Sözler - page 261

Aynen öyle de, emir ve iradenin bir arfl› olan havan›n,
rüzgâr›n her bir parças› ve bir nefes ve t›rnak kadar olan
n
ƒ o
g
lâfz›ndaki havada, küçücük mikyasta, bütün dünyada
mevcut telefonlar›n, telgraflar›n, radyolar›n ve hadsiz ve
muhtelif konuflmalar›n merkezleri, santralleri, ahize ve
nakileleri bulunsun ve o hadsiz iflleri beraber ve bir anda
yapabilsin; veyahut o
n
ƒ o
g
’deki havan›n, belki unsur-u ha-
van›n her bir parças›n›n her bir zerresi, bütün telefoncu-
lar ve ayr› ayr› umum telgrafç›lar ve radyo ile konuflan-
lar kadar manevî flahsiyetleri ve kabiliyetleri bulunsun ve
onlar›n umum dillerini bilsin ve ayn› zamanda baflka zer-
relere de bildirsin, neflretsin. Çünkü bilfiil, o vaziyet, k›s-
men görünüyor ve havan›n bütün eczas›nda o kabiliyet
var. ‹flte ehl-i küfrün ve tabiiyyun ve maddiyyunlar›n mes-
leklerinde, de¤il bir muhal, belki zerreler adedince mu-
haller ve imtinalar ve müflkülâtlar aflikâre görünüyor.
E¤er Sâni-i Zülcelâl’e verilse, hava bütün zerrat›yla
onun emirber neferi olur. Bir tek zerrenin, muntazam bir
tek vazifesi kadar kolayca hadsiz küllî vazifelerini Hâl›k’›-
n›n izniyle ve kuvvetiyle ve Hâl›k’a intisap ve istinat ile
ve Sâniinin cilve-i kudreti ile bir anda, flimflek sür’atinde
ve
n
ƒ o
g
telâffuzu ve havan›n temevvücü sühuletinde yap›-
l›r. Yani, kalem-i kudretin hadsiz ve harika ve muntazam
yaz›lar›na bir sahife olur. Ve zerreleri o kalemin uçlar› ve
zerrelerin vazifeleri dahi, kalem-i kaderin noktalar› bulu-
nur. Bir tek zerrenin hareketi derecesinde kolay çal›fl›r.
SÖZLER | 261
O
N
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
istinat:
dayanma.
kabiliyet:
yetenek.
kalem-i kader:
kader kalemi.
kalem-i kudret:
kudret kalemi.
küllî:
bütün, kapsaml›.
lâf›z:
söz, kelime.
maddiyyun:
maddeciler, mater-
yalistler.
manevî:
maddî olmayan.
mevcut:
var olan.
mikyas:
ölçü, ölçek.
muhal:
imkâns›z.
muhtelif:
çeflitli.
muntazam:
düzenli, düzgün.
müflkülât:
zorluklar.
nâkile:
iletici.
nefer:
rütbesiz asker, er.
nefes:
soluk.
neflir:
yayma.
sahife:
sayfa.
Sâni:
her fleyi sanatl› olarak yara-
tan Allah.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi olan ve her fleyi sanatla
yaratan, Allah.
sühulet:
kolayl›k.
sür’at:
h›z, çabukluk.
flahsiyet:
kiflilik.
tabiiyyun:
tabiatç›lar, her fleyin
tabiat›n tesiriyle meydana geldi-
¤ini iddia edenler.
telâffuz:
söyleyifl, söylenifl.
temevvüç:
dalgalanma.
umum:
bütün.
unsur-u hava:
hava unsuru.
vazife:
görev.
vaziyet:
durum.
zerrat:
atomlar, moleküller.
zerre:
atom, molekül.
ahize:
al›c›, mikrofon.
arfl:
emir ve egemenli¤in icra
yeri.
aflikâre:
apaç›k, .
bilfiil:
bizzat kendisi; yaparak,
lâfla de¤il ifl ile.
cilve-i kudret:
kudret görün-
tüsü..
ehl-i küfür:
inkârc›lar, inanç-
s›zlar.
emirber:
emir eri.
hadsiz:
s›n›rs›z.
Hâl›k:
her fleyi yoktan var
eden, Allah.
harika:
ola¤anüstü.
imtina:
imkâns›zl›k, kaç›nma.
intisap:
ba¤lanma.
irade:
dileme, isteme.
1...,251,252,253,254,255,256,257,258,259,260 262,263,264,265,266,267,268,269,270,271,...1482
Powered by FlippingBook