Sözler - page 596

tekmil eden ne ise, Kur’ân-› Hakîm’in her bir cümlede-
ki, hey’at›ndaki naz›m ve kelimelerindeki nizam ve cüm-
lelerin birbirine karfl› münasebat›ndaki intizam›, öyle bir
tarzda
‹flaratü’l-‹’caz
’da ahirine kadar beyan edilmifltir;
kim isterse ona bakabilir ve bu naz›mdaki cezalet-i hari-
kay› bu surette görebilir. Yaln›z bir-iki misal, bir cümlenin
hey’at›ndaki nazm› göstermek için zikredece¤iz.
Meselâ:
1
n
?u
Hn
Q p
ÜGn
òn
Y r
øp
e l
án
ër
Øn
f r
ºo
¡r
à°s
ùn
e r
øp
Ä n
dn
h
Bu cümlede, azab› dehfletli göstermek için, en az›n›n
fliddetle tesirini göstermekle göstermek ister. Demek,
taklili ifade edecek cümlenin bütün hey’etleri de bu tak-
lile bak›p ona kuvvet verecek.
‹flte,
2
r
øp
Än
dn
h
lâfz› teflkiktir. fiek, k›llete bakar.
3
¢ s
ù n
e
lâfz›
“az›c›k dokunmak”t›r, yine k›lleti ifade eder.
4
l
án
ër
Øn
f
lâfz›,
maddesi bir kokucuk olup k›lleti ifade etti¤i gibi, sîgas› bi-
re delâlet eder. Mastar-› merre tabir-i sarfiyesinde “biri-
cik” demektir, k›lleti ifade eder.
l
án
ër
Øn
f
’deki tenvin-i tenki-
rî, taklili içindir ki, “O kadar küçük ki, bilinemiyor” de-
mektir.
5
r
øp
e
lâfz›, teb’iz içindir, “bir parça” demektir; k›l-
leti ifade eder.
6
p
ÜGn
òn
Y
lâfz›; nekal, ikaba nispeten hafif
bir nevi cezad›r ki, k›llete iflaret eder.
7
n
?u
Hn
Q
lâfz›; kahhar,
ahir:
son.
azap:
ac›, ceza, iflkence.
beyan:
anlatma, aç›klama.
cezalet-i harika:
harika güzellik;
kelimeleri ince veya sert söyle-
nifllerine göre yerli yerinde kulla-
n›lmas›ndan do¤an harika güzel-
lik.
dehfletli:
korkutucu, korkunç.
delâlet:
iflaret etme, gösterme.
hey’at:
bütün, tamam; flekiller,
yap›lar, biçimler.
hey’et:
flekil, yap›, biçim.
ifade etmek:
anlatmak.
ikap:
çok fliddetli azap.
intizam:
düzenlilik, uygunluk.
‹flaratü’l-‹’caz:
Bediüzzaman Said
Nursî’nin, Risale-i Nur Külliyat›nda
yer alan bir eseri.
iflaret:
gösterme, bildirme.
Kahhar:
kahreden kudret ve kuv-
vet sahibi, Allah.
k›llet:
miktarca azl›k.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
lâf›z:
söz, kelime.
mastar-› merre:
fiilin bir defa ya-
p›ld›¤›n› belirten mastar.
meselâ:
örne¤in.
münasebat:
ilgiler, iliflkiler, alâka.
naz›m:
düzenlenifl, dizilifl.
nekal:
fliddetli ceza.
nevi:
çeflit.
nispeten:
oranla, k›yasla; göre.
nizam:
düzen, uyum.
sîga:
çekim, fiilin çekiminde mey-
dana gelen çeflitli flekillerden her
biri.
suret:
biçim, flekil.
flek:
flüphe.
fliddetle:
kuvvetli bir flekilde.
tabir-i sarfiye:
sarf ilminde ifade
edilen söz.
taklil:
azaltma, azl›k.
tarz:
flekil, biçim.
teb’iz:
bir k›sma ait etmek, böl-
mek.
tekmil:
tamamlamak, mükem-
mellefltirmek.
tenvin-i tenkirî:
kelimenin belir-
siz oldu¤unu gösteren tenvin ifla-
reti.
tesir:
etki.
teflkik:
flüpheye düflürme, flüp-
hede b›rakma.
zikretme:
söyleme, anlatma.
1.
And olsun ki, Rabbinin azab›ndan küçük bir esinti onlara hafifçe dokunacak olsa...(Enbiya
Suresi: 46.)
2.
And olsun, e¤er olsa.
3.
Dokunur.
4.
Küçük bir esinti.
5.
-den, -dan.
6.
Azap.
7.
Rabbinin.
596 | SÖZLER
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
1...,586,587,588,589,590,591,592,593,594,595 597,598,599,600,601,602,603,604,605,606,...1482
Powered by FlippingBook