sizin okudu¤unuz veya okuyaca¤nz fenn-i elektrik mik-
yasyla, bu meflher-i azam- kâinatn Sultann, Münev-
virini, Müdebbirini, Sâniini o nuranî yldzlar flahit gös-
tererek tanttrr, tesbihatla, takdisatla sevdirir, perestifl
ettirir.
Hem meselâ
: Nasl ki bir kitap bulunsa ki, bir satrn-
da bir kitap ince yazlmfl; ve her bir kelimesinde ince ka-
lemle bir sure-i Kur'âniye yazlmfl. Gayet manidar ve bü-
tün meseleleri birbirini teyit eder ve kâtibini ve müellifini
fevkalâde maharetli ve iktidarl gösteren bir acip mec-
mua, fleksiz, gündüz gibi, kâtip ve musannifini kemalâty-
la, hünerleriyle bildirir, tanttrr,
1
*G n
?n
QÉn
H ,*G n
ABÉ°n
TÉn
e
cüm-
leleriyle takdir ettirir.
Aynen öyle de, bu kâinat kitab- kebiri ki, bir tek sahi-
fesi olan zemin yüzünde ve bir tek formas olan baharda
üç yüz bin ayr ayr kitaplar hükmündeki üç yüz bin
nebatî ve hayvanî taifeleri beraber, birbiri içinde, yan-
lflsz, hatasz, karfltrmayarak, flaflrmayarak, mükem-
mel, muntazam ve bazen a¤aç gibi bir kelimede bir kasi-
deyi ve çekirdek gibi bir noktada bir kitabn tamam fih-
ristesini yazan bir kalem iflledi¤ini gözümüzle gördü¤ü-
müz bu nihayetsiz manidar ve her kelimesinde çok hik-
metler bulunan flu mecmua-i kâinat ve bu mücessem
Kur'ân- ekber-i âlem, mezkûr misaldeki kitaptan ne de-
rece büyük ve mükemmel ve manidar ise, o derecede, si-
zin okudu¤unuz fenn-i hikmetüleflya ve mektepte bilfiil
mübafleret etti¤iniz fenn-i kraat ve fenn-i kitabet, genifl
SÖZLER | 257
O
N
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
hayvanî:
hayvansal.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal, faydal ve
tam yerli yerinde olmas.
hüner:
beceri, maharet.
iktidar:
güç yetme, yapabilme.
kâinat:
yaratlmfl olan fleylerin
tamam.
kaside:
bir fleyi öven fliir.
kâtip:
yazan, yazc.
kemalât:
olgunluklar, mükem-
mellikler.
kitab- kebir:
büyük kitap.
Kurân- ekber-i âlem:
en büyük
âlem kitab olan Kurân- Kerîm.
maharet:
beceri.
manidar:
anlaml, manal.
mecmua-i kâinat:
kâinat kitab.
mektep:
e¤itim ve ö¤retim kuru-
luflu.
meflher-i azam- kâinat:
büyük
kâinat sergisi.
mezkûr:
ad geçen.
mikyas:
ölçü, ölçü aleti.
muntazam:
intizaml, düzgün.
musannif:
tasnif eden, snfland-
ran.
mübafleret:
bulaflma, temas, ilifl-
ki.
mücessem:
cisimlenmifl.
müdebbir:
idare eden, yöneten
ve ilmiyle her fleyin sonunu gö-
rüp, ona göre hikmetle ifl yapan
Allah.
müellif:
kitap yazan.
mükemmel:
noksansz, tam, ek-
siksiz.
münevvir:
nurlandran, aydnla-
tan.
nebatî:
bitkisel.
nuranî:
nurlu.
perestifl:
tapma.
Sâni:
yapan, yaratan Allah.
sure-i Kurâniye:
Kurânn suresi.
flahit:
flahitlik yapan.
flek:
flüphe, zan, tereddüt.
taife:
topluluk.
takdir:
de¤er biçme.
takdis:
kudsî ve mübarek sayma,
büyük sayg gösterme, Allah her
türlü kusur ve noksanlklardan
tenzih etme.
tesbihat:
Cenab- Hakkn bütün
noksan sfatlardan uzak ve bütün
kemal sfatlara sahip oldu¤unu
ifade eden sözler.
teyit:
do¤rulama.
zemin:
yer.
acip:
flaflrtc.
bilfiil:
bizzat kendi, fiilen.
fenn-i elektrik:
elektrik ilmi
bilimi.
fenn-i hikmetüleflya:
varlk-
larn gayelerini inceleyen ilim.
fenn-i kraat ve fenn-i kita-
bet:
okuma ve yazma ilmi.
fenn-i kraat:
okuma bilgisi,
ilmi.
fevkalâde:
ola¤anüstü.
fihriste:
içindekiler.
forma:
bir kitabn 16 sayfalk
her bir bölümü.
gayet:
son derece.
1.
Allah dilemifl ne güzel, ne mübarek yaratmfl!