Hem hayat, iman- bilkader rüknüne bakyor, rem-
zen ispat eder. Çünkü madem hayat âlem-i flahadetin zi-
yasdr ve istilâ ediyor; ve vücudun neticesi ve gayesidir;
ve Hâlk- Kâinatn en cami âyinesidir; ve faaliyet-i Rab-
baniyenin en mükemmel enmuzeci ve fihristesidir, tem-
silde hata olmasn, bir nevi program hükmündedir. El-
bette âlem-i gayp, yani mazi, müstakbel, yani geçmifl ve
gelecek mahlûkatn hayat- maneviyeleri hükmünde olan
intizam ve nizam ve malûmiyet ve meflhudiyet ve taay-
yün ve evamir-i tekviniyeyi imtisale müheyya bir vaziyet-
te bulunmalarn srr- hayat iktiza ediyor.
Nasl ki, bir a¤acn çekirdek-i aslîsi ve kökü ve münte-
hasnda ve meyvelerindeki çekirdekleri dahi, aynen a¤aç
gibi bir nevi hayata mazhardrlar; belki a¤acn kavanin-i
hayatiyesinden daha ince kavanin-i hayat taflyorlar.
Hem nasl ki, bu hazr bahardan evvel geçmifl güzün
brakt¤ tohumlar ve kökler, bu bahar gittikten sonra,
gelecek baharlarda brakaca¤ çekirdekler, kökler, bu ba-
har gibi cilve-i hayat taflyorlar ve kavanin-i hayatiyeye
tâbidirler. Aynen öyle de, flecere-i kâinatn bütün dal ve
budaklaryla her birinin bir mazisi ve müstakbeli var;
geçmifl ve gelecek tavrlardan ve vaziyetlerinden müte-
flekkil bir silsilesi bulunur; her nevi ve her cüzünün ilm-i
lâhiyede muhtelif tavrlar ile müteaddit vücutlar bir silsi-
le-i vücud-u ilmî teflkil eder; ve vücud-u haricî gibi, o vü-
cud-u ilmî dahi hayat- umumiyenin manevî bir cilvesine
mazhardr ki, mukadderat- hayatiye o manidar ve canl
elvah- kaderiyeden alnr.
SÖZLER | 183
O
NUNCU
S
ÖZ
hayat- maneviye:
manevî ha-
yat.
hayat- umumiye:
genel hayat.
iktiza:
gerekme, gerektirme.
ilm-i lâhiye:
Allaha ait ilim.
iman- bilkader:
kadere iman.
imtisal:
uyma.
intizam:
düzgün olma.
ispat:
kant.
istilâ:
kaplama.
kavanin-i hayat:
hayat prensip-
leri.
mahlûkat:
yaratlmfllar.
malûmiyet:
bilinme
manevî:
maddî olmayan.
manidar:
anlaml.
mazhar:
sahip.
mazi:
geçmifl zaman, geçmifl.
meflhudiyet:
gözle görüfl.
müheyya:
hazr.
muhtelif:
çeflit çeflit.
mukadderat- hayatiye:
kader
kalemiyle yazlmfl hayatn prog-
ram.
mükemmel:
noksansz, tam.
münteha:
uç, son nota.
müstakbel:
gelecek zaman, gele-
cek.
müteaddit:
türlü türlü.
müteflekkil:
oluflmufl.
nev:
cins, tür; çeflit.
nevi:
çeflit.
nizam:
düzen.
remzen:
iflaretle.
rükün:
flart, temel esaslar.
flecere-i kâinat:
kâinat a¤ac.
silsile:
birbirini takip etme.
silsile-i vücud-u ilmî:
bilgiden
ibaret varlk silsilesi..
srr- hayat:
hayatn srr.
taayyün:
meydana çkma, belir-
lenme.
tâbi:
uyan, itaat eden.
tavr:
hâl, durum.
temsil:
benzetme.
teflkil:
meydana getirme.
vücud-u haricî:
ortaya çkan, gö-
rünen varlk.
vücud-u ilmî:
bilgi olarak var
olan.
ziya:
flk.
âlem-i gayp:
görünmeyen
âlem.
âlem-i flahadet:
gözle gördü-
¤ümüz âlem.
çekirdek-i aslî:
asl çekirdek,
öz.
cilve:
yansma.
cilve-i hayat:
hayat görüntü-
sü, yansmas.
cüz:
ksm.
elvah- kaderiye:
kader çizgi-
lerini (yazlarn) içeren levha-
lar.
enmuzeç:
örnek, model.
evamir-i tekviniye:
yaratlfl-
la ilgili ifller.
faaliyet-i Rabbaniye:
her fle-
yi terbiye ve idare eden Al-
lahn faaliyeti.
fihrist:
içindekiler.
Hâlk- Kâinat:
kâinatn yara-
tcs, Allah.
hata:
kusur, eksiklik.
hayat:
dirilik, canllk.