ol!” der; oluverir. (Yâsin Suresi: 82.)
2.
Sonra, bütün bunlar›n ard›ndan kalbiniz yine kat›laflt›. Sanki tafl kesildi, hatta tafltan da ka-
t›laflt›. (Bakara Suresi: 74.)
618 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ