mütemadiyen zîhayat envalarn tecdit ve teksir etmek
hikmetiyle, her vakit dolar boflanr ve en hasis ve çürü-
müfl maddelerinde dahi kesretle zîhayatlar halk edilerek
bir mahfler-i huveynat oluyor; ve madem hayatn süzül-
müfl en safî hulâsas olan fluur ve akl ve en lâtif ve sabit
cevheri olan ruh, bu küre-i arzda gayet kesretli bir suret-
te halk olunuyorlar, âdeta küre-i arz, hayat ve akl ve flu-
ur ve ervah ile ihya olup öyle flenlendirilmifl. Elbette kü-
re-i arzdan daha lâtif, daha nuranî, daha büyük, daha
ehemmiyetli olan ecram- semaviye, ölü, camit, hayatsz,
fluursuz kalmas imkân haricindedir.
Demek, gökleri, güneflleri, yldzlar flenlendirecek ve
hayattar vaziyetini verecek ve netice-i hilkat-i semavat
gösterecek ve hitabat- Sübhaniyeye mazhar olacak olan
zîfluur, zîhayat ve semavata münasip sekeneler, her hâl-
de srr- hayatla bulunuyorlar ki, onlar da melâikelerdir.
Hem hayatn srr- mahiyeti peygamberlere iman
rüknüne bakp remzen ispat eder. Evet, madem kâinat
hayat için yaratlmfl ve hayat dahi Hayy- Kayyum-u
Ezelînin bir cilve-i azamdr, bir nakfl- ekmelidir, bir sa-
nat- ecmelidir. Madem Hayat- Sermediye, resullerin
gönderilmesiyle ve kitaplarn indirilmesiyle kendini gös-
terir. Evet, e¤er kitaplar ve peygamberler olmazsa, o
Hayat- Ezeliye bilinmez. Nasl ki bir adamn söylemesiy-
le diri ve hayattar oldu¤u anlafllr; öyle de, bu kâinatn
perdesi altnda olan âlem-i gaybn arkasnda söyleyen,
konuflan, emir ve nehyedip hitap eden bir Zatn kelima-
tn, hitabatn gösterecek, peygamberler ve nazil olan
SÖZLER | 181
O
NUNCU
S
ÖZ
hayattar:
dirilik, canllk.
Hayy- Kayyum- Ezelî:
her fleye
her hususta gücü yeten ezelî ha-
yat sahibi, Allah.
hikmet:
lâhî gaye.
hitabat:
konuflmalar.
hitabat- Sübhaniye:
her türlü
kusur ve noksanlktan uzak olan
Allahn kendine özel konuflmala-
r.
hitap etmek:
konuflmak
hulâsa:
öz, esas.
ihya:
diriltme.
imkân:
mümkün olma.
ispat:
kant.
kâinat:
bütün varlklar.
kelimat:
sözler.
kesret:
çokluk.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
lâtif:
yumuflak, hofl.
mahfler-i huveynat:
mikrosko-
bik hayvanlar toplulu¤u.
mazhar:
kavuflma.
melâike:
melekler.
münasip:
uygun.
mütemadiyen:
sürekli olarak.
nakfl- ekmel:
en mükemmel na-
kfl.
nazil olmak:
inmek.
netice-i hilkat-i semavat:
Gökle-
rin yaratlflnn neticesi.
nuranî:
nurlu.
remzen:
iflareten.
resul:
peygamber.
rükün:
temel esaslar, flart.
sabit:
hareketsiz.
safî:
katksz.
sanat- ecmel:
En güzel sanat.
sekene:
sakinler, oturanlar.
semavat:
gökler.
srr- hayat:
hayatn srr.
srr- mahiyet:
mahiyetin, iç yü-
zün srr.
fluur:
kavrama gücü.
fluursuz:
hayatsz
tecdit:
yenileme.
teksir:
ço¤altma.
zîhayat:
hayat sahibi.
zîfluur:
fluur sahibi.
âdeta:
sanki.
akl:
insanda bulunan düflün-
ce, anlama hassas; us.
âlem-i gayp:
görünmeyen
âlem.
camit:
kat madde, cansz.
cevher:
öz.
cilve-i azam:
en büyük tecel-
li.
ecram- semaviye:
gök ci-
simleri.
emir ve nehyetmek:
yapla-
cak ve yaplmayacaklar iste-
mek, söylemek.
enva:
türler, neviler.
ervah:
ruhlar.
halk:
yaratma.
hariç:
dflnda.
hasis:
de¤ersiz.
hayat:
dirilik, canllk.
Hayat- Ezeliye:
bafllangc
olmayan, ezelî hayat.
Hayat- Sermediye:
sürekli,
devaml hayat.