Sözler - page 142

çekirdekler ve âlem-i ahirete bir mezraa yapmas›n; tâ,
hakikî ve lây›k gayelerini versinler ve bu kadar mühim ih-
tifalât-› mühimmeyi gayesiz, bofl, abes b›raks›n, onlar›n
yüzünü âlem-i manaya, âlem-i ahirete çevirmesin; tâ,
as›l gayeleri ve lây›k meyvelerini göstersin?
Evet, hiç mümkün müdür ki, bu fleyleri böyle hilâf-›
hakikat yapmakla, Kendi evsaf-› hakikiyesi olan Hakîm,
Kerîm, Âdil, Rahîm’in z›tlar›yla—hâflâ, sümme hâflâ—
muttas›f gösterip, hikmet ve keremine, adl ve rahmetine
delâlet eden bütün kâinat›n hakaik›n› tekzip etsin, bütün
mevcudat›n flahadetlerini reddetsin, bütün masnuat›n de-
lâletlerini iptal etsin?
Hem, hiç ak›l kabul eder mi ki, insan›n bafl›na ve için-
deki havâss›na saçlar› adedince vazifeler yükletsin de,
yaln›z bir saç hükmünde ona bir ücret-i dünyeviye versin,
adalet-i hakikiyesine z›t olarak ve hikmet-i hakikiyesine
münafi, manas›z ifl yaps›n?
Hem hiç mümkün müdür ki, bir a¤aca takt›¤› netice-
ler, meyveler miktar›nca, her bir zîhayata, belki lisan gibi
her bir uzvuna, belki her bir masnua o derece hikmetle-
ri, maslahatlar› takmakla, Kendisinin bir Hakîm-i Mutlak
oldu¤unu ispat edip göstersin, sonra bütün hikmetlerin
en büyü¤ü ve bütün maslahatlar›n en mühimi ve bütün
neticelerin en elzemi ve hikmeti hikmet, nimeti nimet,
rahmeti rahmet eden ve bütün hikmetlerin, nimetlerin,
rahmetlerin, maslahatlar›n menba› ve gayesi olan beka
ve likay› ve saadet-i ebediyeyi vermeyip terk ederek,
abes:
saçma, bofl, faydas›z.
adalet-i hakikiye:
gerçek adalet.
Âdil:
adaletli olan.
adl:
adalet, yerinde yapma.
âlem-i mana:
mana âlemi.
as›l:
esas, do¤rusu.
beka:
sonsuzluk.
delâlet etme:
iflaret etme, yol
gösterme.
elzem:
gerekli.
evsaf-› hakikiye:
hakikî s›fatlar.
gaye:
maksat, amaç; netice, son,
sonuç.
gayesiz:
maksats›z.
hakaik:
gerçekler.
hakikî:
gerçek.
Hakîm:
her fleyi bir maksatla uy-
gun ve hikmetle yaratan, hikmet
sahibi Allah.
Hakîm-i Mutlak:
sonsuz hikmet
sahibi Allah.
hâflâ:
hiçbir vakit.
havâs:
duyular, duygular.
hikmet:
herkesin bilmedi¤i gizli
s›r, Allah taraf›ndan istenilen üs-
tün maksat, gaye.
hikmet-i hakikiye:
hakikî üstün
maksat ve gayeler.
ihtifalât-› mühimme:
önemli
gösteriler, flenlikler.
iptal:
bofl, geçersiz.
ispat:
do¤ruyu ortaya koyma, de-
lil.
kâinat:
bütün âlemler, varl›klar.
kerem:
cömertlik.
Kerîm:
nimetler ihsan eden Allah.
lây›k:
yak›flan.
lika:
buluflma, kavuflma.
maslahat:
yerine göre, icap eden
faydal› ifl.
masnu:
sanatla yap›lm›fl.
masnuat:
sanatla yap›lm›fl
fleyler.
menba:
kaynak.
mevcudat:
var olan her fley.
mezraa:
tarla.
muttas›f:
vas›fland›r›lan.
mühim:
önemli.
münafi:
z›t.
nimet:
ihsan, ba¤›fl, ikram,
ba¤›fl.
Rahîm:
merhametli olan.
rahmet:
ac›ma, merhamet,
flefkat etme.
saadet-i ebediye:
sonu ol-
mayan mutluluk. Cennet.
sümme hâflâ:
kat’iyen olmaz,
Allah korusun.
flahadet:
flahit olma.
tekzip:
yalanlama.
ücret-i dünyeviye:
dünyaya
ait ücret.
zîhayat:
hayat sahibi.
z›t:
karfl›t, ters.
142 | SÖZLER
O
NUNCU
S
ÖZ
1...,132,133,134,135,136,137,138,139,140,141 143,144,145,146,147,148,149,150,151,152,...1482
Powered by FlippingBook