Sözler - page 405

muhtaçs›n›z. Siz de evamir-i tekviniyeme itaat etseniz, o
hikmet ve o sanat, size de verilebilir; mürur-u zamanla
yetiflir ve yanaflabilirsiniz.”
‹flte, beflerin sanat cihetinde en ileri gitmesi ve maddî
kuvvet cihetinde en mühim iktidar elde etmesi, telyin-i
hadid iledir ve izabe-i nühas iledir. Ayette nühas “k›tr” ile
tabir edilmifl. fiu ayetler, umum nev-i beflerin nazar›n› flu
hakikate çeviriyor ve flu hakikatin ne kadar ehemmiyetli
oldu¤unu takdir etmeyen eski zaman insanlar›na ve flim-
diki tembellerine fliddetle ihtar ediyor.
Hem meselâ, Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm taht-›
Belk›s’› yan›na celp etmek için vezirlerinden bir âlim-i
ilm-i celp dedi: “
Gözünüzü aç›p kapay›ncaya kadar sizin
yan›n›zda o taht› haz›r ederim
” olan hâdise-i harikaya
delâlet eden flu ayet,
n
? r
« n
dp
G s
ón
J r
ôn
j r
¿n
G n
? r
Ñn
b /
¬p
H n
?«/
J'
G Én
fn
G p
ÜÉn
à` p
µ r
dG n
øp
e l
º r
?p
Y o
?n
ór
æp
Y i/
ò s
dG n
?Én
b
1
o
?n
ór
æp
Y G v
ôp
?n
à°r
ùo
e o
?'
G n
Q É s
ª n
?n
a n
?o
a r
ô n
W
(ilâahir), iflaret ediyor ki:
Uzak mesafelerden eflyay› ay-
nen veya sureten ihzar etmek mümkündür.
Hem vakidir ki, risaletiyle beraber saltanatla müflerref
olan Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm, hem masumiyeti-
ne, hem de adaletine medar olmak için, pek genifl olan
aktâr-› memleketine bizzat zahmetsiz muttali olmak ve
raiyetinin ahvalini görmek ve dertlerini iflitmek, bir
mu’cize suretinde Cenab-› Hak ihsan etmifltir.
SÖZLER | 405
Y
‹RM‹NC‹
S
ÖZ
delâlet:
delil olma, gösterme.
evamir-i tekviniye:
Allah’›n tabi-
atta geçerli olan emir ve kanunla-
r›, yarat›l›fl kanunlar›.
hâdise-i harika:
insan› hayrete
düflüren olay.
ihsan:
ikram etme, lütuf.
ihzar etmek:
huzura getirmek.
ilâahir:
sonuna do¤ru.
izabe-i nühas:
bak›r›n eritilmesi.
k›tr:
erimifl bak›r.
medar:
dayanak noktas›, vesile.
mu’cize:
benzerini yapmaktan
insanlar›n âciz kald›¤› fley.
muttali:
haberdar.
mürur-u zaman:
zaman afl›m›.
müflerref:
flereflendirilmifl, yücel-
tilmifl.
nev-i befler:
insanl›k.
nühas:
bak›r.
raiyet:
halk.
risalet:
nebîlik, peygamberlik.
saltanat:
sultanl›k, hükümdarl›k.
semavî:
Allah taraf›ndan olan, ‹lâ-
hî.
suret:
biçim, tarz.
sureten:
görünüfl olarak.
taht-› Belk›s:
Belk›s’›n taht›.
telyin-i hadid:
demirin yumufla-
t›lmas›.
üzüntülü:
kederli.
ahval:
hâller, durumlar.
aktâr-› memleket:
memle-
ketin her taraf›.
âlim ilm-i celp:
eflyay› bir
yerden bir yere nakletme il-
mine vak›f olan.
aynen:
ayn›yla.
bizzat:
kendisi, flahsen.
celp etmek:
getirmek.
Cenab-› Hak:
Hakk›n tâ ken-
disi olan, fleref ve azamet sa-
hibi yüce Allah.
1.
Semavî kitaplar›n esrar›na vak›f bir âlim ise, “Sen daha gözünü aç›p kapamadan ben onu
sana getiririm,” dedi. Süleyman Belk›s’›n taht›n› yan›nda haz›r görünce... (Neml Suresi: 40.)
1...,395,396,397,398,399,400,401,402,403,404 406,407,408,409,410,411,412,413,414,415,...1482
Powered by FlippingBook