Sözler - page 396

‹flte, bu s›rra iflareten bu manay› ifade için hadiste ri-
vayet ediliyor ki: “O üç nehrin her birine Cennetten bi-
rer katre her vakit daml›yor ve ondan bereketlidirler.”
Hem bir rivayette denilmifl ki: “fiu üç nehrin menbalar›,
Cennettendir.”
1
fiu rivayetin hakikati fludur ki: Madem
esbab-› maddiye, flunlar›n bu derece kesretli nebean›na
kabil de¤ildir. Elbette menbalar›, bir âlem-i gayptad›r ve
gizli bir hazine-i rahmetten gelir ki, masarif ile varidat›n
muvazenesi devam eder.
‹flte Kur’ân-› Hakîm, flu manay› ihtar ile flöyle bir ders
veriyor ki, der: Ey benîisrail ve ey benîâdem! Kalp kat›-
l›¤› ve kasavetinizle öyle bir Zat-› Zülcelâl’in evamirine
karfl› itaatsizlik ediyorsunuz ve öyle bir fiems-i Serme-
dî’nin ziya-i marifetine gafletle gözlerinizi yumuyorsunuz
ki, M›s›r’›n›z› Cennet suretine çeviren Nil-i mübarek gibi
koca nehirleri, adî, camit tafllar›n a¤›zlar›ndan ak›t›p
mu’cizat-› kudretini, flevahid-i vahdaniyetini o koca ne-
hirlerin kuvvet ve zuhur ve ifazalar› derecesinde kâinat›n
kalbine ve zeminin dima¤›na vererek, cin ve insin kulûp
ve ukulüne isale ediyor. Hem, hissiz, camit baz› tafllar›
böyle acip bir tarzda
(HAfi‹YE)
mu’cizat-› kudretine mazhar
âlem-i gayp:
gayp âlemi, görün-
meyen, fakat varl›¤› kesin olan
baflka dünyalar.
asl-› hilkat-i arz:
dünyan›n yara-
t›l›fl›n›n asl›, ilk hali.
benîâdem:
Âdemo¤ullar›, insan-
lar.
benîisrail:
‹srailo¤ullar›, Yahudi-
ler.
camit:
sert, cans›z.
Cebel-i Kamer:
Afrika’da Nil Neh-
rinin ç›kt›¤› da¤›n ismi.
delâlet:
delil olma.
esbab-› maddiye:
maddî sebep-
ler.
evamir:
emirler, buyruklar.
Fât›r-› Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi ve benzeri olmayan fleyle-
ri yaratan Allah.
hafliye:
bir kitab›n sayfalar›n›n
kenar›na veya alt›na yaz›lan aç›k-
lay›c› yaz›.
hazine-i rahmet:
rahmet hazine-
si.
hilkaten:
yarat›l›fltan, f›traten.
ifaza:
feyizlendirme, bereketlen-
dirme.
ihtar:
hat›rlatma.
incimat:
donma, cans›zlaflma.
isale:
ak›tma.
kabil:
kabiliyetli, istidatl›.
kasavet:
kat›l›k, duygusuzluk.
katre:
damla.
kulup:
kalpler.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z hikmet ve fayda-
lar bulunan Kur’ân.
madde-i mayia:
s›v› madde.
masarif:
masraflar, harcamalar.
mazhar:
bir fleyin ç›kt›¤› yer, zu-
hur etti¤i, göründü¤ü yer.
menba:
kaynak, her hangi bir fle-
yin ç›kt›¤› yer.
mu’cizat-› kudret:
kudret mu’ci-
zeleri.
muvazene:
denklik, denge.
nebean:
yerden ç›kma, kaynama.
Nil-i mübarek:
mübarek Nil Neh-
ri.
nur-u marifet:
Allah’› tan›ma ve
bilme nuru.
rivayet edilmek:
anlat›lmak, an-
lat›m.
fiems-i Sermedî:
daimî her
fleyi nurland›ran Allah.
flevahid-i vahdaniyet:
Al-
lah’›n birli¤inin flahitleri.
tenzih etmek:
kusur kondur-
mamak.
tesbihat-› nebeviye:
Pey-
gamberimizin tesbihleri, söz
ve zikirleri.
ukul:
ak›llar.
varidat:
gelirler.
Zat-› Zülcelâl:
celâl ve büyük-
lük sahibi zat, Allah.
ziya:
›fl›k, ayd›nl›k, nur, par-
lakl›k.
ziya-i marifet:
bilgi ›fl›¤›.
zuhur:
meydana ç›kma.
1.
Müslim
, Cennet: 26;
Müsned
, 2:289, 440; Münavi,
Feyzü’l-Kadîr
, 5:381.
2.
Arz›, donmufl bir çeflit suyun üzerinde yayan Zat› her türlü noksan s›fatlardan tenzih ede-
rim.” (
Mecmuatü’l-Ahzab
, 1:304; 2:554.)
396 | SÖZLER
Y
‹RM‹NC‹
S
ÖZ
HAfi‹YE:
Nil-i mübarek Cebel-i Kamerden ç›kt›¤› gibi, Dicle’nin en mü-
him bir flubesi Van vilâyetinden, Müküs Nahiyesinden bir kayan›n ma¤a-
ras›ndan ç›k›yor. F›rat’›n da mühim bir flubesi, Diyadin taraflar›nda bir
da¤›n ete¤inden ç›k›yor. Da¤lar›n asl›, hilkaten bir madde-i mayiadan
incimat etmifl tafllar oldu¤u fennen sabittir. Tesbihat-› Nebeviyeden olan,
2
m
ón
ªn
L m
ABÉ n
e '
¤n
Y ¢n
V r
Qn
’r
G n
§n
°ùn
H r
øn
e n
¿Én
ër
Ñ°o
S
kat’î delâlet ediyor ki, asl-› hilkat-i arz
flöyledir ki:
å
1...,386,387,388,389,390,391,392,393,394,395 397,398,399,400,401,402,403,404,405,406,...1482
Powered by FlippingBook