her taraf› her birinize görülen ve her köflesindeki sesleri
size iflittiren bir bahçeye çeviriniz.
Gƒo
?o
cn
h Én
¡p
Ñp
cÉn
æn
e ?
p
a Gƒo
°ûr
eÉn
a k
’ƒo
dn
P n
¢Vr
Qn
’r
G o
ºo
µ
n
d n
?n
©n
L i
p
òs
dGn
ƒo
g
1
o
Qƒo
°ût
æ?dG p
¬r
«n
dp
Gn
h
p
¬p
br
Rp
Q r
øp
e
’deki ferman-› Rahmanîyi dinleyiniz.”
‹flte beflerin nazik sanatlar›ndan olan celb-i suret ve
savtlar›n çok ilerisindeki nihayet hududunu flu ayet rem-
zen gösteriyor ve teflviki iflmam ediyor.
Hem meselâ, yine Hazret-i Süleyman Aleyhisselâm
cin ve fleytanlar› ve ervah-› habiseyi teshir edip, flerlerini
men ve umur-u nafiada istihdam etmeyi ifade eden flu
ayetler:
2
p
OÉn
Ør
°Un
’r
G ?p
a n
Ú
p
fs
ôn
?o
e
(ilâahir),
3
n
?p
d
n
P n
¿ho
O k
Ón
ªn
Y n
¿ƒo
?n
ªr
©n
jn
h o
¬n
d n
¿ƒo
°Uƒo
¨n
j r
øn
e p
Ú
p
WÉn
« s
°ûdG n
øp
en
h
(ilâ-
ahir) ayetiyle diyor ki: Yerin insandan sonra zîfluur ola-
rak en mühim sekenesi olan cin, insana hizmetkâr ola-
bilir. Onlarla temas edilebilir. fieytanlar da düflmanl›¤› b›-
rakmaya mecbur olup, ister istemez hizmet edebilirler ki;
Cenab-› Hakk›n evamirine musahhar olan bir abdine on-
lar› musahhar etmifltir.
Cenab-› Hak, manen flu ayetin lisan-› remziyle der ki:
“Ey insan! Bana itaat eden bir abdime cin ve fleytanlar›
ve flerirlerini itaat ettiriyorum. Sen de Benim emrime
musahhar olsan, çok mevcudat, hatta cin ve fleytan sa-
na dahi musahhar olabilirler.”
SÖZLER | 407
Y
‹RM‹NC‹
S
ÖZ
abd:
kul.
celb-i suret ve savt:
görüntü (re-
sim) ve ses nakli.
celb-i suret:
uzakta olan bir fleyin
suretini yan›na getirmek.
Cenab-› Hak:
Hakk›n tâ kendisi
olan, fleref ve azamet sahibi yüce
Allah.
cevher:
öz.
ervah-› habise:
kötü ruhlar.
evamir:
emirler, buyruklar.
ferman-› Rahmanî:
Allah’a ait
buyruk ve emir.
ilâahir:
sonuna kadar.
istihdam:
bir hizmette kullanma.
iflmam:
biraz duyurma, ç›tlatma.
lisan-› remiz:
iflaret dili.
mevcudat:
var olan her fley.
musahhar:
boyun e¤en, emir al-
t›na giren.
savt:
ses.
sekene:
ikamet edenler, oturan-
lar.
fler:
kötülük.
flerir:
fler iflleyen, kötü kimse.
teshir etmek:
emri alt›na almak,
itaat ettirmek.
umur-u nafia:
faydal› ifller.
zîfluur:
fluur sahibi, fluurlu.
1.
Üzerinde gezesiniz ve Allah’›n verdi¤i r›z›ktan yiyesiniz diye, yeryüzünü sizin emrinize ve-
ren Odur. Sonra dönüflünüz yine Onad›r. (Mülk Suresi: 15.)
2.
Asi olan fleytanlar› ise zincirlerle ba¤l› olarak ona boyun e¤dirdik. (Sad Suresi: 38.)
3.
Denize dalarak onun için cevherler ç›karan ve baflka ifller de gören fleytanlar› yine onun
emrine verdik. (Enbiya Suresi: 82.)