fermanlarda o kitaptan bahsediyor. Elbette ve her hâlde
o kitab›n asl› yaz›lm›fl ve haflir ve neflir ile hafliyeleri de
yaz›lacak. Ve umumun defter-i a’malleri onda kaydedile-
cek.
• Hem madem bu arz, kesret-i mahlûkat cihetiyle ve
mütemadiyen de¤iflen yüz binler çeflit çeflit enva-› zevil-
hayat ve zevilervah›n meskeni, menflei, fabrikas›, mefl-
heri, mahfleri olmas› haysiyetiyle, bu kâinat›n kalbi, mer-
kezi, hulâsas›, neticesi, sebeb-i hilkati olarak, gayet bü-
yük öyle bir ehemmiyeti var ki, küçüklü¤ü ile beraber ko-
ca semavata karfl› denk tutulmufl. Semavî fermanlarda
daima,
1
¢p
Vr
Qn
’r
Gn
h p
äGn
ƒ'
ª°s
ùdG t
Ün
Q
deniliyor.
• Ve madem, bu mahiyetteki arz›n her taraf›na hük-
meden ve ekser mahlûkat›na tasarruf eden ve ekser zî-
hayat mevcudat›n› teshir edip kendi etraf›na toplatt›ran
ve ekser masnuat›n› kendi hevesat›n›n hendesesiyle ve
ihtiyacat›n›n düsturlar›yla öyle güzelce tanzim ve teflhir
ve tezyin ve çok antika nevilerini liste gibi birer yerlerde
öyle toplay›p süslettirir ki, de¤il yaln›z ins ve cin nazarla-
r›n›, belki semavat ehlinin ve kâinat›n nazar-› dikkatleri-
ni ve takdirlerini ve Kâinat›n Sahibinin nazar-› istihsan›-
n› celp etmekle, gayet büyük bir ehemmiyet ve k›ymet
alan ve bu haysiyetle, bu kâinat›n hikmet-i hilkati ve bü-
yük neticesi ve k›ymetli meyvesi ve arz›n halifesi oldu¤u-
nu fenleriyle, sanatlar›yla gösteren ve dünya cihetinde
Sâni-i Âlemin mu’cizeli sanatlar›n› gayet güzelce teflhir
ve tanzim etti¤i için, isyan ve küfrüyle beraber dünyada
b›rak›lan ve azab› tehir edilen ve bu hizmeti için imhal
antika:
tarihi eser.
arz:
yer, dünya.
azap:
ceza.
celp:
çekme.
cihet:
yön.
cin:
gözle görülmez lâtif cisimler-
den ibaret bir yarat›k.
defter-i a’mal:
ifllerin, fiillerin,
amellerin defteri.
denk:
eflit.
düstur:
prensip, esas.
ehemmiyet:
önem.
ekser:
en çok.
enva-› zevilhayat:
canl› türleri.
ferman:
buyruk.
halife:
vekil, insan.
haflir:
bir araya gelme.
hafliye:
derkenar, dipnot.
haysiyet:
fleref, onur, itibar.
hendese:
plan, çizgi.
hevesat:
arzular.
hikmet-i hilkat:
yarat›l›fl hikmeti.
hükmeden:
hâkimiyet kuran.
hulâsa:
öz, esas, temel k›sm›.
ihtiyacat:
ihtiyaçlar.
imhal:
erteleme.
ins:
insan.
isyan:
emre karfl› gelip ayaklan-
ma.
kâinat:
evren, yarat›lm›fllar.
kesret-i mahlûkat:
yarat›lm›flla-
r›n çoklu¤u.
küfür:
inanmama; nankörlük.
mahiyet:
esas.
mahlûkat:
yarat›lm›fllar.
mahfler:
toplan›lacak yer.
masnuat:
sanat eseri varl›klar.
menfle:
esas, kök.
meflher:
sergi, gösterme yeri.
mesken:
oturulacak yer.
mevcudat:
varl›klar.
mu’cize:
Allah taraf›ndan verilip,
yaln›z peygamberlerin gösterebi-
lecekleri büyük harika ifl.
mütemadiyen:
sürekli olarak.
muvaffak›yet:
baflar›l› olma.
nazar:
bak›fl.
nazar-› dikkat:
dikkatli bak›fl.
nazar-› istihsan:
be¤enen bak›fl.
neflir:
yayma, serpme.
nevi:
çeflit, tür.
Sâni-i Âlem:
dünyay› sanatla ya-
ratan Allah.
sebeb-i hilkat:
yarat›l›fl sebebi.
semavat:
gökler.
semavî:
Allah taraf›ndan olan, ‹lâ-
hî.
takdir:
k›ymet verme.
tanzim:
düzenleme, tertiple-
me.
tasarruf eden:
diledi¤i gibi
kullanan ve yöneten.
tehir:
geciktirme.
teshir:
cezp etme, kendine
ba¤lama.
teflhir:
sergileme.
tezyin:
süsleme.
umum:
bütün.
zevilervah:
ruh sahipleri,
canl›lar.
zîhayat:
hayat sahibi, canl›.
1.
Göklerin ve yerin Rabbi [Allah’t›r]. (Ra’d Suresi: 16; ‹sra Suresi: 102; Kehf Suresi: 14.)
170 | SÖZLER
O
NUNCU
S
ÖZ