Sözler - page 184

Evet, âlem-i gayb›n bir nevi olan âlem-i ervah, ayn-›
hayat ve madde-i hayat ve hayat›n cevherleri ve zatlar›
olan ervah ile dolu olmas›; elbette mazi ve müstakbel de-
nilen âlem-i gayb›n bir di¤er nev’i de ve ikinci k›sm› da-
hi, cilve-i hayata mazhariyeti ister ve istilzam eder.
Hem bir fleyin vücud-u ilmîsindeki intizam-› ekmel ve
manidar vaziyetleri ve canl› meyveleri, tav›rlar›, bir nevi
hayat-› maneviyeye mazhariyetini gösterir.
Evet, Hayat-› Ezeliye güneflinin ziyas› olan bu gibi cil-
ve-i hayat, elbette yaln›z bu âlem-i flahadete ve bu za-
man-› hâz›ra ve bu vücud-u haricîye münhas›r olamaz;
belki, her bir âlem, kabiliyetine göre, o ziyan›n cilvesine
mazhard›r ve kâinat bütün âlemleriyle o cilve ile hayattar
ve ziyadard›r. Yoksa, nazar-› dalâletin gördü¤ü gibi, mu-
vakkat ve zahirî bir hayat alt›nda, her bir âlem, büyük ve
müthifl birer cenaze ve karanl›kl› birer virane âlem ola-
cakt›r.
‹flte, “kadere ve kazaya iman” rüknünün dahi genifl bir
veçhi de, s›rr-› hayatla anlafl›l›yor ve sabit oluyor. Yani,
nas›l ki âlem-i flahadet ve mevcut haz›r eflya, intizamla-
r›yla ve neticeleriyle hayattarl›klar› görünüyor; öyle de,
âlem-i gayptan say›lan geçmifl ve gelecek mahlûkat›n da-
hi, manen hayattar bir vücud-u manevîleri ve ruhlu birer
sübut-u ilmîleri vard›r ki, Levh-i Kaza ve Kader vas›tas›y-
la o manevî hayat›n eseri, mukadderat nam›yla görünür,
tezahür eder.
* * *
âlem:
dünya, cihan.
âlem-i ervah:
ruhlar âlemi.
âlem-i gayp:
bilinmeyen âlem;
görünmeyen âlem.
âlem-i flahadet:
gözle görülen
âlem.
ayn-› hayat:
hayat tâ kendisi.
cenaze:
ölü cesedi.
cevher:
esas, öz.
cilve:
tecelli, yans›ma.
cilve-i hayat:
hayat cilveleri, gü-
zellikleri.
ervah:
ruhlar.
eser:
iz, alâmet.
hayat:
dirilik, canl›l›k.
hayat-› ezeliye:
sonsuz hayat.
hayat-› maneviye:
manevî ha-
yat.
hayattar:
canl›, yaflayan.
haz›r:
huzurda bulunan.
iman:
inanç.
intizam:
düzgünlük, düzen.
intizam-› ekmel:
çok mükemmel
düzen.
istilzam:
gerektirme.
kabiliyet:
yetenek.
kader:
‹lâhî bilgi.
kâinat:
bütün varl›klar.
kaza:
hükmün yerine gelmesi.
Levh-i Kaza ve Kader:
olmufl ve
olacak yaz›l› oldu¤u levhalar.
madde-i hayat:
hayat maddesi.
mahlûkat:
yarat›lm›fllar.
manen:
mana itibar›yla.
manevî:
maddî olmayan.
manidar:
anlaml›.
mazhar:
sahip.
mazhariyet:
sahip olma.
mazi:
geçmifl zaman.
mevcut:
var olan.
mukadderat:
Allah taraf›ndan
ezelde takdir olunmufl fleyler, ile-
ride meydana gelecek hâller ve
olaylar, al›n yaz›s›.
münhas›r:
s›n›rlanm›fl, s›n›rl›.
müstakbel:
gelecek zaman.
müthifl:
korkunç, dehflet verici.
muvakkat:
geçici.
nam:
ad, isim.
nazar-› dalâlet:
küfrî bak›fl.
netice:
sonuç.
nev:
çeflit.
ruh:
varl›¤› sadece Allah tara-
f›ndan bilinen manevî varl›k.
rükün:
flartlar.
sabit:
hareket etmeyen.
s›rr-› hayat:
hayat›n s›rr›.
sübut-u ilmî:
ilmî olarak ger-
çekleflme.
tezahür:
ortaya ç›kma, gö-
rünme.
vas›ta:
araç.
veçhi:
yönü, ciheti.
virane:
harabe, y›k›nt›.
vücud-u haricî:
haricî vücut.
vücud-u ilmî:
ilmî varl›k.
vücud-u manevî:
manevî
varl›k.
zahirî:
görünen.
zaman-› hâz›ra:
flimdiki za-
man.
zat:
kifli, kimse.
ziya:
›fl›k.
ziyadar:
›fl›kl›.
184 | SÖZLER
O
NUNCU
S
ÖZ
1...,174,175,176,177,178,179,180,181,182,183 185,186,187,188,189,190,191,192,193,194,...1482
Powered by FlippingBook