Yirmi Birinci Sözün ‹kinci Makam›
[Kalbin befl yaras›na befl merhemi tazammun eder.]
W
n
?p
Ho
Pƒo
Yn
G n
h @ p
Ú/
WÉn
«°s
ûdG p
äGn
õn
ªn
g r
øp
e n
?p
Ho
Pƒo
Yn
G u
Ün
Q
1
@ p
¿ho
ôo
°†r
ën
j r
¿n
G u
Ün
Q
Ey maraz-› vesvese ile müptelâ! Biliyor musun vesve-
sen neye benzer? Musibete benzer; ehemmiyet verdikçe
flifler, ehemmiyet vermezsen söner. Ona büyük nazar›y-
la baksan büyür; küçük görsen, küçülür. Korksan a¤›rla-
fl›r, hasta eder; havf etmezsen hafif olur, mahfî kal›r. Ma-
hiyetini bilmezsen devam eder, yerleflir; mahiyetini bil-
sen, onu tan›san, gider. Öyle ise, flu musibetli vesvesenin
aksam-› kesiresinden kesirülvuku olan yaln›z befl veçhini
beyan edece¤im. Belki sana ve bana flifa olur. Zira, flu
vesvese öyle bir fleydir ki, cehil onu davet eder, ilim onu
tart eder; tan›mazsan gelir, tan›san gider.
B‹R‹NC‹ VEC‹H-B‹R‹NC‹ YARA
fieytan, evvelâ flüpheyi kalbe atar. E¤er kalp kabul et-
mezse, flüpheden fletme döner. Hayale karfl› fletme ben-
zer baz› pis hat›ralar› ve münafi-i edep çirkin hâlleri tas-
vir eder. Kalbe “Eyvah!” dedirtir; ye’se düflürtür. Vesve-
seli adam zanneder ki, kalbi Rabbine karfl› suiedepte
SÖZLER | 433
Y
‹RM‹
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
lay›p, canland›rd›¤› fley.
ilim:
bilgi, marifet.
kesirülvuku:
çok ve s›k görülen.
mahfî:
gizli.
mahiyet:
bir fleyin özelli¤i, asl›,
esas›.
maraz-› vesvese:
vesvese, flüp-
hecilik hastal›¤›.
merhem:
yaraya sürülen ilâç.
musibet:
dert, s›k›nt›.
musibetli vesvese:
belâl›, s›k›nt›-
l› flüphecilik.
münafi-i edep:
edebe ahlâka ay-
k›r›, z›t.
müptelâ:
bir fleye düflkün ve tu-
tulmufl olan.
nazar:
görüfl, düflünce.
Rab:
besleyen, yetifltiren, verdi¤i
nimetlerle mahlûkat› ›slah ve ter-
biye eden Allah.
Rahîm:
çok merhametli, çok flef-
katl› olan Allah.
Rahman:
rahmeti, ikram› bütün
herkese yay›lan, Allah.
sû-i edep:
edebe, ahlâka ayk›r›.
fletm:
küfür etme, sövme.
fleytan:
insano¤lunu devaml› ola-
rak do¤ru yoldan ç›kartmaya u¤-
raflan lânetlenmifl varl›k.
flifa:
hastal›ktan kurtulma, iyilefl-
me.
tart:
kovma, uzaklaflt›rma.
tasvir:
bir fleyi yaz›yla veya bafl-
ka ifade flekilleriyle anlatma.
tazammun:
ihtiva etme, içinde
bulundurma.
vecih:
yön, cihet
vesvese:
flüphe, kuruntu.
ye’s:
ümitsizlik.
zan:
sanma.
aksam-› kesîre:
pek çok k›-
s›mlar.
beyan:
anlatma.
cehil:
bilgisizlik, cehalet.
davet:
ça¤›rma, celp etme.
ehemmiyet:
önem verme.
evvelâ:
ilk önce.
havf:
korkma.
hayal:
insan›n zihninde tasar-
1.
Rahman ve Rahîm olan Allah’›n ad›yla. • Ey Rabbim, fleytanlar›n vesveselerinden Sana s›-
¤›n›r›m. • Onlar›n yan›mda bulunmalar›ndan da, yâ Rabbi, Sana s›¤›n›r›m. (Mü’minun Suresi:
97-98.)