edilmifl. Bir hizmetkârn vazifesi dahi, yalnz o ba¤a ya-
ylacak ve içilecek suyun mecrasndaki deli¤in kapa¤n
açmaktr. Ve flu hizmetkâr ise, tembellik etti, deli¤in ka-
pa¤n açmad. O ba¤n tekemmülüne halel geldi veya-
hut kurudu. O vakit, Hâlkn sanat- Rabbaniyesinden ve
Sultann nezaret-i flahanesinden ve ziya ve hava ve top-
ra¤n hizmet-i bendegânesinden baflka bütün hademele-
rin, o sersemden flekvaya haklar vardr. Zira, hizmetleri-
ni akim brakt veya zarar verdi.
kinci temsil:
Meselâ, cesim bir sefine-i sultaniyede,
adî bir adam, cüzî vazifesini terk etmesiyle bütün gemi-
deki vazifedarlarn netaic-i hidematna halel getirdi¤in-
den ve baz da mahvetti¤inden, bütün o vazifedarlar na-
mna, gemi sahibi ondan fledit flikâyet eder.
Kusur sahibi ise, diyemez ki, Ben bir adî adamm,
ehemmiyetsiz ihmalimden flu fliddete müstahak de¤il-
dim. Çünkü, tek bir adem, hadsiz ademleri intaç eder.
Fakat, vücut kendine göre semere verir.
Çünkü, bir fleyin vücudu, bütün flerait ve esbabn vü-
cuduna mütevakkf oldu¤u hâlde, o fleyin ademi, intifas,
tek bir flartn intifasyla ve tek bir cüzün ademiyle, neti-
ce itibaryla, münadim olur. Bundandr ki, tahrip, tamir-
den pek çok defa eshel oldu¤u, bir düstur-u mütearife
hükmüne geçmifltir.
Madem küfür ve dalâlet, tu¤yan ve masiyet esaslar,
inkârdr ve reddir, terktir ve adem-i kabuldür; suret-i
zahiriyede ne kadar müspet ve vücutlu görünse de,
SÖZLER | 273
O
N
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
münadim:
yok olan.
müspet:
olumlu.
müstahak:
hak etmifl.
mütevakkf:
bir fleyin varl¤nn
baflka bir fleye ba¤l olmas.
namna:
adna.
netaic-i hidemat:
hizmetlerin
neticeleri.
netice itibaryla:
sonuç olarak.
nezaret-i flahane:
Allahn idare
ve kontrolü.
reddetme:
kabul etmeme, geri
çevirme.
sanat- Rabbaniye:
terbiye edici
Allahn sanat.
sefine-i sultaniye:
padiflahn ge-
misi.
semere:
netice, sonuç.
Sultan:
kaytsz flartsz, sonsuz
hâkimiyet sahibi olan Allah.
suret-i zahiriye:
görünen yüzü,
dfl görünüfl.
fledit:
fliddetli.
flekva:
flikâyet, yaknma.
flerait:
flartlar.
tahrip:
ykma, bozma.
tamir:
onarma.
tekemmül:
olgunlaflma, mükem-
melleflme.
temsil:
örnek, benzetme.
tu¤yan:
azma, azgnlk.
vazife:
görev, ifl
vazifedar:
görevli.
vücut:
var olma, var olufl, varlk.
ziya:
flk.
adem:
yokluk, bir fleyin ol-
mamas.
adem-i kabul:
kabul etme-
me.
adî:
basit, hiçbir özelli¤i olma-
yan.
akim:
sonuçsuz, baflarsz.
cesim:
çok büyük, cüsseli.
cüz:
parça.
cüzî:
az, küçük.
dalâlet:
do¤ru yoldan ve ger-
çeklerden ayrlma, batla yö-
nelme.
düstur-u mütearife:
bilinen
kural.
ehemmiyetsiz:
önemsiz.
esas:
temel, kaynak.
esbap:
sebepler, vastalar.
eshel:
daha kolay.
hademe:
hizmet eden.
hadsiz:
snrsz.
halel gelmek:
zarar gelmek.
Hâlk:
yoktan yaratan Allah.
hizmet-i bendegâne:
kul ve
köle gibi hizmet.
hizmetkâr:
hizmet eden.
hükmüne:
yerine geçme, de-
¤erine.
ihmal:
verilen vazifeyi takip
etmeme, düzenli ve zamann-
da yapmama.
inkâr:
reddetme, inanmama.
intaç etme:
netice verme.
intifa:
sönme, yok olma.
küfür:
Allah inkâr etmek.
mahvetmek:
yok etmek.
masiyet:
itaatsizlik, isyan, gü-
nah.
mecra:
su kanal.