Sözler - page 1051

vücutlar›yla tenevvür etmifl menzilgâhlar› suretinde sana
göründü¤ü için, o âleme gitmeye tevahhufl, tedehhüfl de-
¤il, belki, bilâkis temayül ve ifltiyak hissini verir, hayat-›
dünyeviyenin lezzetini kaç›rmaz. Yoksa, onlar›n muhab-
beti, ehl-i medeniyetin meflahir-i insaniyeye muhabbeti
nev’inden olsa, o kâmil insanlar›n fenâ ve zevallerini ve
mazi denilen mezar-› ekberinde çürümelerini düflünmek-
le, elemli hayat›na bir keder daha ilâve eder. Yani, “Öy-
le kâmilleri çürüten bir mezara, ben de girece¤im” diye
düflünür, mezaristana endifleli bir nazarla bakar, ah çe-
ker. Evvelki nazarda ise, cisim libas›n› mazide b›rak›p,
kendileri istikbal salonu olan berzah âleminde kemal-i ra-
hatla ikametlerini düflünür, mezaristana ünsiyetkârâne
bakar.
Hem, güzel fleylere muhabbetin, madem Sâni’leri he-
sab›nad›r, “Ne güzel yap›lm›fllar” tarz›ndad›r. O muhab-
betin, bir leziz tefekkür oldu¤u hâlde hüsünperest, ce-
malperest zevkinin nazar›n›, daha yüksek, daha mukad-
des ve binler defa daha güzel cemal mertebelerinin defi-
nelerine yol açar, bakt›r›r. Çünkü, o güzel âsârdan ef’al-i
‹lâhiyenin güzelli¤ine intikal ettirir; ondan esman›n gü-
zelli¤ine, ondan s›fât›n güzelli¤ine, ondan Zat-› Zülce-
lâl’in cemal-i bîmisaline karfl› kalbe yol açar. ‹flte bu mu-
habbet, bu surette olsa, hem lezzetlidir, hem ibadettir ve
hem tefekkürdür.
Gençli¤e muhabbetin ise, madem Cenab-› Hakk›n gü-
zel bir nimeti cihetinde sevmiflsin, elbette onu ibadette
sarf edersin, sefahatte bo¤durup öldürmezsin. Öyle ise,
SÖZLER | 1051
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
ibadet:
Allah’a karfl› kulluk vazi-
fesini yapma.
ikamet:
oturma, bir yerde kalma.
intikal:
nakledilme.
istikbal:
gelecek zaman.
ifltiyak:
flevkli olma, istek.
kâmil:
olgun, kemale ermifl.
keder:
tasa, ac›, hüzün.
kemal-i rahat:
tam rahat.
libas:
elbise.
mazi:
geçmifl zaman, geçmifl.
menzilgâh:
konak, yer.
mertebe:
derece, basamak.
meflahir-i insaniye:
insanlar›n
meflhurlar›.
mezar-› ekber:
çok büyük me-
zar.
mezaristan:
mezarl›k.
muhabbet:
sevgi.
mukaddes:
kutsal.
nazar:
bak›fl.
nev:
çeflit.
nimet:
lütuf, ihsan.
Sâni:
sanat eseri meydana geti-
ren.
sefahat:
zevk ve e¤lenceye afl›r›
derecede düflkünlük.
suret:
biçim, görünüfl, tarz.
s›fat:
vas›f, özellik, nitelik.
tedehhüfl:
dehflete kap›lma,
korkma.
tefekkür:
fikri harekete geçirme;
dikkatle fikir etme.
temayül:
meyletme.
tenevvür:
nurlanma.
tevahhufl:
korkma, ürkme.
ünsiyetkârâne:
hofla gidercesine.
Zat-› Zülcelâl:
celâl ve büyüklük
sahibi Cenab-› Hak.
zeval:
sona erme, yok olma.
âlem:
dünya.
âsâr:
eserler.
berzah âlemi:
kabir âlemi.
bilâkis:
aksine.
cemal:
güzellik.
cemal-i bîmisal:
misali, ben-
zeri olmayan güzellik.
cemalperest:
güzelli¤i seven.
cihet:
yön.
define:
hazine.
ef’al-i ‹lâhiye:
‹lâhî ifller, iflle-
yifller; yaratma ile ilgili icraat-
lar.
ehl-i medeniyet:
flehirliler,
uygar.
elem:
dert, üzüntü.
endifle:
kayg›, korku.
esma:
isimler.
evvelki:
önceki.
fenâ:
yok olma, ölümlülük.
hayat-› dünyeviye:
dünyaya
hayat›.
hüsünperest:
güzelli¤e afl›r›
düflkün.
1...,1041,1042,1043,1044,1045,1046,1047,1048,1049,1050 1052,1053,1054,1055,1056,1057,1058,1059,1060,1061,...1482
Powered by FlippingBook