Sözler - page 600

‹kinci Nokta:
Manas›ndaki belâgat-i harikad›r.
On Üçüncü Sözde beyan olunan flu misale bak:
Meselâ,
1
o
º«/
µn
?r
Go
õj /
õn
©r
dGn
ƒo
gn
h ¢p
Vr
Qn
’Gn
h p
äGn
ƒ'
ª°s
ùdG?p
a Én
e ! n
ís
Ñ°n
S
ayetindeki belâgat-i maneviyeyi zevk etmek istersen,
kendini nur-u Kur’ân’dan evvel Asr-› Cahiliyette, sahra-i
bedeviyette farz et ki, her fley zulmet-i cehil ve gaflet al-
t›nda perde-i cümud-u tabiata sar›lm›fl oldu¤u bir anda
Kur’ân’›n lisan-› semavîsinden,
2
¢p
Vr
Qn
’Gn
h p
äGn
ƒ'
ª°s
ùdG ?p
a Én
e ! n
ís
Ñ°n
S
veyahut,
3
s
øp
¡«/
a r
øn
en
h ¢o
Vr
Qn
’r
Gn
h o
™r
Ñ°s
ùdG o
äGn
ƒ'
ª°s
ùdG o
¬n
d o
íu
Ñ°n
ùo
J
gibi ayetleri
iflit, bak. Nas›l ki, o ölmüfl veya yatm›fl olan mevcudat-›
âlem
4
o
í` p q
Ñ° n
ùo
J ,n
í s
Ñ°n
S
sedas›yla iflitenlerin zihninde nas›l di-
riliyorlar, hüflyar oluyorlar, k›yam edip zikrediyorlar ve o
karanl›k gökyüzünde birer camit ateflpare olan y›ld›zlar
ve yerde periflan mahlûkat,
o
í` p q
Ñ° n
ùo
J
sayhas›yla ve nuruyla
iflitenin nazar›nda gökyüzü bir a¤›z, bütün y›ld›zlar birer
kelime-i hikmetnüma ve birer nur-u hakikateda ve küre-i
arz bir bafl ve ber ve bahir birer lisan ve bütün hayvanlar
ve nebatlar birer kelime-i tesbihfeflan suretinde arz-› di-
dar eder.
Meselâ, On Beflinci Sözde ispat edilen flu misale bak:
p
äGn
ƒ'
ª°s
ùdGp
QÉ n
£r
bn
G r
øp
e Gho
òo
Ør
æn
J r
¿n
G r
ºo
àr
© n
£n
à°r
SG p
¿p
G ¢p
ùr
fp
’r
Gn
h pq
øp
÷r
Gn
öûr
©n
e Én
j
arz-› didar:
güzelli¤ini göstermek.
Asr-› Cahiliyet:
Cahiliyet asr›,
Peygamberimizden önceki as›r.
ateflpare:
atefl parças›.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümlesi.
bahir:
deniz.
belâgat-› manevîye:
manan›n
muhataba uygun, tam yerinde,
kusursuz ve güzel olmas›.
belâgat-i harika:
harika belâgat.
ber:
kara.
camit:
cans›z, sert, kat›.
evvel:
önce.
farz etmek:
var saymak.
hikmet:
kâinattaki ve yarat›l›flta-
ki ‹lâhî gaye.
hüflyar:
uyan›k.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
kelime-i hikmetnüma:
hikmetli
söz.
kelime-i tesbihfeflan:
Allah’›n
bütün kusur ve noksanlardan
uzak tutuldu¤unu ifade eden ke-
limeler.
k›yam:
aya¤a kalkma.
kudret:
güç, kuvvet.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
lisan:
dil.
lisan-› semavî:
semavî dil.
mahlûkat:
Allah taraf›ndan yara-
t›lanlar.
meselâ:
örne¤in, örnek olarak.
mevcudat-› âlem:
kâinattaki var-
l›klar.
misal:
örnek.
nazar:
bak›fl.
nebatlar:
bitkiler.
nur:
ayd›nl›k, ›fl›k.
nur-u hakikateda:
hakikatli bir
nur.
nur-u Kur’ân:
Kur’ân nuru.
perde-i cümud-u tabiat:
do-
nuk ve kat› tabiat perdesi.
periflan:
ac›nacak hâlde bulu-
nan.
sahra-i bedeviyet:
göçebe
Araplar›n bulundu¤u çöl.
sayha:
ça¤›r›fl, 盤l›k, nâra.
seda:
ses.
suret:
biçim, görünüfl.
tesbih:
Allah’› bütün kusur ve
noksan s›fatlardan uzak tut-
ma.
zihin:
ak›l, haf›za, düflünce.
zikir:
Allah’› anma.
zulmet-i cehil ve gaflet:
bil-
gisizlikten ve Allah’›n unutul-
mas›ndan ve do¤an manevî
karanl›k.
1.
Göklerde ve yerde ne varsa Allah’› tesbih eder. Onun kudreti her fleye galiptir ve hikmeti
her fleyi kuflat›r. (Hadid Suresi: 1.)
2.
Göklerde ve yerde ne varsa Allah’› tesbih eder.
3.
Yedi gökle yer ve onlar›n içindekiler Onu tesbih eder. (‹sra Suresi: 44.)
4.
Tesbih etti, tesbih ediyor...
600 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
1...,590,591,592,593,594,595,596,597,598,599 601,602,603,604,605,606,607,608,609,610,...1482
Powered by FlippingBook