Yine manevî canipten elcevap:
Bu mesele s›rr-›
kadere taallûk etti¤i için, Risale-i Kadere havale edip,
yaln›z, burada bu kadar denildi:
1
k
á°s
U B É n
N r
ºo
µ
r
æp
e Gƒo
ª n
? n
X n
øj/
ò s
dG s
øn
Ñ«p
°üo
J n
’ k
án
ær
àp
a Gƒo
?s
JGn
h
Yani, “
Bir belâ, bir musibetten çekininiz ki, geldi¤i va-
kit yaln›z zalimlere mahsus kalmay›p, masumlar› da ya-
kar
.”
fiu ayetin s›rr› fludur ki: Bu dünya bir meydan-› tecrü-
be ve imtihand›r ve dâr-› teklif ve mücahededir. ‹mtihan
ve teklif, iktiza ederler ki, hakikatler perdeli kal›p, tâ mü-
sabaka ve mücahede ile, Ebu Bekirler âlây›illiyyine ç›k-
s›nlar ve Ebu Cehiller esfelisafilîne girsinler. E¤er ma-
sumlar böyle musibetlerde sa¤lam kalsayd›lar, Ebu Cehil-
ler, aynen Ebu Bekirler gibi teslim olup, mücahede ile
manevî terakki kap›s› kapanacakt› ve s›rr-› teklif bozula-
cakt›.
Madem, mazlum zalim ile beraber musibete düflmek,
hikmet-i ‹lâhiyece lâz›m geliyor; acaba o bîçare mazlum-
lar›n rahmet ve adaletten hisseleri nedir?
Bu suale karfl› cevaben denildi ki, o musibetteki gazap
ve hiddet içinde, onlara bir rahmet cilvesi var. Çünkü, o
masumlar›n fânî mallar›, onlar›n hakk›nda sadaka olup,
bâkî bir mal hükmüne geçti¤i gibi, fânî hayatlar› dahi bir
bâkî hayat› kazand›racak derecede, bir nevi flahadet hük-
münde olarak, nispeten az ve muvakkat bir meflakkat ve
adalet:
do¤ruluk.
âlây›illiyyin:
yücelerin en yücesi.
bâkî:
ebedî, devaml›, sonsuz.
belâ:
s›k›nt›, afet.
bîçare:
çaresiz.
cevaben:
cevap olarak.
cilve:
görüntü, yans›ma.
dâr-› teklif ve mücahede:
Al-
lah’›n emir ve yasaklar›ndan so-
rumlu olunan ve nefis ve fleytan-
la savafl›lan yer.
esfelisafilîn:
afla¤›lar›n en afla¤›s›.
fânî:
geçici, yok olan.
gazap:
k›zg›nl›k, hiddet, öfke.
hakikatler:
gerçekler.
havale etmek:
üstüne b›rakma.
hayat:
yaflam, can.
hiddet:
öfke, k›zg›nl›k.
hikmet-i ‹lâhiye:
Allah’›n her fle-
yi belirli gayelere yönelik olarak,
manal›, faydal› ve tam yerli yerin-
de yaratmas›.
hisse:
pay.
hükmünde:
yerinde, de¤erinde.
iktiza:
gerektirme, lâz›m gelme.
imtihan:
denenmek, s›nanmak.
mahsus:
has, özel.
manevî canip:
manevî yön, cihet.
masum:
suçsuz, günahs›z.
mazlum:
zulme u¤rayan.
meflakkat:
s›k›nt›, zorluk.
meydan-› tecrübe ve imtihan:
imtihan ve deneme meydan›.
musibet:
belâ, s›k›nt›, felâket.
muvakkat:
geçici.
mücahede:
nefisle mücadele et-
me, cihad, savaflma, çarp›flma.
müsabaka:
yar›flma, karfl›laflma.
nevi:
çeflit.
nispeten:
k›yaslayarak, öncekine
göre.
perde:
kapatan örtü.
rahmet:
ac›ma, merhamet etme.
Risale-i Kader:
Kader Risalesi, 26
söz.
sadaka:
Allah yolunda harcanan
mal.
s›r:
giz.
s›rr-› kader:
kaderin gizli sebep-
leri.
s›rr-› teklif:
teklif s›rr›, insan-
lar›n dünyaya gelip Allah ta-
raf›ndan din ile yükümlü tu-
tulmalar›n›n s›rr›.
sual:
soru.
flehadet:
flehitlik, Allah yo-
lunda can›n› feda etme.
taallûk etmek:
alâkal› olmak,
ilgili olmak.
teklif:
Allah’›n insanlar› emir
ve yasaklar›na uygun hareket
etmekle vazifelendirmesi.
terakki:
yükselme, ilerleme.
teslim:
boyun e¤me.
zalim:
zulmeden, kâfir.
1.
Enfal Suresi: 25.
280 | SÖZLER
O
N
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ