Demek, hadis-i flerifte,
Dünya ahiret mezraasdr
1
di-
ye, bu hakikati ifade ediyor.
Madem dünya var ve dünya içinde bu âsâryla hikmet
ve inayet ve rahmet ve adalet var; elbette, dünyann vü-
cudu gibi katî olarak ahiret de var. Madem dünyada her
fley bir cihette o âleme bakyor; demek oraya gidiliyor.
Ahireti inkâr etmek, dünya ve mafihay inkâr etmek de-
mektir.
Demek ecel ve kabir insan bekledi¤i gibi, Cennet ve
Cehennem de insan bekliyor ve gözlüyor.
On Birinci Hakikat
Bab- insaniyettir; ism-i Hakkn cilvesidir.
Hiç mümkün müdür ki, Cenab- Hak ve Mabud-u Bil-
hak, insan flu kâinat içinde rububiyet-i mutlakasna ve
umum âlemlere, rububiyet-i ammesine karfl en ehemmi-
yetli bir abd ve hitabat- Sübhaniyesine en mütefekkir bir
muhatap ve mazhariyet-i esmasna en cami bir âyine ve
onu sm-i Azamn tecellisine ve her isimde bulunan ism-i
azamlk mertebesinin tecellisine mazhar bir ahsen-i tak-
vimde en güzel bir mucize-i kudret ve hazain-i rahmeti-
nin müfltemilâtn tartmak, tanmak için en ziyade mizan
ve aletlere malik bir müdakkik ve nihayetsiz nimetlerine
en ziyade muhtaç ve fenâdan en ziyade müteellim ve
bekaya en ziyade müfltak ve hayvanat içinde en nazik ve
en nazdar ve en fakir ve en muhtaç ve hayat- dünyevi-
yece en müteellim ve en bedbaht ve istidatça en ulvî ve
SÖZLER | 147
O
NUNCU
S
ÖZ
hayvanat:
hayvanlar.
hazain-i rahmet:
Allahn flefkat
ve merhamet hazineleri.
hikmet:
gizli sebep, lâhî gaye.
hitabat- Sübhaniye:
kusursuz
olan Allahn konuflmas.
inayet:
yardm.
inkâr:
reddetme.
ism-i Adil:
bütün varlklar ada-
letle idare eden Allahn ismi.
sm-i Azam:
en büyük isim.
ism-i Hakîm:
her fleyi bir gaye ile
yaratan Allahn ismi.
ism-i Kerîm:
ihsan ve ikram son-
suz Allahn ismi.
ism-i Rahîm:
yaratt¤ canllar
flefkatle besleyen rahmet sahibi.
istidat:
kabiliyet, yetenek.
kabir:
ölüleri defnetmek için ka-
zlan çukur.
kâinat:
bütün âlemler, varlklar,
dünya.
katî:
kesin.
Keflfül-Hafa:
hadis kitab.
Mabud-u Bilhak:
ibadet edilme-
ye tam lâyk Zat.
mafiha:
içindekiler.
malik:
sahip.
mazhar:
eriflmifl, kavuflmufl.
mazhariyet-i esma:
Allahn isim-
lerinin tezahür ve görünme yeri
olma.
mertebe:
derece, basamak.
mezraa:
tarla.
mizan:
terazi, ölçü aleti.
mucize-i kudret:
Cenab- Hakkn
kudretinin mucizesi.
muhatap:
kendisine söz söyleni-
len, konuflulan kimse.
muhtaç:
ihtiyac olan, yoksul, fa-
kir.
müdakkik:
inceleyen, arafltran.
mümkün:
olabilir.
müfltak:
istekli, özleyen.
müfltemilât:
kapsamnda olan
fleyler, içinde bulunanlar.
müteellim:
elemli, hüzünlü, ac
duyan, içi szlayan, acl.
mütefekkir:
her fleyi hikmetince,
ibret almak ve kavramak üzere
düflünen, düflünür.
nazdar:
nazl.
nazik:
narin, ince.
nihayetsiz:
sonsuz, hesapsz.
nimet:
Allahn ba¤fllad¤ maddî
ve manevî ikramlar.
rububiyet-i amme:
Cenab- Al-
lahn her fleyi içine alan terbiye
edicili¤i.
rububiyet-i mutlaka:
Cenab-
Hakkn tüm varlklar mükemmel,
sonsuz ve tam bir flekilde bakp,
besleyip, terbiye edicili¤i.
tecelli:
açlp belirme, görünme,
bilinme.
ulvî:
yüksek, yüce, ruhanî.
umum:
bütün, genel olma.
ziyade:
çok, gerekenden fazla.
abd:
kul.
adalet:
hakkaniyet, âdillik.
ahiret:
öbür dünya.
ahsen-i takvim:
en güzel bi-
çim, kvam.
âlem:
dünya, bütün yaratl-
mfllar.
alet:
bir ifl yapmada kullan-
lan araç.
âsâr:
eserler.
âyine:
ayna, mirat.
bab- insaniyet:
insanl¤ an-
latan bölüm.
bedbaht:
bahtsz, baht kara,
mutsuz.
beka:
sonsuzluk, süreklilik.
cami:
toplayan, içine alan,
kaplayan.
Cehennem:
ceza mahalli.
Cenab- Hak:
Hakkn tâ ken-
disi olan, fleref ve azamet sa-
hibi yüce Allah.
cilve:
yansma, görünme.
ecel:
Allah tarafndan takdir
edilen ölüm vakti.
ehemmiyet:
önem.
fakir:
zavall, muhtaç, yoksul.
fenâ:
yok olma, son bulma.
hadis-i flerif:
Peygamberimi-
zin söz ve davranfllar.
hakikat:
gerçek.
hayat- dünyeviye:
dünyaya
ait olan hayat.
1
. Aclûni,
Keflfü'l-Hafâ
, 1:320; Aliyyü'l-Kàrî,
Esrarü'l-Merfua
, s. 205.