Sözler - page 273

edilmifl. Bir hizmetkâr›n vazifesi dahi, yaln›z o ba¤a ya-
y›lacak ve içilecek suyun mecras›ndaki deli¤in kapa¤›n›
açmakt›r. Ve flu hizmetkâr ise, tembellik etti, deli¤in ka-
pa¤›n› açmad›. O ba¤›n tekemmülüne halel geldi veya-
hut kurudu. O vakit, Hâl›k’›n sanat-› Rabbaniyesinden ve
Sultan›n nezaret-i flahanesinden ve ziya ve hava ve top-
ra¤›n hizmet-i bendegânesinden baflka bütün hademele-
rin, o sersemden flekvaya haklar› vard›r. Zira, hizmetleri-
ni akim b›rakt› veya zarar verdi.
‹kinci temsil:
Meselâ, cesim bir sefine-i sultaniyede,
adî bir adam, cüz’î vazifesini terk etmesiyle bütün gemi-
deki vazifedarlar›n netaic-i hidemat›na halel getirdi¤in-
den ve baz› da mahvetti¤inden, bütün o vazifedarlar na-
m›na, gemi sahibi ondan fledit flikâyet eder.
Kusur sahibi ise, diyemez ki, “Ben bir adî adam›m,
ehemmiyetsiz ihmalimden flu fliddete müstahak de¤il-
dim.” Çünkü, tek bir adem, hadsiz ademleri intaç eder.
Fakat, vücut kendine göre semere verir.
Çünkü, bir fleyin vücudu, bütün flerait ve esbab›n vü-
cuduna mütevakk›f oldu¤u hâlde, o fleyin ademi, intifas›,
tek bir flart›n intifas›yla ve tek bir cüz’ün ademiyle, neti-
ce itibar›yla, mün’adim olur. Bundand›r ki, tahrip, tamir-
den pek çok defa eshel oldu¤u, bir düstur-u mütearife
hükmüne geçmifltir.
Madem küfür ve dalâlet, tu¤yan ve masiyet esaslar›,
inkârd›r ve reddir, terktir ve adem-i kabuldür; suret-i
zahiriyede ne kadar müspet ve vücutlu görünse de,
SÖZLER | 273
O
N
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
mün’adim:
yok olan.
müspet:
olumlu.
müstahak:
hak etmifl.
mütevakk›f:
bir fleyin varl›¤›n›n
baflka bir fleye ba¤l› olmas›.
nam›na:
ad›na.
netaic-i hidemat:
hizmetlerin
neticeleri.
netice itibar›yla:
sonuç olarak.
nezaret-i flahane:
Allah’›n idare
ve kontrolü.
reddetme:
kabul etmeme, geri
çevirme.
sanat-› Rabbaniye:
terbiye edici
Allah’›n sanat›.
sefine-i sultaniye:
padiflah›n ge-
misi.
semere:
netice, sonuç.
Sultan:
kay›ts›z flarts›z, sonsuz
hâkimiyet sahibi olan Allah.
suret-i zahiriye:
görünen yüzü,
d›fl görünüfl.
fledit:
fliddetli.
flekva:
flikâyet, yak›nma.
flerait:
flartlar.
tahrip:
y›kma, bozma.
tamir:
onarma.
tekemmül:
olgunlaflma, mükem-
melleflme.
temsil:
örnek, benzetme.
tu¤yan:
azma, azg›nl›k.
vazife:
görev, ifl
vazifedar:
görevli.
vücut:
var olma, var olufl, varl›k.
ziya:
›fl›k.
adem:
yokluk, bir fleyin ol-
mamas›.
adem-i kabul:
kabul etme-
me.
adî:
basit, hiçbir özelli¤i olma-
yan.
akim:
sonuçsuz, baflar›s›z.
cesim:
çok büyük, cüsseli.
cüz:
parça.
cüz’î:
az, küçük.
dalâlet:
do¤ru yoldan ve ger-
çeklerden ayr›lma, bat›la yö-
nelme.
düstur-u mütearife:
bilinen
kural.
ehemmiyetsiz:
önemsiz.
esas:
temel, kaynak.
esbap:
sebepler, vas›talar.
eshel:
daha kolay.
hademe:
hizmet eden.
hadsiz:
s›n›rs›z.
halel gelmek:
zarar gelmek.
Hâl›k:
yoktan yaratan Allah.
hizmet-i bendegâne:
kul ve
köle gibi hizmet.
hizmetkâr:
hizmet eden.
hükmüne:
yerine geçme, de-
¤erine.
ihmal:
verilen vazifeyi takip
etmeme, düzenli ve zaman›n-
da yapmama.
inkâr:
reddetme, inanmama.
intaç etme:
netice verme.
intifa:
sönme, yok olma.
küfür:
Allah’› inkâr etmek.
mahvetmek:
yok etmek.
masiyet:
itaatsizlik, isyan, gü-
nah.
mecra:
su kanal›.
1...,263,264,265,266,267,268,269,270,271,272 274,275,276,277,278,279,280,281,282,283,...1482
Powered by FlippingBook