cesameti bu kadar, mahiyeti böyledir, flöyledir.” Muhifl
bir dehfletten, müthifl bir hayretten baflka ruha bir ke-
mal-i ilmî vermiyor. Bahs-i Kur’ân gibi etmiyor. Buna k›-
yasen, bât›nen kof, zahiren mutantan felsefî meselelerin
ne k›ymette oldu¤unu anlars›n. Onun flaflaa-i sûriyesine
aldan›p, Kur’ân’›n gayet mu’ciznüma beyan›na karfl›
hürmetsizlik etme.
Ék
°ùp
fƒo
en
h ,m
ABG n
O u
?o
c r
øp
e /
¬p
?n
ãr
en
Gn
h /
¬p
Ñp
JÉn
µp
dn
h Én
æn
d k
ABÉ n
Øp
°T n
¿'
Gr
ôo
? r
dG p
?n
©r
LG s
ºo
¡
s
?dn
G
p
ô r
Ñn
? r
dG »p
a n
h ,É k
æj /
ôn
b Én
«r
f t
ódG »p
a n
h ,Én
æp
Jr
ƒn
e n
ór
©n
Hn
h Én
æp
JÉn
«n
M »/
a r
ºo
¡ n
dn
h Én
æn
d
Gk
ôr
àp
°S p
QÉ s
ædG n
øp
en
h ,Gk
Qƒo
f p
•Gn
ôu
°üdG n
¤n
Yn
h ,Ék
©«/
Øn
°T p
án
eÉn
«p
? r
dG »p
a n
h ,Ék
°ùp
fƒo
e
,Ék
eÉn
e p
Gn
h k
Ó«/
dn
O Én
¡ u
?o
c p
äGn
ôr
« n
îr
dG n
‹p
Gn
h ,Ék
?«/
an
Q p
ás
æ n
ér
dG »p
a n
h ,Ék
HÉn
ép
Mn
h
n
Ú/
en
ôr
cn
’r
G n
?n
ôr
cn
G BÉ n
j n
?p
àn
ªr
Mn
Qn
h n
?p
en
ôn
c n
h n
?p
Oƒo
Ln
h n
?p
?r
°†n
Øp
H
n
Ú/
e'
G n
Ú/
ªp
MG s
ôdG n
ºn
Mr
Qn
G BÉ n
j n
h
= '
¤n
Yn
h o
º«/
µ
n
ër
dG o
¿Én
br
ôo
Ø r
dG p
¬r
«n
?n
Y n
?p
õr
fo
G r
øn
e '
¤n
Y r
º u
?°n
Sn
h u
?n
°U s
ºo
¡
s
?dn
G
1
n
Ú/
e'
G n
Ú/
e'
G @ n
Ú/
©n
ªr
Ln
G =/
¬p
Ñr
ën
°Un
h /
¬p
d'
G
‹HTAR:
Arabî Risaletü’n-Nur
’da On Dördüncü Reflhan›n
Alt› Katresi, bahusus Dördüncü Katrenin Alt› Nüktesi,
Kur’ân-› Hakîm’in k›rk kadar enva-› i’caz›ndan on beflini
beyan eder. Ona iktifaen burada ihtisar ettik. ‹stersen
ona müracaat et; bir hazine-i mu’cizat bulursun.
* * *
ahiret:
öteki âlem.
Âl:
Sevgili Peygamberimizin aile
fertleri.
âmin:
“Öyle olsun, kabul buyur!”
anlam›nda bir ibare.
Ashap:
Sevgili Peygamberimizin
arkadafllar›.
bahs-i Kur’ân:
Kur’ân’›n bahsi,
konunun Kur’ân da geçti¤i gibi.
bahusus:
özellikle.
bat›l:
yanl›fl.
bât›nen:
iç yüzünde.
beyan:
aç›klama.
cesamet:
büyüklük, irilik.
cömert:
eli aç›k, ikram sahibi.
dehflet:
korku.
enva-› i’caz:
mu’cizelik türleri.
fazl:
Allah’›n rahmeti, adaleti.
felsefî:
felsefe ile ilgili.
hak:
do¤ru.
hazine-i mu’cizat:
mu’cizeler ha-
zinesi.
hürmet:
sayg›.
ihtar:
hat›rlatma, uyar›.
ihtisar:
k›saltma.
iktifaen:
yeterli görerek.
kemal-i ilmî:
ilmî olgunluk, zevk.
kerem:
ikram edifl.
k›yamet:
evrenin y›k›lmas›, da¤›l-
mas›.
k›yasen:
benzeterek.
kof:
güçlü görünmekle birlikte
kuvvetli olmayan.
Kur’ân-› Hakîm:
her ayet ve su-
resinde say›s›z ‹lâhî gayeler bulu-
nan Kur’ân.
mahiyeti:
özelli¤i, yap›s›.
merhamet:
ba¤›fllama, rahmet.
mu’ciznüma:
mu’cizeli, harika.
muhifl:
korkutucu.
mutantan:
gösteriflli, flatafatl›.
müracaat:
baflvuru.
rahmet:
ac›ma, ba¤›fllama, mer-
hamet etme.
rehber:
önder.
Risale-i Nur:
Nur Risalesi, Bediüz-
zaman Said Nursî’nin eserlerinin
ad›.
salât:
Sevgili Peygamberimizin is-
mi an›ld›¤›nda okunan dua.
selâm:
esenlik dileme, dua.
sevk:
yollama.
s›rat:
köprü, ahirette bütün in-
sanlar›n üzerinden geçece¤i özel
bir geçit.
flaflaa-i sûriye:
görünüflteki par-
lakl›k.
flefaat:
ba¤›fllanmay› dilemek.
zahiren:
d›fl görünüfl.
zat:
Sevgili Peygamberimiz.
1.
Allah’›m! Kur’ân’›, bizim için, onu yazan ve benzerleri için, her türlü hastal›ktan flifa, bize ve
onlara hem dünyada, hem de ahirette dost, dünyada yoldafl, kabirde arkadafl, k›yamette fle-
faatçi, S›rat üzerinde nur, Cehenneme karfl› perde ve örtü, Cennette arkadafl ve bütün hay›r-
lara bizi sevk eden rehber ve önder k›l. Bunu fazl›n, cömertli¤in, keremin ve rahmetinle yap
ey merhametlilerin en merhametlisi ve ey bütün cömertlerden daha cömert olan! Duam›z›
kabul buyur.
Allah’›m! Kendisine hakla bat›l› ay›rt eden Kur’ân-› Hakîm’in indi¤i zata, onun bütün Âl ve
Ashab›na salât ve selâm eyle. Âmin, âmin.
386 | SÖZLER
O
N
D
OKUZUNCU
S
ÖZ