On Beflinci Söz
W
Én
gÉn
æ r
?n
©n
Ln
h n
í«/
HÉn
°ün
ªp
H Én
«r
f t
ódG n
ABÉ n
ª s
°ùdG É s
`æ s
`jn
R r
ón
? n
dn
h
1
@ p
Ú/
WÉn
«°s
û?p
d Ék
eƒo
Lo
Q
E
Y KOZMO/RAFYANIN
ruhsuz meseleleriyle zihni dar-
laflan ve akl› gözüne inen ve flu ayetin azametli s›rr›n›, o
s›k›flm›fl zihninde yerlefltiremeyen mektepli efendi! fiu
ayetin semas›na yedi basamakl› bir merdivenle ç›k›labilir.
Gel, beraber ç›kaca¤›z.
B‹R‹NC‹ BASAMAK
Hakikat ve hikmet ister ki, zemin gibi, semavat›n da
kendine münasip sekeneleri bulunsun. Lisan-› fler’îde o
ecnas-› muhtelifeye “melâike ve ruhaniyat” tesmiye edi-
lir.
Evet, hakikat öyle iktiza eder. Zira, zemin, küçüklü¤ü
ve hakaretiyle beraber, zîhayat ve zîfluur mahlûklardan
doldurulmas› ve ara s›ra boflalt›l›p yeniden zîfluurlarla
flenlendirilmesi iflaret eder, belki tasrih eder ki, flu muh-
teflem burçlar sahibi müzeyyen kas›rlar hükmünde olan
semavat dahi zîfluur ve zevilidrak mahlûklarla doludur.
Onlar dahi, ins ve cin gibi, flu âlem saray›n›n seyircileri
ve flu kâinat kitab›n›n mütalâac›lar› ve flu saltanat-› ru-
bubiyetin dellâllar›d›rlar. Çünkü, kâinat› had ve hesaba
SÖZLER | 287
O
N
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
âlem:
dünya, bütün yarat›lm›fllar.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümlesi.
azamet:
büyüklük.
burç:
günefl sisteminde yer alan
on iki tak›m y›ld›z›n her biri.
cin:
gözle görünmez, lâtif cisim-
lerden ibaret bir yarat›k.
dellâl:
ilân edici.
ecnas-› muhtelife:
çeflitli cinsler.
had ve hesap:
s›n›r ve say›.
hakaret:
küçüklük, basitlik, ba-
ya¤›l›k.
hakikat:
gerçek.
hikmet:
yüksek bilgi, ‹lâhî gaye.
iktiza:
gerek.
ins:
insan.
kâinat:
yarat›lm›fl olan fleylerin
tamam›.
kas›r:
saray.
kozmo¤rafya:
gök bilimi, astro-
nomi.
lisan-› fler’î:
dinî literatür.
mahlûk:
Allah taraf›ndan yarat›l-
m›fl, yarat›k.
mektep:
okul.
melâike:
melekler.
mesele:
konu, husus.
muhteflem:
ihtiflaml›, görkemli.
münasip:
uygun.
mütalâa:
düflünerek, inceleyerek
bakma, okuma.
müzeyyen:
ziynetlendirilmifl,
süslenmifl.
Rahîm:
merhametli, ac›yan.
Rahman:
bütün yarat›lm›fllar›n r›-
z›klar›n› ve geçim flekillerini içine
alan rahmetin sahibi Allah.
ruh:
insan ve hayvanlardaki diri-
lik kayna¤›.
ruhaniyat:
ruh sahibi varl›klar,
maddî cismi olmayanlar.
saltanat-› rububiyet:
kâinat› ter-
biye ve idare edici olan Allah’›n
saltanat›, hâkimiyeti.
sekene:
oturanlar, yaflayanlar.
sema:
gökyüzü.
semavat:
gökler.
tasrih:
belirtme, aç›k aç›k söyle-
me.
tesmiye:
isimlendirme.
zemin:
yeryüzü.
zevilidrak:
idrak sahipleri, anlay›-
fl› olanlar.
zîhayat:
hayat sahibi.
zihin:
anlay›fl, anlama gücü, bi-
linç.
zira:
çünkü, flu sebepten ki.
zîfluur:
fluur sahibi.
]
Bu
On Beflinci Söz
, Bar-
la’da 1926-34 y›llar› ara-
s›nda Türkçe olarak te-
lif edilmifltir.
1.
Rahmân ve Rahîm olan Allah’›n ad›yla. • And olsun ki, dünya semas›n› Biz kandillerle süs-
ledik. fieytanlar için o kandilleri birer tafl yapt›k. (Mülk Suresi: 5.)