için, flu tarz bürudetle, etrafndaki su gibi mayi fleyleri in-
cimat ettirip, manen bürudetiyle ihrak eder. flte zemhe-
rir, bürudetiyle ihrak eden bir snf atefltir. Öyle ise, ate-
flin bütün derecatna ve umum envana cami olan Ce-
hennem içinde, elbette zemheririn bulunmas zarurîdir.
Üçüncüsü
: Cehennem ateflinin tesirini men edecek
ve emân verecek iman gibi bir madde-i maneviye, slâ-
miyet gibi bir zrh oldu¤u misillü, dünyevî ateflinin dahi
tesirini men edecek bir madde-i maddiye vardr. Çünkü,
Cenab- Hak, ism-i Hakîm iktizasyla, bu dünya dârülhik-
met olmak hasebiyle, esbap perdesi altnda icraat yap-
yor. Öyle ise, Hazret-i brahimin cismi gibi, gömle¤ini
de atefl yakmad; ve atefle karfl mukavemet hâletini ver-
mifltir. brahimi yakmad¤ gibi, gömle¤ini de yakmyor.
flte bu iflaretin remziyle, manen flu ayet diyor ki: Ey
millet-i brahim! brahimvari olunuz; tâ maddî ve manevî
gömlekleriniz, en büyük düflmannz olan atefle hem bu-
rada, hem orada bir zrh olsun. Ruhunuza iman giydirip,
Cehennem atefline karfl zrhnz oldu¤u gibi; Cenab-
Hakkn zeminde sizin için saklad¤ ve ihzar etti¤i baz
maddeler var, onlar sizi ateflin flerrinden muhafaza eder.
Araynz, çkarnz, giyiniz.
flte, beflerin mühim terakkiyatndan ve keflfiyatndan-
dr ki, bir maddeyi bulmufl. Atefl yakmayacak ve atefle
dayanr bir gömlek giymifl. fiu ayet ise, ona mukabil bak
ne kadar ulvî, lâtif ve güzel ve ebede kadar yrtlmayacak
Hanîfen Müslîmen
tezgâhnda dokunacak bir hulleyi
gösteriyor.
SÖZLER | 413
Y
RMNC
S
ÖZ
hafliye:
bir kitabn sayfalarnn
kenarna veya altna yazlan açk-
layc yaz, dipnot.
hulle:
elbise.
brahimvari:
Hz. brahim gibi.
icraat:
ifller.
ihrak:
yakma.
ihzar:
hazrlama.
iktiza:
gerekme.
iman:
inanma, inanç.
incimat:
donma.
ism-i Hakîm:
Cenab- Hakkn hik-
metle, faydalar takip ederek ifl
gören manasndaki ismi.
keflfiyat:
keflifler.
lâtif:
hofl, güzel.
madde-i maddiye:
maddî mad-
de.
madde-i maneviye:
manevî
madde.
maddî:
cismanî.
manen:
manevî olarak.
manevî:
manaya ait.
mayi:
akc, sv.
men etmek:
mâni olma, yasakla-
mak.
millet-i brahim:
brahim milleti.
misillü:
benzeri.
muhafaza:
koruma.
mukabil:
karfllk.
mukavemet:
karfl koyma, diren-
me.
mühim:
önemli.
remiz:
iflaretle anlatma.
fler:
fenalk.
tefsir:
Kurân- Kerîmi açklamak
maksadyla yazlan kitap.
terakkiyat:
terakkiler, ilerleme-
ler, geliflmeler.
tesir:
etki.
ulvî:
yüce.
umum:
bütün.
zarurî:
mecburî, zorunlu.
zemherir:
Cehennemde bulunan
ve so¤uklu¤u ile yakan bir atefl
zemin:
yeryüzü.
ayet:
Kurânn her bir cümle-
si.
befler:
insanlk.
bürudet:
so¤ukluk, so¤uk ol-
ma.
cami:
toplayan, içine alan.
Cenab- Hak:
Hakkn tâ ken-
disi olan, fleref ve azamet sa-
hibi yüce Allah.
dârülhikmet:
ifllerin bir se-
bep ve hikmete ba¤l olarak
görüldü¤ü yer olan dünya.
derecat:
dereceler.
dünyevî:
dünyaya ait.
ebed:
sonsuzluk.
emân verme:
eminlik, korku-
suzluk.
enva:
çeflitler.
esbap:
sebepler.
hâlet:
hâl.
hanîfen müslimen:
Müslim
ve hanîf olarak.
haseb:
dolay.