Sizin münasebetiniz bizimle pek azdr ve dairemize
kolay giremezsiniz. Çünkü, programmz budur ki: Dün-
ya bir misafirhanedir. nsan ise, onda az duracaktr ve
vazifesi çok bir misafirdir ve ksa bir ömürde hayat- ebe-
diyeye lâzm olan levazmat tedarik etmekle mükelleftir.
En ehem ve en elzem ifller takdim edilecektir. Hâlbuki,
siz ekseriyet itibaryla flu fânî dünyay bir makarr- ebedî
nokta-i nazarnda ve gaflet perdesi altnda, dünyaperest-
lik hissiyle ifllenmifl bir suret sizde görülüyor. Öyle ise,
hakperestlik ve ahireti düflünmeklik esaslar üzerine mü-
esses olan ubudiyetten hisseniz pek azdr.
Lâkin, e¤er kymettar bir ibadet olan srf menfaat-i
ibadullah için ve menafi-i umumiye ve istirahat-i amme-
ye ve hayat- içtimaiyenin kemaline hizmet eden ve el-
bette ekalliyet teflkil eden muhterem sanatkârlar ve mül-
hem keflflaflar, arkanzda ve içinizde varsa, o hassas zat-
lara flu remiz ve iflarat- Kurâniye, saye teflvik ve sanat-
larn takdir etmek için, elhak kâfi ve vâfidir.
kinci Suale Cevap:
E¤e r de s en
: fiimdi flu tahkikattan sonra flüphem
kalmad ve tasdik ettim ki, Kurânda sair hakaikle bera-
ber, medeniyet-i hâzrann harikalarna ve belki daha ile-
risine iflaret ve remiz vardr; dünyevî ve uhrevî saadet-i
beflere lâzm olan her fley, de¤eri nispetinde içinde bulu-
nur. Fakat niçin, Kurân, onlar sarahatle zikretmiyor?
Tâ muannit kâfirler dahi tasdike mecbur olsunlar; kalbi-
miz de rahat olsun?
SÖZLER | 421
Y
RMNC
S
ÖZ
iflarat- Kurâniye:
Kurânn ifla-
retleri.
kâfi:
yeten, kâfi gelen, deruhte
eden.
kemal:
olgunluk, tamlk.
keflflaf:
srlar çözen, gizli manala-
r ortaya çkaran.
Kurân:
Allah tarafndan vahiy
yoluyla Hz. Muhammede indiril-
mifl, semavî kitaplarn sonuncu-
su.
levazmat:
lüzumlu maddeler.
makarr- ebedî:
ebedî karar yeri.
medeniyet-i hâzra:
flimdiki me-
deniyet; Bat medeniyeti.
menafi-i umumiye:
genel men-
faatler.
menfaat-i ibadullah:
Allahn kul-
larnn menfaati.
muannit:
inatç.
muhterem:
sayg de¤er.
müesses:
kurulmufl olan, kurulu.
mükellef:
bir fleyi yapmaya mec-
bur olan, vazifeli.
mülhem:
ilham olunmufl.
münasebet:
rabta, ba¤.
nispet:
ölçü.
nokta-i nazar:
bakfl açs.
remiz:
gizli mana, iflaret.
saadet-i befler:
insanl¤n saadeti.
sair:
di¤er, baflka.
sarahat:
sarihlik, açkça.
say:
çalflma.
sual:
soru.
suret:
biçim.
tahkikat:
arafltrmalar.
takdim:
sunma, sunufl.
tasdik:
do¤rulu¤unu kabul etme.
tedarik:
hazrlama.
teflkil:
meydana getirme.
ubudiyet:
kulluk.
uhrevî:
ahiret âlemiyle ilgili.
vâfi:
yeter.
zat:
kifli.
zikretmek:
bildirmek, anlatmak.
ahiret:
kyametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
dünyaperest:
dünyaya ta-
pan.
dünyevî:
dünya ile ilgili.
ehem:
çok mühim olma.
ekalliyet:
aznlk.
ekseriyet:
ço¤unluk.
elhak:
do¤ru.
elzem:
en lüzumlu.
fânî:
geçici.
gaflet:
Allahtan uzaklaflp
nefsinin arzularna dalmak.
hakaik:
hakikatler, gerçekler.
hakperest:
do¤ruluktan ve
haktan ayrlmayan.
hayat- ebediye:
ahiret haya-
t.
hayat- içtimaiye:
sosyal ha-
yat.
ibadet:
Allaha karfl kulluk
vazifesini yapma.
istirahat-i amme:
herkesin
istirahati, rahat etmesi.