Sözler - page 148

en yüksek surette, mahiyette yarats›n da, onu müstait ol-
du¤u ve müfltak oldu¤u ve lây›k oldu¤u bir dâr-› ebedîye
göndermeyip, hakikat-i insaniyeyi iptal ederek, Kendi
hakkaniyetine taban tabana z›t ve hakikat nazar›nda çir-
kin bir haks›zl›k etsin?
Hem, hiç kabil midir ki, Hâkim-i Bilhak, Rahîm-i Mut-
lak, insana öyle bir istidat verip, yer ile gökler ve da¤lar
tahammülünden çekindi¤i Emanet-i Kübray›
1
tahammül
edip, yani küçücük, cüz’î ölçüleriyle, sanatç›klar›yla Hâ-
l›k’›n›n muhit s›fatlar›n›, küllî fluunat›n›, nihayetsiz tecel-
liyat›n› ölçerek bilip; hem, yerde en nazik, nazenin, naz-
dar, âciz, zay›f yarat›p, hâlbuki bütün yerin nebatî ve
hayvanî olan mahlûkat›na bir nevi tanzimat memuru ya-
p›p, onlar›n tarz-› tesbihat ve ibadetlerine müdahale etti-
rip, kâinattaki icraat-› ‹lâhiyeye küçücük mikyasta bir
temsil gösterip, rububiyet-i Sübhaniyeyi fiilen ve kàlen
kâinatta ilân ettirmek; meleklerine tercih edip, hilâfet
rütbesini verdi¤i hâlde,
2
ona bütün bu vazifelerinin gaye-
si ve neticesi ve semeresi olan saadet-i ebediyeyi verme-
sin, onu bütün mahlûkat›n›n en bedbaht, en bîçare, en
musibetzede, en dertmend, en zelil bir derekeye at›p, en
mübarek, nuranî ve alet-i tes’it bir hediye-i hikmeti olan
akl› o bîçareye en mefl’um ve zulmanî bir alet-i tazip ya-
p›p, hikmet-i mutlakas›na büsbütün z›t ve merhamet-i
mutlakas›na külliyen münafi bir merhametsizlik etsin?
Hâflâ ve kellâ!
E l hâ s › l :
Nas›l hikâye-i temsiliyede bir zabitin cüzda-
n›na ve defterine bak›p görmüfl idik ki; hem rütbesi,
âciz:
eli yetmez, gücü yetmez.
alet-i tazip:
s›k›nt›, iflkence aleti.
alet-i tes’it:
mutluluk vas›tas›.
bedbaht:
talihsiz, mutsuz.
bîçare:
çaresiz, zavall›.
cihazat:
cihazlar; organlar.
cüz’î:
parçaya ait olan, pek az.
dâr-› ebedîye:
sonsuz diyar, sonu
olmayan âlem, ahiret.
dereke:
afla¤› derece.
elhâs›l:
sonuç olarak, özetle.
Emanet-i Kübra:
en büyük ema-
net.
fiilen:
yaparak, iflleyerek.
gaye:
maksat, hedef, sonuç.
hakikat-i insaniye:
insana ait ha-
kikat.
Hâkim-i Bilhak:
adalet ve insafla
hükmeden, iradesiyle, her fleye
hakk›yla ilgilenen.
hakkaniyet:
hak ve adalete uy-
gunluk, do¤ruluk.
Hâl›k:
her fleyi yoktan var eden,
yarat›c›, Allah.
hâflâ:
asla, öyle de¤ildir.
hayvanî:
hayvansal, hayvan ile il-
gili.
hediye-i hikmet:
‹lâhî gayelerle
verilen hediyeler.
hikâye-i temsiliye:
örnek verilen
hikâye.
hikmet-i mutlaka:
sonsuz hik-
metler.
hilâfet:
Allah’›n ilk insan›n flahs›n-
da insano¤luna lütfetti¤i manevî
paye.
icraat-› ‹lâhiye:
Allah’›n icraat›.
iptal:
ortadan kald›rma, bofla ç›-
karma.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
kabil:
olabilir, mümkün, ihtimal.
kàlen:
sözle, söyleyerek.
kellâ:
asla, kat’iyen, kesinlikle.
küllî:
bütüne ait, genelle ilgili.
külliyen:
büsbütün, tamam›yla.
lây›k:
yak›flan, uygun, münasip.
mahiyet:
bir fleyin asl›, esas›.
mahlûkat:
yarat›lan varl›klar.
merhamet-i mutlaka:
sonsuz, s›-
n›rs›z flefkat ve merhamet.
mefl’um:
kötü, u¤ursuz.
mikyas:
k›yas edecek, ölçü aleti.
muhit:
ihata eden, etraf›n› çevi-
ren, kuflatan, saran.
musibetzede:
belâya, kazaya u¤-
rayan.
mübarek:
bereketli, hay›rl›.
müdahale:
kar›flma, ortak olma.
münafi:
z›t, muhalif, ayk›r›.
müstait:
yetenekli.
müfltak:
istekli, arzulu.
nazdar:
nazl›.
nazenin:
narin, ince yap›l›.
nebatî:
bitkisel, bitki ile ilgili.
nevi:
çeflit, tür.
nuranî:
nurlu, ›fl›kl›.
Rahîm-i Mutlak:
kayda, flarta
ba¤l› olmayan sonsuz merhamet
sahibi Allah.
rububiyet-i Sübhaniye:
her
türlü noksandan uzak Allah’›n
besleyip büyütücülü¤ü, terbi-
ye edicili¤i.
saadet-i ebediye:
sonsuz
mutluluk.
semere:
meyve, fayda, verim.
suret:
biçim, görünüfl, hâl.
fluunat:
olaylar, ifller, emirler,
kas›tlar, istekler.
tahammül:
bir yükü üstüne
alma, zora dayanma, sabret-
me.
tanzimat:
nizam vermeler,
düzenlemeler.
tarz-› tesbihat:
tesbihat flek-
li, Allah’› anma usulü.
tecelliyat:
tecelliler, Allah’›n
isimlerinin özellikleriyle gö-
rülmeleri.
temsil:
benzetme, bir fleyin
sembolü olma.
tercih:
öne alma, seçme.
vazife:
ödev, görev.
zabit:
subay, rütbeli asker.
zelil:
afla¤›lanm›fl, hor görül-
müfl.
z›t:
ayk›r›, ters, karfl›t.
zulmanî:
zulmetli, karanl›kl›.
1.
Bkz. Ahzab Suresi: 72.
2.
Bkz. Bakara Suresi: 30; En'am Suresi: 165; Yunus Suresi: 14; Enbiya Suresi: 105; Neml Suresi:
62; Kasas Suresi: 5; Fât›r Suresi: 39
148 | SÖZLER
O
NUNCU
S
ÖZ
1...,138,139,140,141,142,143,144,145,146,147 149,150,151,152,153,154,155,156,157,158,...1482
Powered by FlippingBook