hakikatte intifad›r, ademdir. Öyle ise, cinayet-i sariyedir.
Sair mevcudat›n netaic-i amellerine halel verdi¤i gibi, es-
ma-i ‹lâhiyenin cilve-i cemallerine perde çeker.
‹flte bu hadsiz flikâyete haklar› olan mevcudat nam›na,
o mevcudat›n Sultan›, flu asi beflerden azîm flikâyet eder
ve etmesi, ayn-› hikmettir ve o asi, fliddetli tehdidata el-
bette müstahakt›r ve dehfletli vaitlere, bilâflüphe sezad›r.
®
adem:
yokluk.
asi:
isyan eden, bafl kald›ran.
ayn-› hikmet:
hikmetin tâ kendi-
si.
azîm:
büyük.
befler:
insan.
bilâflüphe:
flüphesiz, kuflkusuz.
cilve-i cemal:
güzellik görüntüsü.
cinayet-i sariye:
bulafl›c› cinayet.
dehfletli:
korkutucu, ürkütücü.
esma-i ‹lâhiye:
Allah’›n isimleri.
hadsiz:
s›n›rs›z, çok.
hakikat:
gerçek.
halel:
zarar.
intifa:
sönme, yok olma.
mevcudat:
varl›klar, yarat›lm›fl
fleyler.
müstahak:
hak etmifl.
nam:
ad.
netaic-i amel:
amellerinin sonu-
cu.
sair:
di¤er, öteki.
seza:
hak etmifl, lây›k.
Sultan:
Allah.
fliddet:
bask›, zorlama.
tehdidat:
tehditler, korkuta-
rak uyarmalar.
vait:
iyili¤e sevk etmek veya
kötülükten vazgeçirmek için
ileride olacak hâdiseleri ha-
ber vererek tehdit etme.
274 | SÖZLER
O
N
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ