SÖZLER | 29
B
‹R‹NC‹
S
ÖZ
1
n
ƒ o
g
s
’ p
G n
Oƒ o
Lr
ƒ n
e n
’
, bu s›rra binaen, bu delâletin vuzuhuna
ve bu münasebetin kemaline bir ünvan olarak demifller.
É n
æ r
ª n
M r
Q p
G p
º«
p
M s
ôdG p
ø
n
ª r
M s
ôdG $G p
º° r
ù p
H u
? n
ë
p
H
o
º«
p
M n
Q É n
j o
ø
n
ª r
M n
Q É n
j -n
G
p
º«
p
M s
ôdG p
ø
n
ª r
M s
ôdG $G p
º° r
ù p
H n
QG n
ô r
°Sn
G BÉ n
æ r
ª u
¡n
a n
h n
?p
à s
« p
ª«
p
Mn
ôp
H o
?«
p
?n
j Én
ªn
c
2
n
Ú
p
e
n
G n
?p
à s
« p
æ
n
ª r
Mn
ôp
H o
?«
p
?n
j Én
ªn
c
Alt›nc› S›r:
Ey hadsiz acz ve nihayetsiz fakr içinde yu-
varlanan bîçare insan! Rahmet ne kadar k›ymettar bir
vesile ve ne kadar makbul bir flefaatçi oldu¤unu bununla
anla ki: O rahmet, öyle bir Sultan-› Zülcelâl’e vesiledir ki,
y›ld›zlarla zerrat beraber olarak, kemal-i intizam ve itaat-
le, beraber, ordusunda hizmet ediyorlar. Ve o Zat-› Zül-
celâl’in ve o Sultan-› Ezel ve Ebed’in isti¤na-i zatîsi var ve
isti¤na-i mutlak içindedir. Hiç bir cihetle kâinata ve mev-
cudata ihtiyac› olmayan bir Ganî-i Alel›tlak’t›r. Ve bütün
kâinat taht-› emir ve idaresinde; ve heybet ve azameti al-
t›nda nihayet itaatte, celâline karfl› tezellüldedir.
‹flte, rahmet seni, ey insan, o Müsta¤ni-i Alel›tlak’›n ve
Sultan-› Sermedî’nin huzuruna ç›kar›r ve Ona dost yapar
ve Ona muhatap eder ve sevgili bir abd vaziyetini verir.
Fakat, nas›l sen günefle yetiflemiyorsun, çok uzaks›n, hiç
bir cihetle yanaflam›yorsun; fakat güneflin ziyas›, güneflin
aksini, cilvesini senin âyinen vas›tas›yla senin eline verir.
Öyle de, o Zat-› Akdes’e ve o fiems-i Ezel ve Ebed’e biz
çendan nihayetsiz uza¤›z, yanaflamay›z; fakat Onun ziya-i
rahmeti Onu bize yak›n ediyor.
ihtiyaç:
gereksinim, muhtaçl›k.
isti¤na-i mutlak:
tam ve kesin
ihtiyaçs›zl›k halinde olma.
isti¤na-i zatî:
zat›ndan ayr›lmas›
mümkün olmayan ihtiyaçs›zl›k.
itaat:
söz dinleme, boyun e¤me.
itaatle:
söz dinleyerek.
kâinat:
yarat›lan bütün varl›klar.
kemal:
eksiksizlik, mükemmellik.
kemal-i intizam ve itaat:
mü-
kemmel, tam bir itaat ve düzen.
k›ymettar:
de¤erli, pahal›, k›y-
metli.
makbul:
kabul edilmifl, geçerli.
mevcut:
var; varl›k.
mevcudat:
var olan her fley.
muhatap:
kendisi ile konuflulan.
münasebet:
iliflki, ba¤, irtibat.
Müsta¤ni-i Alel›tlak:
hiç bir fleye
hiç bir flekilde muhtaç olmayan
Allah.
nasip eylemek:
kavuflturmak.
nihayet:
son.
nihayetsiz:
sonsuz.
rahmaniyet:
Allah'›n sonsuz mer-
hamet ve flefkatle bütün varl›kla-
r› r›z›kland›r›c›l›¤›.
rahmet:
flefkat etme, merhamet
etme, esirgeme.
rahîmiyet:
merhamet edicilik,
ahirette ebedî mükâfat vericilik
vasf›.
s›r:
gizli gerçek.
Sultan-› Ezel ve Ebed:
varl›¤›n›n
bafllang›c› ve sonu olmayan kud-
ret ve hâkimiyet sahibi Allah.
Sultan-› Sermedî:
ebedî saltanat
sahibi olan Allah.
Sultan-› Zülcelâl:
celâl ve büyük-
lük sahibi sultan olan Allah.
flefaatçi:
af için sebep ve vesile
olmas› ümit edilen.
fiems-i Ezel ve Ebed:
varl›¤›n›n
bafllang›c› olmayan ve ebediyen
var olan her fleyi nurland›ran Al-
lah.
taht-› emir ve idare:
hükmü ve
emri alt›nda olma.
tezellül:
alçalma, hor ve hakir ol-
ma, zillete düflme.
ünvan:
isim, lâkap, nam, ün.
vas›tas›yla:
iki fleyi birbirine bir-
lefltirmesiyle.
vaziyeti:
duruflu, durumu, hâli.
vesile:
sebep, vas›ta, f›rsat.
vuzuh:
aç›kl›k, aç›k ve anlafl›l›r
flekilde olmak, netlik.
Zat-› Akdes:
her türlü kusur ve
noksandan uzak ve pak olan zat,
Allah.
Zat-› Zülcelâl:
celâl ve büyüklük
sahibi zat olan Allah.
zerrat:
atomlar, zerreler.
ziya:
›fl›k, ayd›nl›k.
ziya-i rahmet:
‹lâhî rahmet ›fl›¤›.
abd:
kul.
acz:
güçsüzlük, kuvvetsizlik.
akis:
yans›ma.
âyine:
ayna, görüntü.
azamet:
büyüklük.
bîçare:
çaresiz, zavall›.
binaen:
ba¤l› olarak, dayana-
rak, -den dolay›, bu sebepten.
celâl:
büyüklük, ululuk.
cihet:
yön, taraf; vesile, se-
bep, bahane.
cilve:
görünme, yans›ma.
çendan:
gerçi.
delâlet:
delil olmak.
dost:
yak›n, sevgili.
fakr:
fakirlik.
Ganî-i Alel›tlak:
her cihetle
sonsuz zenginlik sahibi Allah.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
heybet:
hürmetle beraber
korku hissini veren hâl.
hizmet:
görev yapma.
huzura ç›kma:
karfl›s›nda
gelme, yan›nda bulunma.
1.
Ondan baflka hiç bir fley mevcut de¤ildir.
2.
Ey Rahman ve Rahîm olan Allah’›m! “Bismillâhirrahmanirrahîm” hürmetine, rahîmiyetine
yarafl›r flekilde bize merhamet et, rahmaniyetine yarafl›r flekilde, bize Bismillâhirrahmanirra-
hîmin s›rlar›n› anlamay› nasip eyle. Âmin.