Sözler - page 421

“Sizin münasebetiniz bizimle pek azd›r ve dairemize
kolay giremezsiniz. Çünkü, program›m›z budur ki: Dün-
ya bir misafirhanedir. ‹nsan ise, onda az duracakt›r ve
vazifesi çok bir misafirdir ve k›sa bir ömürde hayat-› ebe-
diyeye lâz›m olan levaz›mat› tedarik etmekle mükelleftir.
En ehem ve en elzem ifller takdim edilecektir. Hâlbuki,
siz ekseriyet itibar›yla flu fânî dünyay› bir makarr-› ebedî
nokta-i nazar›nda ve gaflet perdesi alt›nda, dünyaperest-
lik hissiyle ifllenmifl bir suret sizde görülüyor. Öyle ise,
hakperestlik ve ahireti düflünmeklik esaslar› üzerine mü-
esses olan ubudiyetten hisseniz pek azd›r.
“Lâkin, e¤er k›ymettar bir ibadet olan s›rf menfaat-i
ibadullah için ve menafi-i umumiye ve istirahat-i amme-
ye ve hayat-› içtimaiyenin kemaline hizmet eden ve el-
bette ekalliyet teflkil eden muhterem sanatkârlar ve mül-
hem keflflaflar, arkan›zda ve içinizde varsa, o hassas zat-
lara flu remiz ve iflarat-› Kur’âniye, sa’ye teflvik ve sanat-
lar›n› takdir etmek için, elhak kâfi ve vâfidir.”
‹kinci Suale Cevap:
E¤e r de s en
: “fiimdi flu tahkikattan sonra flüphem
kalmad› ve tasdik ettim ki, Kur’ân’da sair hakaikle bera-
ber, medeniyet-i hâz›ran›n harikalar›na ve belki daha ile-
risine iflaret ve remiz vard›r; dünyevî ve uhrevî saadet-i
beflere lâz›m olan her fley, de¤eri nispetinde içinde bulu-
nur. Fakat niçin, Kur’ân, onlar› sarahatle zikretmiyor?
Tâ muannit kâfirler dahi tasdike mecbur olsunlar; kalbi-
miz de rahat olsun?”
SÖZLER | 421
Y
‹RM‹NC‹
S
ÖZ
iflarat-› Kur’âniye:
Kur’ân’›n ifla-
retleri.
kâfi:
yeten, kâfi gelen, deruhte
eden.
kemal:
olgunluk, taml›k.
keflflaf:
s›rlar› çözen, gizli manala-
r› ortaya ç›karan.
Kur’ân:
Allah taraf›ndan vahiy
yoluyla Hz. Muhammed’e indiril-
mifl, semavî kitaplar›n sonuncu-
su.
levaz›mat:
lüzumlu maddeler.
makarr-› ebedî:
ebedî karar yeri.
medeniyet-i hâz›ra:
flimdiki me-
deniyet; Bat› medeniyeti.
menafi-i umumiye:
genel men-
faatler.
menfaat-i ibadullah:
Allah’›n kul-
lar›n›n menfaati.
muannit:
inatç›.
muhterem:
sayg› de¤er.
müesses:
kurulmufl olan, kurulu.
mükellef:
bir fleyi yapmaya mec-
bur olan, vazifeli.
mülhem:
ilham olunmufl.
münasebet:
rab›ta, ba¤.
nispet:
ölçü.
nokta-i nazar:
bak›fl aç›s›.
remiz:
gizli mana, iflaret.
saadet-i befler:
insanl›¤›n saadeti.
sair:
di¤er, baflka.
sarahat:
sarihlik, aç›kça.
sa’y:
çal›flma.
sual:
soru.
suret:
biçim.
tahkikat:
araflt›rmalar.
takdim:
sunma, sunufl.
tasdik:
do¤rulu¤unu kabul etme.
tedarik:
haz›rlama.
teflkil:
meydana getirme.
ubudiyet:
kulluk.
uhrevî:
ahiret âlemiyle ilgili.
vâfi:
yeter.
zat:
kifli.
zikretmek:
bildirmek, anlatmak.
ahiret:
k›yametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
dünyaperest:
dünyaya ta-
pan.
dünyevî:
dünya ile ilgili.
ehem:
çok mühim olma.
ekalliyet:
az›nl›k.
ekseriyet:
ço¤unluk.
elhak:
do¤ru.
elzem:
en lüzumlu.
fânî:
geçici.
gaflet:
Allah’tan uzaklafl›p
nefsinin arzular›na dalmak.
hakaik:
hakikatler, gerçekler.
hakperest:
do¤ruluktan ve
haktan ayr›lmayan.
hayat-› ebediye:
ahiret haya-
t›.
hayat-› içtimaiye:
sosyal ha-
yat.
ibadet:
Allah’a karfl› kulluk
vazifesini yapma.
istirahat-i amme:
herkesin
istirahati, rahat etmesi.
1...,411,412,413,414,415,416,417,418,419,420 422,423,424,425,426,427,428,429,430,431,...1482
Powered by FlippingBook