hiç zaaf göstermeyerek, geri kalmayarak, intizam ile ta-
fl›d›¤›n›; hem binler ayr› ayr› kelime, ayr› ayr› tarzda, ma-
nada o küçücük kulak ve lisanlara kemal-i intizamla ge-
lip, ç›k›p, hiç kar›flmayarak, bozulmayarak o küçücük ku-
laklara girip, o gayet incecik lisanlardan ç›kt›¤›; ve o her
zerre ve her parçac›k, bu acip vazifeleri görmekle bera-
ber, kemal-i serbestiyet ile cezbedarâne hâl dili ile ve
mezkûr hakikatin flahadeti ve lisan›yla
1
n
ƒ o
g s
’ p
G n
¬
n
d p
G n
B’
ve
2
l
ó n
Mn
G *G n
ƒ o
g r
?o
b
deyip gezer; ve f›rt›nalar›n ve flimflek ve
berk ve gök gürültüsü gibi havay› çarp›flt›r›c› dalgalar içe-
risinde, intizam›n› ve vazifelerini hiç bozmuyor ve flafl›r-
m›yor; ve bir ifl di¤er bir ifle mâni olmuyor. Ben aynelya-
kîn müflahede ettim.
Demek, ya her bir zerre ve her bir parça havada niha-
yetsiz bir hikmet ve nihayetsiz bir ilmi, iradesi ve niha-
yetsiz bir kuvveti, kudreti ve bütün zerrata hâkim-i mut-
lak bir hassalar› bulunmak lâz›md›r ki, bu ifllere medar
olabilsin. Bu ise, zerreler adedince muhal ve bat›ld›r. Hiç-
bir fleytan dahi bunu hat›ra getiremez.
Öyle ise, bu sahife-i havan›n, hakkalyakîn, aynelyakîn,
ilmelyakîn derecesinde bedahetle, Zat-› Zülcelâl’in hadsiz
gayrimütenahi ilmi ve hikmetle çal›flt›rd›¤› kalem-i kudret
ve kaderin mütebeddil sahifesi ve bir Levh-i Mahfuzun
âlem-i tagayyürde ve mütebeddil fluunat›nda bir "Levh-i
Mahv, ‹spat" nam›nda yazar bozar tahtas› hükmündedir.
SÖZLER | 263
O
N
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
bedahet:
aç›kl›k.
berk:
flimflek.
cezbedarâne:
kendinden geçe-
rek.
gayrimütenahi:
sonsuz.
hadsiz:
sonsuz.
hakikat:
gerçek.
hâkim-i mutlak:
hiçbir flekilde
hâkimiyetine s›n›r konmayan
tam hüküm sahibi, Allah.
hakkalyakîn:
bizzat yaflayarak
kesin bilgi edinme.
hâl:
flimdiki zaman, davran›fl.
hassa:
özellik.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal›, faydal› ve
tam yerli yerinde olmas›.
ilmelyakîn:
bilgiye dayanarak,
kuflkuya yer b›rakmayacak bi-
çimde ö¤renme.
intizam:
düzgünlük, tertipli olma.
irade:
dileme, isteme.
kalem-i kudret ve kader:
varl›k-
lar›n ve olaylar›n düzenli olarak
meydana geliflinde bir kalem gibi
eserini gösteren ‹lâhî güç.
kemal-i intizam:
tam ve eksiksiz
düzen, mükemmel düzenlilik.
kemal-i serbestiyet:
tam ser-
bestlik.
kudret:
güç, kuvvet.
kusur:
eksiklik, noksan.
kuvvet:
güç, kudret.
lâz›m:
gerekli.
Levh-i Mahfuz:
Allah’›n ezelî il-
miyle kâinatta olmufl ve olacak
fleylerin yaz›l› oldu¤u levha.
Levh-i Mahv ve ‹spat:
bir fleyin
y›k›l›p tekrar kuruluflunu göste-
ren manevî levha, yaz boz tahta-
s›.
lisan:
dil.
mana:
anlam.
mâni:
engel.
medar:
eksen, dayanak.
mezkûr:
ad› geçen.
muhal:
imkâns›z.
muhtelif:
çeflitli.
müflahede:
gözlem.
mütebeddil:
de¤iflen.
nam:
isim, ad.
nihayetsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
sahife-i hava:
hava sayfas›.
flahadet:
flahitlik, tan›kl›k.
fluunat:
ifller, fiiller ve tasarruflar,
hâller, keyfiyetler.
tarz:
biçim, flekil.
tenzih:
Allah’› flan›na lây›k olma-
yan fleylerden, her türlü eksik ve
noksandan uzak ve yüce tutma.
tesbih:
Allah’› bütün kusur ve
noksan s›fatlardan uzak tutma
zaaf:
âcizlik, zay›fl›k.
Zat-› Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
ve haflmet sahibi olan zat, Allah.
zerrat:
zerreler, atomlar.
zerre:
atom, molekül.
acip:
hayret verici, flafl›rt›c›.
adet:
say›.
âlem-i tagayyür:
her fleyin
ayn› kalmay›p devaml› de¤ifl-
ti¤i âlem, dünya.
aynelyakîn:
görme düzeyin-
de bir inanç.
bat›l:
do¤ru olmayan, yalan
yanl›fl.
1.
Ondan baflka hiçbir ilâh yoktur. (Bakara Suresi 163; Âl-i ‹mran Suresi: 2; v.d...)
2.
De ki: “O Allah birdir. (‹hlâs Suresi: 1.)