Sözler - page 171

edilip muvaffak›yet gören nev-i benîâdem var. Ve ma-
dem bu mahiyetteki nev-i benîâdem, mizaç ve hilkat iti-
bar›yla gayet zay›f ve âciz ve gayet acz ve fakr›yla bera-
ber, hadsiz ihtiyacat› ve teellümat› oldu¤u hâlde, bütün
bütün kuvvetinin ve ihtiyar›n›n fevkinde olarak, koca kü-
re-i arz› o nev-i insana lüzumu bulunan her nevi maden-
lere mahzen ve her nevi taamlara ambar ve nev-i insa-
n›n hofluna gidecek her çeflit mallara bir dükkân sureti-
ne getiren, gayet kuvvetli ve hikmetli ve flefkatli bir Mu-
tasarr›f var ki, böyle nev-i insana bak›yor, besliyor, iste-
di¤ini veriyor.
• Ve madem, bu hakikatteki bir Rab, hem insan› se-
ver, hem kendini insana sevdirir; hem bâkîdir, hem bâkî
âlemleri var; hem adaletle her ifli görür ve hikmetle her
fleyi yap›yor; hem bu k›sa hayat-› dünyeviyede ve bu k›-
sac›k ömr-ü beflerde ve bu muvakkat ve fânî zeminde, o
Hâkim-i Ezelî’nin haflmet-i saltanat› ve sermediyet-i hâ-
kimiyeti yerleflemiyor; ve nev-i insanda vuku bulan ve
kâinat›n intizam›na ve adalet ve muvazenelerine ve
hüsnücemaline münafi ve muhalif çok büyük zulümleri
ve isyanlar› ve velinimetine ve onu flefkatle besleyene
karfl› ihanetleri, inkârlar›, küfürleri bu dünyada cezas›z
kal›p, gaddar, zalim, rahat ile hayat›n› ve bîçare mazlum,
meflakkatler içinde ömürlerini geçirirler; ve umum kâ-
inatta eserleri görünen flu adalet-i mutlakan›n mahiyeti
ise, dirilmemek suretiyle, o gaddar zalimlerin ve me’yus
mazlumlar›n vefat içindeki müsavatlar›na bütün bütün
z›tt›r, kald›rmaz, müsaade etmez.
SÖZLER | 171
O
NUNCU
S
ÖZ
ihanet:
haks›zl›k etme.
ihtiyacat:
ihtiyaçlar.
ihtiyar:
seçme, tercih.
inkâr:
reddetme.
intizam:
düzen.
isyan:
bafl kald›rma.
kâinat:
yarat›lm›fl olan fleylerin
tamam›.
küfür:
nimeti inkâr etme.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
mahiyet:
as›l, esas, hakikat, özel-
lik, nitelik.
mahzen:
içinde eflya saklanacak
yer.
mazlum:
zulme u¤ram›fl.
meflakkat:
s›k›nt›.
me’yus:
ümitsiz.
mizaç:
huy, tabiat.
muhalif:
uymayan, karfl›t.
münafi:
ayk›r›. z›t.
müsaade:
izin vermek.
müsavat:
denklik, eflitlik.
mutasarr›f:
tasarruf sahibi olan,
tasarruf eden.
muvakkat:
geçici.
muvazene:
denge.
nev-i benîâdem:
insan cinsi, in-
sano¤lu.
nev-i insan:
insan çeflidi, insan
cinsi, insano¤lu.
ömr-ü befler:
insan ömrü, insan
hayat›.
flefkat:
ac›yarak ve esirgeyerek
sevme.
flefkatli:
ac›yarak ve esirgeyerek
seven.
sermediyet-i hâkimiyet:
Allah’›n
bütün kâinatta hükmedip idare
etmesinin devaml›l›¤›.
taam:
yemek, afl.
teellümat:
elemler.
velinimet:
nimeti veren.
vuku:
meydana gelme.
zalim:
zulmeden.
z›t:
ters, karfl›t.
zulüm:
haks›zl›k.
âciz:
güçsüz.
acz:
güçsüzlük.
adalet-i mutlaka:
s›n›rs›z,
tam yerinde adalet.
âlem:
dünya, cihan.
ambar:
zahîre ve kuru g›dala-
r› koymaya yarayan büyük
depo.
bâkî:
ebedî, daimî.
fakr:
fakirlik.
fânî:
ölümlü.
gaddar:
ac›mas›z.
hadsiz:
s›n›rs›z.
haflmet-i saltanat:
saltanat›n
heybeti.
hayat:
yaflay›fl.
hayat-› dünyeviye:
dünyaya
ait olan hayat.
hikmet:
her fleyin belirli ga-
yelere yönelik olarak, manal›,
faydal› ve tam yerli yerinde
olmas›.
hilkat:
yarat›l›fl.
hüsnücemal:
yüz güzelli¤i.
1...,161,162,163,164,165,166,167,168,169,170 172,173,174,175,176,177,178,179,180,181,...1482
Powered by FlippingBook