Sözler - page 419

madem enbiyaya ittiba etmek ve iktida etmeye dair eva-
mir-i mutlaka var; öyle ise, flu geçmifl ayetlerin maani-i
sarihalar›na delâletle beraber, “Sanat ve fünun-u befleri-
yenin mühimlerine iflarî bir tarzda delâlet, hem teflvik
ediliyor” denilebilir.
‹ki Mühim Suale Karߛ ‹ki Mühim Cevap
Birincisi:
E¤e r de s en
: “Madem Kur’ân, befler için nazil ol-
mufltur. Neden beflerin nazar›nda en mühim olan mede-
niyet harikalar›n› tasrih etmiyor? Yaln›z gizli bir remiz ile,
hafî bir ima ile, hafif bir iflaretle, zay›f bir ihtar ile iktifa
ediyor?”
E l cevap
: Çünkü, medeniyet-i befleriye harikalar›n›n
haklar› bahs-i Kur’ânîde o kadar olabilir. Zira, Kur’ân’›n
vazife-i asliyesi daire-i rububiyetin kemalât ve fluunat›n›
ve daire-i ubudiyetin vezaif ve ahvalini talim etmektir.
Öyle ise, flu havarik-› befleriyenin o iki dairede haklar›
yaln›z bir zay›f remiz, bir hafif iflaret ancak düfler. Çün-
kü, onlar daire-i rububiyetten haklar›n› isteseler, o vakit
pek az hak alabilirler.
Meselâ, tayyare-i befler
(HAfi‹YE)
Kur’ân’a dese: “Bana
bir hakk-› kelâm ver, ayat›nda bir mevki ver.” Elbette o
SÖZLER | 419
Y
‹RM‹NC‹
S
ÖZ
harika:
ola¤anüstü vas›flar tafl›-
yan ve hayranl›k hissi uyand›ran,
âdet ve tabiat d›fl›nda olan fley.
hafliye:
bir kitab›n sayfalar›n›n
kenar›na veya alt›na yaz›lan aç›k-
lay›c› yaz›, dipnot.
havarik-› befleriye:
beflerî, insan-
l›¤a ait harikalar.
ihtar:
hat›rlatma.
iktida:
birinin hareketini örnek
alarak ona benzemeye çal›flma.
iktifa:
kâfi görme, yetinme.
ima:
iflaret etme.
iflarî:
iflaretle.
ittiba:
tâbi olma, uyma.
kemalât:
faziletler, kemaller, ol-
gunluklar.
Kur’ân:
Allah taraf›ndan vahiy
yoluyla Hz. Muhammed’e indiril-
mifl, semavî kitaplar›n sonuncu-
su.
maani-i sariha:
aç›k manalar.
medeniyet:
bir toplulu¤un hayat
tarz›, bilgi seviyesi, sanat gücü,
maddî ve manevî varl›¤› ile ilgili
vas›flar›n tamam›.
medeniyet-i befleriye:
insanl›¤›n
ilim ve teknikte ilerlemesi.
mevki:
yer, mekân.
mühim:
önemli.
nazar:
bak›fl.
nazil:
nüzul eden, inen.
remiz:
iflaret.
sual:
soru.
fluunat:
ifller, hâller.
talim:
ö¤retme.
tarz:
biçim, suret.
tasrih:
aç›kça anlatma.
tayyare-i befler:
insan›n yap›s›
uçak.
teflvik:
flevklendirmek.
vazife-i asliye:
as›l vazife.
vezaif:
vazifeler, ifller.
ahval:
hâller, durumlar.
ayat:
Kur’ân ayetleri.
bahs-i Kur’ân:
Kur’ân’›n bah-
si, Kur’ân’›n de¤inmesi, söz
edifli.
befler:
insanl›k, âdemo¤lu.
dair:
alâkal›.
daire-i rububiyet:
Allah’›n
besleme, büyütme ve terbiye
edicilik dairesi.
daire-i ubudiyet:
kulluk da-
iresi.
delâlet:
delil olma, gösterme.
elcevap:
cevap.
enbiya:
nebîler, peygamber-
ler.
evamir-i mutlaka:
kesin
emirler.
fünun-u befleriye:
befleri
fenler, uygulamal› bilimler.
hafî:
gizli.
hakk-› kelâm:
söz hakk›.
HAfi‹YE:
fiu ciddî meseleyi yazarken, ihtiyars›z olarak, kalemim üslûbu-
nu flu lâtif lâtifeye çevirdi. Ben de kalemimi serbest b›rakt›m. Ümit ede-
rim ki, üslûbun lâtifeli¤i, meselenin ciddiyetine halel vermesin.
1...,409,410,411,412,413,414,415,416,417,418 420,421,422,423,424,425,426,427,428,429,...1482
Powered by FlippingBook