cebbar, müntakime bedel, yine flefkati ihsas etmekle k›l-
leti iflaret ediyor.
‹flte, “Bu kadar k›lletteki bir parça azap böyle tesirli
ise, ikab-› ‹lâhî ne kadar dehfletli olur, k›yas edebilirsiniz”
diye ifade eder.
‹flte flu cümlede küçük hey’etler nas›l birbirine bak›p
yard›m eder; maksad-› küllîyi her biri kendi lisan›yla tak-
viye eder. fiu misal bir derece lâf›z ve maksada bakar.
‹kinci misal:
1
n
¿ƒo
?p
Ør
æo
j r
ºo
gÉn
ær
bn
Rn
Q És
‡pn
h
fiu cümlenin hey’at›, sadakan›n flerait-i kabulünün be-
fline iflaret eder.
•
Birinci flart
, sadakaya muhtaç olmamak derecede
sadaka vermek ki,
2
És
‡pn
h
lâfz›ndaki
r
øp
e
-i teb’iz ile o flart›
ifade eder.
•
‹kinci flart
, Ali’den al›p Veli’ye vermek de¤il, belki
kendi mal›ndan vermektir. fiu flart›
r
ºo
gÉn
ær
bn
Rn
Q
lâfz› ifade edi-
yor. “Size r›z›k olandan veriniz” demektir.
•
Üçüncü flart,
minnet etmemektir. fiu flarta
Én
ær
bn
Rn
Q
’da-
ki
Én
f
lâfz› iflaret eder. Yani, “Ben size r›zk› veriyorum; Be-
nim mal›mdan Benim abdime vermekte minnetiniz yok-
tur.”
SÖZLER | 597
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
s›mlar.
hey’et:
bütünü meydana getiren
parçalar.
ifade etmek:
anlatmak.
ihsas:
hissettirme, sezdirme.
ikab-› ‹lâhî:
Allah’›n çok fliddetli
azab›.
iflaret:
gösterme, bildirme.
k›llet:
miktarca azl›k.
k›yas:
karfl›laflt›rma.
lâf›z:
söz, kelime.
lisan:
dil.
maksad-› küllî:
bütünün amac›,
bütün cümlenin gözetti¤i gaye.
maksat:
kastedilen, istenilen fley,
gaye.
minnet:
bir iyili¤i bafla kakma.
r
øp
e
-i teb'iz:
bölme, parçalama,
ay›rma görevi yapan "min."
misal:
örnek, numune, benzer.
muhtaç:
ihtiyaç içinde olan, yok-
sul.
Müntakim:
suçlulara hak ettikle-
ri karfl›l›¤› verip intikam alan Al-
lah.
Rab:
varl›klar›n her türlü ihtiyaç-
lar›n› gideren, besleyen, büyüten
Allah.
r›z›k:
yiyecek, içecek fley, az›k.
sadaka:
Allah r›zas› için ihtiyaç
sahiplerine yap›lan yard›m.
flart:
yerine getirilmesi gereken
durum.
flefkat:
ac›yarak merhamet et-
me.
flerait-i kabul:
kabul flartlar›.
takviye:
kuvvetlendirme, sa¤-
lamlaflt›rma.
teb’iz:
ay›rma, bölme.
tesir:
etki.
and:
yemin.
azap:
ac›, ceza, eziyet.
bedel:
karfl›l›k.
Cebbar:
istedi¤ini mutlaka
yapan, büyüklük, azamet sa-
hibi Allah.
dehfletli:
korkutucu, korkunç.
derece:
miktar, ölçü.
hey’at:
ayr› ayr› manalar, k›-
1.
Kendilerine r›z›k olarak verdiklerimizden Allah yolunda ba¤›flta bulunurlar. (Bakara Suresi:
3.)
2.
fieylerden.