vücutlaryla tenevvür etmifl menzilgâhlar suretinde sana
göründü¤ü için, o âleme gitmeye tevahhufl, tedehhüfl de-
¤il, belki, bilâkis temayül ve ifltiyak hissini verir, hayat-
dünyeviyenin lezzetini kaçrmaz. Yoksa, onlarn muhab-
beti, ehl-i medeniyetin meflahir-i insaniyeye muhabbeti
nevinden olsa, o kâmil insanlarn fenâ ve zevallerini ve
mazi denilen mezar- ekberinde çürümelerini düflünmek-
le, elemli hayatna bir keder daha ilâve eder. Yani, Öy-
le kâmilleri çürüten bir mezara, ben de girece¤im diye
düflünür, mezaristana endifleli bir nazarla bakar, ah çe-
ker. Evvelki nazarda ise, cisim libasn mazide brakp,
kendileri istikbal salonu olan berzah âleminde kemal-i ra-
hatla ikametlerini düflünür, mezaristana ünsiyetkârâne
bakar.
Hem, güzel fleylere muhabbetin, madem Sânileri he-
sabnadr, Ne güzel yaplmfllar tarzndadr. O muhab-
betin, bir leziz tefekkür oldu¤u hâlde hüsünperest, ce-
malperest zevkinin nazarn, daha yüksek, daha mukad-
des ve binler defa daha güzel cemal mertebelerinin defi-
nelerine yol açar, baktrr. Çünkü, o güzel âsârdan efal-i
lâhiyenin güzelli¤ine intikal ettirir; ondan esmann gü-
zelli¤ine, ondan sfâtn güzelli¤ine, ondan Zat- Zülce-
lâlin cemal-i bîmisaline karfl kalbe yol açar. flte bu mu-
habbet, bu surette olsa, hem lezzetlidir, hem ibadettir ve
hem tefekkürdür.
Gençli¤e muhabbetin ise, madem Cenab- Hakkn gü-
zel bir nimeti cihetinde sevmiflsin, elbette onu ibadette
sarf edersin, sefahatte bo¤durup öldürmezsin. Öyle ise,
SÖZLER | 1051
O
TUZ
KNC
S
ÖZ
ibadet:
Allaha karfl kulluk vazi-
fesini yapma.
ikamet:
oturma, bir yerde kalma.
intikal:
nakledilme.
istikbal:
gelecek zaman.
ifltiyak:
flevkli olma, istek.
kâmil:
olgun, kemale ermifl.
keder:
tasa, ac, hüzün.
kemal-i rahat:
tam rahat.
libas:
elbise.
mazi:
geçmifl zaman, geçmifl.
menzilgâh:
konak, yer.
mertebe:
derece, basamak.
meflahir-i insaniye:
insanlarn
meflhurlar.
mezar- ekber:
çok büyük me-
zar.
mezaristan:
mezarlk.
muhabbet:
sevgi.
mukaddes:
kutsal.
nazar:
bakfl.
nev:
çeflit.
nimet:
lütuf, ihsan.
Sâni:
sanat eseri meydana geti-
ren.
sefahat:
zevk ve e¤lenceye aflr
derecede düflkünlük.
suret:
biçim, görünüfl, tarz.
sfat:
vasf, özellik, nitelik.
tedehhüfl:
dehflete kaplma,
korkma.
tefekkür:
fikri harekete geçirme;
dikkatle fikir etme.
temayül:
meyletme.
tenevvür:
nurlanma.
tevahhufl:
korkma, ürkme.
ünsiyetkârâne:
hofla gidercesine.
Zat- Zülcelâl:
celâl ve büyüklük
sahibi Cenab- Hak.
zeval:
sona erme, yok olma.
âlem:
dünya.
âsâr:
eserler.
berzah âlemi:
kabir âlemi.
bilâkis:
aksine.
cemal:
güzellik.
cemal-i bîmisal:
misali, ben-
zeri olmayan güzellik.
cemalperest:
güzelli¤i seven.
cihet:
yön.
define:
hazine.
efal-i lâhiye:
lâhî ifller, iflle-
yifller; yaratma ile ilgili icraat-
lar.
ehl-i medeniyet:
flehirliler,
uygar.
elem:
dert, üzüntü.
endifle:
kayg, korku.
esma:
isimler.
evvelki:
önceki.
fenâ:
yok olma, ölümlülük.
hayat- dünyeviye:
dünyaya
hayat.
hüsünperest:
güzelli¤e aflr
düflkün.