Sözler - page 192

inkâra meydan kalmas›n. Meselâ,
1
r
än
Qu
ƒo
c¢ o
ùr
ªs
°ûdGGn
Pp
G
ilâ-
ahir ve
2
r
än
ô n
£n
Ør
fG o
ABÉ n
ªs
°ùdG Gn
P p
G
ilâahir ve
3
r
âs
?n
°ûr
fG o
ABÉ n
ª s
°ùdG Gn
P p
G
.
‹flte flu surelerde, k›yamet ve haflirdeki ink›lâbat-› azî-
meyi ve tasarrufat-› rububiyeti öyle bir tarzda zikreder ki,
insan onlar›n nazirelerini dünyada, meselâ güzde, bahar-
da gördü¤ü için, kalbe dehflet verip akla s›¤mayan o in-
k›lâbat› kolayca kabul eder. fiu üç surenin meal-i icmalî-
sine iflaret dahi pek uzun olur. Onun için bir tek kelime-
yi numune olarak gösterece¤iz.
Meselâ,
4
r
än
öp
ûo
f o
?o
ë° t
üdG Gn
Pp
G
kelimesiyle ifade eder ki,
haflirde herkesin bütün a’mali bir sahife içinde yaz›l› ola-
rak neflrediliyor. fiu mesele kendi kendine çok acip oldu-
¤undan ak›l ona yol bulamaz. Fakat, surenin iflaret etti¤i
gibi, haflr-i baharîde baflka noktalar›n naziresi oldu¤u gi-
bi, flu neflr-i suhuf naziresi pek zahirdir. Çünkü her mey-
vedar a¤aç ve çiçekli bir otun da amelleri var, fiilleri var,
vazifeleri var. Esma-i ‹lâhiyeyi ne flekilde göstererek tes-
bihat etmifl ise ubudiyetleri var. ‹flte onun bütün bu amel-
leri, tarih-i hayatlar›yla beraber umum çekirdeklerinde,
tohumcuklar›nda yaz›l›p baflka bir baharda, baflka bir ze-
minde ç›kar. Gösterdi¤i flekil ve suret lisan›yla gayet fa-
sih bir surette analar›n›n ve as›llar›n›n a’malini zikretti¤i
gibi dal, budak, yaprak, çiçek ve meyveleriyle sahife-i
a’malini neflreder. ‹flte gözümüzün önünde bu hakîmâne,
a’mal:
ameller, ifller.
amel:
fiil, ifl.
as›l:
temel, kök, bafllang›ç
dehflet:
korkma, ürkme, flaflma.
esma-i ‹lâhiye:
Allah’›n isimleri.
fasih:
güzel, düzgün ve aç›k ko-
nuflma.
gayet:
çok, son derece.
hakîmâne:
her fleyin belirli gaye-
lere yönelik olarak, manal›, fay-
dal› ve tam yerli yerinde yap›lma-
s›.
haflir:
k›yametten sonra bütün
insanlar›n diriltilip bir yere top-
lanmalar›.
haflr-i baharî:
bahar mevsiminde
bitkilerin ve hayvanlar›n dirilifli.
nazire: örnek, benzer.
ilâahir:
sonuna kadar.
ink›lâbat:
ink›lâplar, de¤iflmeler.
ink›lâbat-› azîme:
çok büyük dö-
nüflümler, baflkalafl›mlar; çok bü-
yük y›k›l›p baflka bir flekilde yeni-
den oluflmalar.
k›yamet:
kâinat›n tahrip edilip y›-
k›lmas›.
lisan:
dil.
meal-i icmalî:
k›saca aç›klama.
nazire:
benzer, örnek.
neflir:
meydana ç›kmak, yay›l-
mak.
neflretme:
meydana ç›kma, ya-
y›lma.
neflr-i suhuf:
sayfalar›n aç›lmas›;
haflir zaman›, insanlar›n hesapla-
r›n›n görülmesi için amel defter-
lerinin meydana ç›kar›l›p herke-
sin hesab›n›n görülmesi.
numune:
örnek, misal.
sahife-i a’mal:
amellerin sayfas›,
yap›lan ifllerin yaz›lm›fl oldu¤u
sayfa.
suret:
tarz, biçim.
tarih-i hayat:
hayat tarihi, hayat›
boyunca yaflad›¤› hâller ve du-
rumlar.
tasarrufat-› rububiyet:
her fleyi
idare ve terbiye eden Allah’›n ida-
re ve icraatlar›.
tesbihat:
Allah’› öven ve kusur-
dan yüce tutan sözler ve varl›kla-
r›n hâl diliyle bu manay› ifade et-
mesi.
ubudiyet:
kulluk.
zahir:
görünen, görünür.
zemin:
yer.
1.
Günefl dürülüp topland›¤›nda... (Tekvir Suresi: 1.)
2.
Gök yar›ld›¤› zaman... (‹nfitar Suresi: 1.)
3.
Gök yar›ld›¤›nda... (‹nflikak Suresi: 1.)
4.
Amel defterleri aç›ld›¤›nda... (Tekvir Suresi: 10.)
192 | SÖZLER
O
NUNCU
S
ÖZ
1...,182,183,184,185,186,187,188,189,190,191 193,194,195,196,197,198,199,200,201,202,...1482
Powered by FlippingBook