Hem öyle mesail-i azîme ve hakaik- dakikadan bahse-
diyor ki, umumun kalplerinde yerlefltirmek için çok defa
muhtelif suretlerde tekrar lâzmdr.
Bununla beraber, sureten tekrardr, fakat manen her
bir ayetin çok manalar, çok faydalar, çok vücuh ve ta-
bakat vardr. Her bir makamda ayr bir mana ve fayda
ve maksatlar için zikrediliyor.
Hem Kurânn, mesail-i kevniyenin bazsnda ipham
ve icmali ise, irfladî bir lema-i icazdr. Ehl-i ilhadn te-
vehhüm ettikleri gibi medar- tenkit olamaz ve sebeb-i
kusur de¤ildir.
E¤e r de s en
: Acaba neden Kurân- Hakîm, felse-
fenin mevcudattan bahsetti¤i gibi etmiyor? Baz mesaili
mücmel brakr, bazsn nazar- umumîyi okflayacak,
hiss-i ammeyi rencide etmeyecek, fikr-i avam taciz edip
yormayacak bir suret-i basitâne-i zahirânede söylüyor.
Cev aben de r i z k i
: Felsefe, hakikatin yolunu flaflr-
mfl onun için. Hem, geçmifl derslerden ve sözlerden el-
bette anlamflsn ki, Kurân- Hakîm flu kâinattan bahse-
diyor; tâ zat ve sfât ve esma-i lâhiyeyi bildirsin. Yani bu
kitab- kâinatn maanisini anlattrp, tâ Hâlkn tanttr-
sn. Demek, mevcudata kendileri için de¤il, belki mucit-
leri için bakyor. Hem, umuma hitap ediyor. lm-i hikmet
ise, mevcudata mevcudat için bakyor. Hem, hususan
ehl-i fenne hitap ediyor. Öyle ise, madem ki Kurân-
Hakîm mevcudat delil yapyor, bürhan yapyor; delil za-
hirî olmak, nazar- umuma çabuk anlafllmak gerektir.
bürhan:
ispatlayc delil.
delil:
kant, bürhan.
ehl-i fen:
fen bilimleri ile u¤ra-
flanlar.
ehl-i ilhad:
inançszlar, dinsizler.
esma-i lâhiye:
Allahn isimleri.
felsefe:
bilimsel arafltrmaya da-
yal bilgi esaslar, varlklar tanm-
layan, akln ürünü olan fen ilimle-
ri
fikr-i avam:
halkn düflüncesi, bil-
gi seviyesi.
hakaik-i dakika:
ince, dikkat is-
teyen gerçekler.
hakikat:
gerçek.
Hâlk:
Yaratan, yaratc.
hiss-i amme:
genel his, toplu-
mun hissiyat.
hitap:
konuflma.
icmal:
ksaca özetlemek.
ilm-i hikmet:
felsefe, fen bilimle-
ri.
ipham:
anlamn kapal oluflu.
irfladî:
do¤ru yolu göstermekle il-
gili.
kâinat:
evren, tüm varlklar.
kitab- kâinat:
kâinat kitab.
Kurân- Hakîm:
her ayet ve su-
resinde saysz lâhî gayeler bulu-
nan Kurân.
lema-i icaz:
mucizelik parlts.
maani:
manalar, anlamlar.
makam:
mevki, mertebe.
manen:
mana itibaryla, manaca.
medar- tenkit:
tenkit, elefltiri
dayana¤.
mesail:
mesele, konu.
mesail-i azîme:
büyük mesele-
ler.
mesail-i kevniye:
kâinatta var
oluflla ilgili meseleler
mesaili kevniye:
kâinatta var
oluflla ilgili meseleler.
mevcudat:
varlklar.
Mucit:
icat eden, varlklar
meydana getiren.
muhtelif:
çeflitli.
mücmel:
maksadn ksa ve
özlü anlatm.
nazar- umumî:
kamuoyu-
nun bakfl, genel anlayfl.
rencide:
incinme, krlma, gü-
cenme.
sebeb-i kusur:
eksiklik nede-
ni.
sfat:
vasf, nitelik, hâl.
suret:
görünüfl, biçim.
suret-i basitâne-i zahirâne:
görünüfle göre, açk basitçe
flekil.
tabakat:
tabakalar.
taciz etmek:
rahatsz etmek,
skmak.
tevehhüm:
zannetme.
umum:
genel, bütün.
vücuh:
yön, taraf.
zahiri:
açk.
zat:
kifli.
384 | SÖZLER
O
N
D
OKUZUNCU
S
ÖZ