Aynen öyle de, emir ve iradenin bir arfl olan havann,
rüzgârn her bir parças ve bir nefes ve trnak kadar olan
n
o
g
lâfzndaki havada, küçücük mikyasta, bütün dünyada
mevcut telefonlarn, telgraflarn, radyolarn ve hadsiz ve
muhtelif konuflmalarn merkezleri, santralleri, ahize ve
nakileleri bulunsun ve o hadsiz iflleri beraber ve bir anda
yapabilsin; veyahut o
n
o
g
deki havann, belki unsur-u ha-
vann her bir parçasnn her bir zerresi, bütün telefoncu-
lar ve ayr ayr umum telgrafçlar ve radyo ile konuflan-
lar kadar manevî flahsiyetleri ve kabiliyetleri bulunsun ve
onlarn umum dillerini bilsin ve ayn zamanda baflka zer-
relere de bildirsin, neflretsin. Çünkü bilfiil, o vaziyet, ks-
men görünüyor ve havann bütün eczasnda o kabiliyet
var. flte ehl-i küfrün ve tabiiyyun ve maddiyyunlarn mes-
leklerinde, de¤il bir muhal, belki zerreler adedince mu-
haller ve imtinalar ve müflkülâtlar aflikâre görünüyor.
E¤er Sâni-i Zülcelâle verilse, hava bütün zerratyla
onun emirber neferi olur. Bir tek zerrenin, muntazam bir
tek vazifesi kadar kolayca hadsiz küllî vazifelerini Hâlk-
nn izniyle ve kuvvetiyle ve Hâlka intisap ve istinat ile
ve Sâniinin cilve-i kudreti ile bir anda, flimflek süratinde
ve
n
o
g
telâffuzu ve havann temevvücü sühuletinde yap-
lr. Yani, kalem-i kudretin hadsiz ve harika ve muntazam
yazlarna bir sahife olur. Ve zerreleri o kalemin uçlar ve
zerrelerin vazifeleri dahi, kalem-i kaderin noktalar bulu-
nur. Bir tek zerrenin hareketi derecesinde kolay çalflr.
SÖZLER | 261
O
N
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
istinat:
dayanma.
kabiliyet:
yetenek.
kalem-i kader:
kader kalemi.
kalem-i kudret:
kudret kalemi.
küllî:
bütün, kapsaml.
lâfz:
söz, kelime.
maddiyyun:
maddeciler, mater-
yalistler.
manevî:
maddî olmayan.
mevcut:
var olan.
mikyas:
ölçü, ölçek.
muhal:
imkânsz.
muhtelif:
çeflitli.
muntazam:
düzenli, düzgün.
müflkülât:
zorluklar.
nâkile:
iletici.
nefer:
rütbesiz asker, er.
nefes:
soluk.
neflir:
yayma.
sahife:
sayfa.
Sâni:
her fleyi sanatl olarak yara-
tan Allah.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi olan ve her fleyi sanatla
yaratan, Allah.
sühulet:
kolaylk.
sürat:
hz, çabukluk.
flahsiyet:
kiflilik.
tabiiyyun:
tabiatçlar, her fleyin
tabiatn tesiriyle meydana geldi-
¤ini iddia edenler.
telâffuz:
söyleyifl, söylenifl.
temevvüç:
dalgalanma.
umum:
bütün.
unsur-u hava:
hava unsuru.
vazife:
görev.
vaziyet:
durum.
zerrat:
atomlar, moleküller.
zerre:
atom, molekül.
ahize:
alc, mikrofon.
arfl:
emir ve egemenli¤in icra
yeri.
aflikâre:
apaçk, .
bilfiil:
bizzat kendisi; yaparak,
lâfla de¤il ifl ile.
cilve-i kudret:
kudret görün-
tüsü..
ehl-i küfür:
inkârclar, inanç-
szlar.
emirber:
emir eri.
hadsiz:
snrsz.
Hâlk:
her fleyi yoktan var
eden, Allah.
harika:
ola¤anüstü.
imtina:
imkânszlk, kaçnma.
intisap:
ba¤lanma.
irade:
dileme, isteme.