Hem, de¤il yalnz ruhlar, belki bütün zerreler dahi bir
ordu-yu Sübhanî ve emirber neferleri oldu¤unu, katî
bürhanlarla Otuzuncu Söz ispat etmifl.
KNC MESELE
cesetlerin ihyasna misal ise:
Çok büyük bir flehirde, flenlik bir gecede, bir tek mer-
kezden, yüz bin elektrik lâmbalar, âdeta zamansz, bir
anda canlanmalar ve flklanmalar gibi, bütün küre-i arz
yüzünde dahi, bir tek merkezden yüz milyon lâmbalara
nur vermek mümkündür. Madem, Cenab- Hakkn,
elektrik gibi bir mahlûku ve bir misafirhanesinde bir hiz-
metkâr ve bir mumdar, Hâlkndan ald¤ terbiye ve in-
tizam dersiyle bu keyfiyete mazhar oluyor. Elbette, elekt-
rik gibi binler nuranî hizmetkârlarnn temsil ettikleri hik-
met-i lâhiyenin muntazam kanunlar dairesinde, haflr-i
azam tarfetülaynda vücuda gelebilir.
ÜÇÜNCÜ MESELE K,
ecsadn defaten inflasnn
misali ise:
Bahar mevsiminde birkaç gün zarfnda nev-i beflerin
umumundan bin derece ziyade olan umum a¤açlarn bü-
tün yapraklar evvelki baharn ayn gibi birden mükem-
mel bir surette inflalar ve yine umum a¤açlarn umum çi-
çekleri ve meyveleri ve yapraklar, geçmifl baharn mah-
sulât gibi, berk gibi bir süratle icatlar; hem o baharn
mebdeleri olan hadsiz tohumcuklarn, çekirdeklerin,
köklerin birden beraber intibahlar ve inkiflaflar ve ihya-
lar; hem, kemiklerden ibaret olarak ayakta duran emvat
berk:
flimflek.
bürhan:
delil.
Cenab- Hak:
Allah.
ceset:
ölü bedeni.
defaten:
bir defada, bir anda.
ecsat:
cesetler.
emirber:
emir dinleyen, emre
uyan.
emvat:
ölüler.
hadsiz:
snrsz.
Hâlk:
yoktan yaratan Allah.
haflr-i azam:
büyük dirilifl.
hikmet-i lâhiye:
Allahn hikme-
ti.
hizmetkâr:
hizmet eden, hizmet-
çi.
icat:
yoktan var etme.
ihya:
diriltme.
inkiflaf:
açlma.
infla:
yaratma.
intibah:
uyanma.
intizam:
düzgün dizilme, düzen.
ispat:
kant.
katî:
kesin.
keyfiyet:
nitelik.
küre-i arz:
dünya, yer küre.
mahlûk:
yaratlmfl.
mahsulât:
ürünler.
mazhar:
eriflmifl, kavuflmufl.
mebde:
bafllangç.
merkez:
kumanda yeri.
mesele:
konu.
misal:
örnek, numune.
mükemmel:
noksansz.
mumdar:
aydnlatan, flklan-
dran.
muntazam:
düzgün, tertipli.
nefer:
rütbesiz asker, er.
nev-i befler:
insano¤lu.
nuranî:
nurlu.
ordu-yu Sübhanî:
her türlü
eksiklik ve noksanlktan uzak
olan Cenab- Hakkn ordusu.
sürat:
çabukluk.
suret:
biçim.
tarfetülayn:
bir kere göz açp
kapayncaya kadar olan an.
temsil:
benzetme.
terbiye:
e¤itim.
vücut:
var olma.
zerre:
maddenin en küçük
parças.
186 | SÖZLER
O
NUNCU
S
ÖZ