Sözler - page 385

Hem madem ki Kur’ân-› Mürflit, bütün tabakat-› beflere
hitap eder; kesretli tabaka ise, tabaka-i avamd›r. Elbette
irflat ister ki, lüzumsuz fleyleri ipham ile icmal etsin ve da-
kik fleyleri temsil ile takrip etsin; ve mugalâtalara düflür-
memek için zahirî nazarlar›nda bedihî olan fleyleri, lü-
zumsuz, belki zararl› bir surette ta¤yir etmemektir.
Meselâ, günefle der: “Döner bir siraçt›r, bir lâmbad›r.”
Zira, güneflten günefl için, mahiyeti için bahsetmiyor.
Belki bir nevi intizam›n zembere¤i ve nizam›n merkezi
oldu¤undan; intizam ve nizam ise Sâniin âyine-i marife-
ti oldu¤undan bahsediyor.
Evet, der:
1
ip
ôr
én
J ¢o
ùr
ªs
°ûdn
G
, “
Günefl döner
.” Bu
döner
tabiriyle, k›fl-yaz, gece-gündüzün deveran›ndaki munta-
zam tasarrufat-› kudreti ihtar ile azamet-i Sânii ifham
eder. ‹flte, bu dönmek hakikati ne olursa olsun, maksut
olan ve hem mensuç, hem meflhut olan intizama tesir
etmez.
Hem, der:
2
Ék
LGn
ôp
°S ¢n
ùr
ªs
°ûdG n
?n
©n
Ln
h
. fiu “siraç” tabiriyle
âlemi bir kas›r suretinde; içinde olan eflya ise, insana ve
zîhayata ihzar edilmifl müzeyyenat ve mat’umat ve leva-
z›mat oldu¤unu ve günefl dahi musahhar bir mumdar ol-
du¤unu ihtar ile, rahmet ve ihsan-› Hâl›k’› ifham eder.
fiimdi bak; flu sersem ve geveze felsefe ne der? Bak,
diyor ki: “Günefl, bir kitle-i azîme-i mayia-i nâriyedir.
Ondan f›rlam›fl olan seyyarat›, etraf›nda döndürüp,
SÖZLER | 385
O
N
D
OKUZUNCU
S
ÖZ
eden dünya görüflünün genel ad›.
geveze:
çok konuflan, bofl konu-
flan.
hakikat:
gerçek.
hitap:
konuflma.
icmal:
k›saca, özetlemek.
ifham:
anlatma, bildirme.
ihsan-› Hâl›k:
Yaratan›n hediyesi,
ikram›.
ihtar:
uyarma, hat›rlatma.
ihzar:
haz›rlama.
intizam:
düzen, düzgünlük.
ipham:
anlam›n aç›k olmay›fl›.
irflat:
do¤ru yolu gösterme, ay-
d›nlatma.
kas›r sureti:
saray görünüflü.
kesretli tabaka:
ço¤unluklu kat-
man.
kitle-i azîme-i mayia-i nâriye:
s›v› hâldeki büyük atefl denizi
kütlesi.
Kur’ân-› mürflit:
hak yolu göste-
ren Kur’ân.
levaz›mat:
gerekli malzemeler.
mahiyet:
özellik, netice, sonuç.
maksut:
istenilen fley, istek, arzu,
gaye.
mat’umat:
yenecek fleyler.
mensuç:
dokunmufl, ifllenmifl.
meflhut:
görünen.
mugalâta:
delilsiz, saçmal›kla ya-
n›ltma.
mumdar:
ayd›nlatan lâmba.
muntazam:
kusursuz, mükem-
mel.
musahhar:
emir alt›nda olan.
mürflit:
do¤ru yolu gösteren, reh-
ber, k›lavuz.
müzeyyenat:
süslenmifl fleyler.
nazar:
bak›fl.
nevi:
çeflit.
nizam:
düzen, kanun.
rahmet:
ac›ma, merhamet etme,
ba¤›fllama.
rahmet:
sonsuz, ‹lâhî nimetler,
lütuf ve ba¤›fllar.
Sâni:
yapan, yarat›c›.
sersem:
dengesiz.
seyyarat:
gezegenler.
siraç:
kandil, lâmba.
suret:
flekil, görünüfl.
tabaka-i avam:
avam tabakas›,
genel halk.
tabakat-› befler:
toplum seviye-
leri, katmanlar›.
tabir:
söz.
ta¤yir:
de¤ifltirme, bozma.
takrip:
yak›nlaflt›rma.
tasarrufat-› kudret:
Cenab-› Al-
lah’›n kudretinin iflleri.
temsil:
benzetme, örnek getirme.
zahiri:
d›fl görünüfl.
zemberek:
saatlerin parçalar›n›
harekete geçiren yay.
zîhayat:
canl›lar.
zira:
çünkü.
âlem:
evren, dünya.
âyine-i marifet:
Allah’› tan›-
ma ve bilme vas›tas›, ‹lâhî bil-
gileri yans›tan ayna.
azamet-i Sâni:
sanatkârâne
yaratan Allah’›n büyüklü¤ü.
bedihî:
aç›k.
dakik:
ince dikkat gerektiren.
deveran:
birbirini takip etme,
pefli s›ra gelme.
felsefe:
sadece akla dayanan,
bilimselli¤i tek ölçü kabul
1.
Yâsin Suresi: 38.
2.
Günefli de bir kandil olarak asm›flt›r. (Nuh Suresi: 16.)
1...,375,376,377,378,379,380,381,382,383,384 386,387,388,389,390,391,392,393,394,395,...1482
Powered by FlippingBook