Zeylin Dördüncü Parças›
=É n
gn
É°n
ûfn
G …= /
ò s
dG Én
¡«/
«r
ëo
j r
?o
b @ l
º«/
en
Q n
»p
gn
h n
?É n
¶p
©dr
G »p
«r
ëo
j r
øn
e n
?Én
b
1
l
º«/
?n
Y m
? r
?n
N u
?o
µp
H n
ƒo
gn
h m
I s
ôn
e n
?s
hn
G
Yani, “‹nsan der: ‘
Çürümüfl kemikleri kim diriltecek?’
Sen, de: ‘Kim onlar› bidayeten infla edip hayat vermifl
ise, o diriltecek.
’”
Onuncu Sözün Dokuzuncu Hakikatinin Üçüncü Tem-
silinde tasvir edildi¤i gibi, bir zat, göz önünde bir günde
yeniden büyük bir orduyu teflkil etti¤i hâlde, biri dese
“fiu zat, efrad› istirahat için da¤›lm›fl olan bir taburu, bir
boru ile toplar, tabur nizam› alt›na getirebilir.” Sen, ey
insan, desen: “‹nanmam.” Ne kadar divanece bir inkâr
oldu¤unu bilirsin. Aynen onun gibi, hiçlikten, yeniden
ordu misal bütün hayvanat ve sair zîhayat›n tabur misal
cesetlerini kemal-i intizamla ve mizan-› hikmetle o be-
denlerin zerrat›n› ve letaifini emr-i
2
o
¿ƒo
µ n
«n
a r
øo
c
ile kayde-
dip yerlefltiren ve her karnda, hatta her baharda rûy-i ze-
minde yüz binler ordu misal zevilhayat›n envalar›n› ve ta-
ifelerini icat eden bir Zat-› Kadîr-i Alîm, tabur misal bir
cesedin nizam› alt›na girmekle birbiriyle tan›flan zerrat-›
esasiye ve ecza-i asliyeyi bir sayha ile Sur-u ‹srafil’in bo-
rusuyla nas›l toplayabilir; istib’at suretinde denilir mi?
Denilse, eblehçesine bir divaneliktir.
SÖZLER | 189
O
NUNCU
S
ÖZ
bidayet:
bafllangݍ, ilk.
ceset:
beden.
divane:
deli, ak›ls›z.
ebleh:
ahmak, aptal.
ecza-i asliye:
as›l parçalar.
efrat:
fertler.
enva:
türler, neviler.
hayat:
dirilik, canl›l›k.
hayvanat:
hayvanlar.
icat:
yoktan var etme.
inkâr:
inanmama, kabul etme-
me.
infla:
yapma.
istib’at:
ak›ldan uzak görme.
istirahat:
dinlenme, rahatlama.
karn:
zaman, yüzy›l.
kemal-i intizam:
tam ve eksiksiz
düzen.
letaif:
duygular.
mizan-› hikmet:
hikmetli ölçü.
nizam:
dizi, s›ra, düzen, tertip.
ordumisal:
ordu gibi.
rûy-i zemin:
yeryüzü.
sayha:
ses, seslenifl.
Sur-u ‹srafil:
Hz. ‹srafil’in Sur’u;
Allah’›n emri ile Hz. ‹srafil’in k›ya-
met kopaca¤› zaman üfleyece¤i
boru.
tabur:
alaydan küçük askerî bir-
lik.
taburmisal:
tabur gibi.
taife:
topluluk.
tasvir:
anlatma ifade etme.
temsil:
k›yaslama tarz›nda ben-
zetme.
teflkil:
bir araya getirme.
Zat-› Kadîr-i Alîm:
her fleyi bilen
ve her fleye gücü yeten zat, Allah.
zerrat:
zerreler, çok ufak parça-
lar.
zerrat-› esasiye:
esas parçalar.
zevilhayat:
canl›lar.
zeyil:
ek, ilâve.
zîhayat:
canl›.
1.
Yâsin Suresi: 78-79.
2.
"Ol!" der; oluverir. (Yâsin Suresi: 82.)