edilip muvaffakyet gören nev-i benîâdem var. Ve ma-
dem bu mahiyetteki nev-i benîâdem, mizaç ve hilkat iti-
baryla gayet zayf ve âciz ve gayet acz ve fakryla bera-
ber, hadsiz ihtiyacat ve teellümat oldu¤u hâlde, bütün
bütün kuvvetinin ve ihtiyarnn fevkinde olarak, koca kü-
re-i arz o nev-i insana lüzumu bulunan her nevi maden-
lere mahzen ve her nevi taamlara ambar ve nev-i insa-
nn hofluna gidecek her çeflit mallara bir dükkân sureti-
ne getiren, gayet kuvvetli ve hikmetli ve flefkatli bir Mu-
tasarrf var ki, böyle nev-i insana bakyor, besliyor, iste-
di¤ini veriyor.
Ve madem, bu hakikatteki bir Rab, hem insan se-
ver, hem kendini insana sevdirir; hem bâkîdir, hem bâkî
âlemleri var; hem adaletle her ifli görür ve hikmetle her
fleyi yapyor; hem bu ksa hayat- dünyeviyede ve bu k-
sack ömr-ü beflerde ve bu muvakkat ve fânî zeminde, o
Hâkim-i Ezelînin haflmet-i saltanat ve sermediyet-i hâ-
kimiyeti yerleflemiyor; ve nev-i insanda vuku bulan ve
kâinatn intizamna ve adalet ve muvazenelerine ve
hüsnücemaline münafi ve muhalif çok büyük zulümleri
ve isyanlar ve velinimetine ve onu flefkatle besleyene
karfl ihanetleri, inkârlar, küfürleri bu dünyada cezasz
kalp, gaddar, zalim, rahat ile hayatn ve bîçare mazlum,
meflakkatler içinde ömürlerini geçirirler; ve umum kâ-
inatta eserleri görünen flu adalet-i mutlakann mahiyeti
ise, dirilmemek suretiyle, o gaddar zalimlerin ve meyus
mazlumlarn vefat içindeki müsavatlarna bütün bütün
zttr, kaldrmaz, müsaade etmez.
SÖZLER | 171
O
NUNCU
S
ÖZ
ihanet:
hakszlk etme.
ihtiyacat:
ihtiyaçlar.
ihtiyar:
seçme, tercih.
inkâr:
reddetme.
intizam:
düzen.
isyan:
bafl kaldrma.
kâinat:
yaratlmfl olan fleylerin
tamam.
küfür:
nimeti inkâr etme.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
mahiyet:
asl, esas, hakikat, özel-
lik, nitelik.
mahzen:
içinde eflya saklanacak
yer.
mazlum:
zulme u¤ramfl.
meflakkat:
sknt.
meyus:
ümitsiz.
mizaç:
huy, tabiat.
muhalif:
uymayan, karflt.
münafi:
aykr. zt.
müsaade:
izin vermek.
müsavat:
denklik, eflitlik.
mutasarrf:
tasarruf sahibi olan,
tasarruf eden.
muvakkat:
geçici.
muvazene:
denge.
nev-i benîâdem:
insan cinsi, in-
sano¤lu.
nev-i insan:
insan çeflidi, insan
cinsi, insano¤lu.
ömr-ü befler:
insan ömrü, insan
hayat.
flefkat:
acyarak ve esirgeyerek
sevme.
flefkatli:
acyarak ve esirgeyerek
seven.
sermediyet-i hâkimiyet:
Allahn
bütün kâinatta hükmedip idare
etmesinin devamll¤.
taam:
yemek, afl.
teellümat:
elemler.
velinimet:
nimeti veren.
vuku:
meydana gelme.
zalim:
zulmeden.
zt:
ters, karflt.
zulüm:
hakszlk.
âciz:
güçsüz.
acz:
güçsüzlük.
adalet-i mutlaka:
snrsz,
tam yerinde adalet.
âlem:
dünya, cihan.
ambar:
zahîre ve kuru gdala-
r koymaya yarayan büyük
depo.
bâkî:
ebedî, daimî.
fakr:
fakirlik.
fânî:
ölümlü.
gaddar:
acmasz.
hadsiz:
snrsz.
haflmet-i saltanat:
saltanatn
heybeti.
hayat:
yaflayfl.
hayat- dünyeviye:
dünyaya
ait olan hayat.
hikmet:
her fleyin belirli ga-
yelere yönelik olarak, manal,
faydal ve tam yerli yerinde
olmas.
hilkat:
yaratlfl.
hüsnücemal:
yüz güzelli¤i.