Sözler - page 429

Bundan neden anlam›yorsun ki, vazife-i asliyen hayvan
gibi çabalamak de¤il, belki hakikî bir insan gibi, hakikî
bir hayat-› daime için sa’y etmektir.
Bununla beraber, meflagil-i dünyeviye dedi¤in, ço¤u
sana ait olmayan ve fuzulî bir surette kar›flt›¤›n ve kar›fl-
t›rd›¤›n malâyani meflgalelerdir. En elzemini b›rak›p, gü-
ya binler sene ömrün var gibi en lüzumsuz malûmat ile
vakit geçiriyorsun. Meselâ, “Zühalin etraf›ndaki halkala-
r›n keyfiyeti nas›ld›r?” ve “Amerika tavuklar› ne kadar-
d›r?” gibi k›ymetsiz fleylerle k›ymettar vaktini geçiriyor-
sun. Güya, kozmo¤rafya ilminden ve istatistikçi fennin-
den bir kemal al›yorsun!
E¤er desen
: “Beni namazdan ve ibadetten al›koyan ve
fütur veren, öyle lüzumsuz fleyler de¤il, belki derd-i ma-
ifletin zarurî iflleridir.”
Öyle ise, ben de sana derim ki
: E¤er yüz kurufl bir
gündelik ile çal›flsan, sonra biri gelse, dese ki, “Gel on
dakika kadar fluray› kaz. Yüz lira k›ymetinde bir p›rlanta
ve bir zümrüt bulacaks›n.” Sen ona, “Yok, gelmem.
Çünkü on kurufl gündeli¤imden kesilecek. Nafakam aza-
lacak” desen, ne kadar divanece bir bahane oldu¤unu el-
bette bilirsin.
Aynen onun gibi, sen, flu ba¤›nda nafakan için iflliyor-
sun. E¤er farz namaz› terk etsen, bütün sa’yin semeresi,
yaln›z dünyevî ve ehemmiyetsiz ve bereketsiz bir nafaka-
ya münhas›r kal›r. E¤er, sen, istirahat ve teneffüs vaktini
ruhun rahat›na, kalbin teneffüsüne medar olan namaza
SÖZLER | 429
Y
‹RM‹
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
istatistik:
çeflitli olaylar›, bir neti-
ceye ulaflmak amac›yla düzenli
flekilde toplay›p say›larla göste-
ren ilim dal›.
istirahat:
dinlenme.
kemal:
yetkinlik, olgunluk.
keyfiyet:
bir fleyin nas›l oldu¤u,
hal, durum.
k›ymet:
de¤er.
kozmo¤rafya:
astronomi, gök bi-
limi.
kurufl:
liran›n yüzde biri de¤erin-
de Türk paras›.
lüzumsuz:
gereksiz.
malâyani:
faydas›z, bofl.
malûmat:
bilgiler.
medar:
yard›mc›, sebep.
meselâ:
misal, örnek olarak.
meflagil-i dünyeviye:
dünyaya
ait u¤rafllar, ifller.
meflgale:
u¤rafl.
münhas›r:
hasredilmifl, mahsus,
özel.
nafaka:
geçim, geçimlik..
namaz:
‹slâm›n befl flart›ndan bi-
ri.
p›rlanta:
elmas.
ruh:
insandaki canl›l›¤›n ve dirili-
¤in, iradeli ve irade d›fl› hareketle-
rin ve idrak kabiliyetinin kayna¤›.
sa’y:
çal›flma.
semere:
netice, sonuç, meyve.
suret:
tarz, flekil.
teneffüs:
nefes alma, soluklan-
ma.
vazife-i asliye:
as›l, gerçek vazife.
zarurî:
zorunlu.
Zühal:
Satürn gezegeni.
zümrüt:
cam parlakl›¤›nda, güzel,
yeflil renkte fleffaf bir süs tafl›.
ba¤:
bahçe.
bahane:
uydurma, yalandan
özür.
bereket:
bolluk.
derd-i maiflet:
geçim s›k›nt›s›.
divane:
deli.
dünyevî:
dünya ile ilgili.
ehemmiyet:
önem.
elzem:
daha lüzumlu, gerekli.
farz:
‹slâmiyette kesin olarak
yap›lmas› gereken emir.
fen:
uygulamal› bilimlere ve-
rilen genel ad.
fuzulî:
gereksiz, yersiz.
fütur:
gevfleklik.
güya:
sanki.
hakikî:
dosdo¤ru, yapmac›k
olmayan.
halka:
daire fleklinde olan
fley.
hayat-› daime:
devaml› ha-
yat.
ibadet:
Allah’a karfl› kulluk
vazifesini yapmak.
1...,419,420,421,422,423,424,425,426,427,428 430,431,432,433,434,435,436,437,438,439,...1482
Powered by FlippingBook