öyle de,
1
'
‹Én
©n
J $G n
øp
e /
?u
ön
Tn
h /
?p
Òr
n
N p
Qn
ón
?r
dÉp
Hn
h /
¬p
à`n
µp
= Ä '
?n
Ãpn
h
olan iki
rükn-ü imanî dahi, haflri istilzam edip, kuvvetli bir suret-
te âlem-i bekaya flahadet ve delâlet ederler. fiöyle ki:
Melâikenin vücudunu ve vazife-i ubudiyetlerini ispat
eden bütün deliller ve hadsiz müflahedeler, mükâlemeler,
dolay›s›yla, âlem-i ervah›n ve âlem-i gayb›n ve âlem-i be-
kan›n ve âlem-i ahiretin ve ileride cin ve ins ile flenlendi-
rilecek olan dâr-› saadetin, Cennet ve Cehennemin vü-
cutlar›na delâlet ederler. Çünkü, melekler bu âlemleri
izn-i ‹lâhî ile görebilirler ve girerler. Ve Hazret-i Cebrail
gibi, insanlar ile görüflen umum melâike-i mukarrebîn,
mezkûr âlemlerin vücutlar›n› ve onlar, onlarda gezdikle-
rini müttefikan haber veriyorlar. Görmedi¤imiz Amerika
k›t’as›n›n vücudunu, ondan gelenlerin ihbar›yla, bedihî
bildi¤imiz gibi, yüz tevatür kuvvetinde bulunan melâike
ihbarat›yla, âlem-i bekan›n ve dâr-› ahiretin ve Cennet ve
Cehennemin vücutlar›na o kat’iyette iman etmek gerek-
tir. Ve öyle de iman ederiz.
Hem Yirmi Alt›nc› Söz olan Risale-i Kaderde, iman-›
bilkader rüknünü ispat eden bütün deliller, dolay›s›yla,
haflre ve neflr-i suhufa ve mizan-› ekberdeki muvazene-i
a’male delâlet ederler. Çünkü, her fleyin mukadderat›n›
gözümüz önünde nizam ve mizan levhalar›nda kaydet-
mek ve her zîhayat›n sergüzeflt-i hayatiyelerini kuvve-i
haf›zalar›nda ve çekirdeklerinde ve sair elvah-› misaliye-
de yazmak ve her zîruhun, hususan insanlar›n, defter-i
a’mallerini elvah-› mahfuzada tespit etmek, geçirmek,
âlem:
dünya, cihan.
âlem-i ahiret:
ahiret âlemi.
âlem-i beka:
sonsuzluk âlemi,
ahiret.
âlem-i ervah:
ruhlar âlemi.
âlem-i gayp:
görünmeyen, fakat
varl›¤› kesin olan ve mahiyeti Al-
lah taraf›ndan bilinen baflka dün-
yalar.
bedihî:
aflikâr.
cin:
gözle görülmeyen lâtif varl›k-
lardan ibaret olan varl›klar.
dâr-› ahiret:
ahiret yurdu.
dâr-› saadet:
mutluluk yeri, Cen-
net.
defter-i a’mal:
amel defteri.
delâlet:
delil olma, gösterme.
delil:
do¤ru yolu gösteren.
elvah-› mahfuza:
korunmufl lev-
halar.
elvah-› misaliye:
örnek tablolar.
hadsiz:
s›n›rs›z.
haflir:
Allah’›n, ölüleri diriltip
mahflere ç›karmas›, k›yamet, di-
rilme.
hay›r:
iyilik ve güzellik.
Hazret-i Cebrail:
vahiy getirmek-
le görevli olan melek.
hususan:
özellikle.
ihbar:
haber verme.
ihbarat:
haberler.
iman-› bilkader:
kadere inanma
ins:
insan.
ispat:
do¤ruyu ortaya koyma, ka-
n›t.
istilzam:
gerekli görme, lüzumlu
görme.
izn-i ‹lâhî:
Allah’›n izni.
kader:
Cenab-› hakk›n takdir ve
tayin etmesi.
kat’iyet:
kesinlik.
kuvve-i haf›za:
haf›za gücü.
levha:
yaz› veya resim, tablo.
melâike:
melekler.
melâike-i mukarrebîn:
büyük
meleklerden Allah’a yak›n olan-
lar.
mezkûr:
ad› geçen.
mizan:
ölçü.
mizan-› ekber:
mahfler günü
amellerin ölçülece¤i büyük ölçü.
mukadderat:
al›n yaz›s›.
mükâleme:
konuflma.
müflahede:
bir fleyi gözle görme.
müttefikan:
el birli¤iyle, hep be-
raber.
muvazene-i a’mal:
amellerin tar-
t›l›p hesaplanmas›.
neflr-i suhuf:
amel defterlerinin
meydana ç›kmas›.
nizam:
düzen.
risale-i Kader:
Kader Risalesi.
rükn-ü imanî:
iman esaslar›,
iman flartlar›.
rükün:
flart.
flahadet:
flahitlik, tan›kl›k.
sair:
di¤er.
fler:
kötülük ve fenal›k.
sergüzeflt-i hayatiye:
hayat
hikâyesi.
tespit:
belirleme.
tevatür:
do¤ru haber.
vazife-i ubudiyet:
kulluk va-
zifesi.
vücut:
var olma, var olufl, var-
l›k.
zîhayat:
hayat sahibi.
zîruh:
ruh sahibi.
1.
Meleklere ve kadere, hay›r ve flerrin Allah’tan geldi¤ine iman etmek.
174 | SÖZLER
O
NUNCU
S
ÖZ