Hem hayat›, Cenab-› Hakk›n insana ve sana verdi¤i
en k›ymettar ve hayat-› bâkiyeyi kazand›racak bir serma-
ye ve bir define ve bâkî kemalât›n cihazat›n› cami bir ha-
zine cihetiyle, onu sevmek, muhafaza etmek, Cenab-›
Hakk›n hizmetinde istihdam etmek, yine o muhabbet bir
cihette Ma’buda aittir.
Hem gençli¤in letafetini, güzelli¤ini, Cenab-› Hakk›n
lâtif, flirin, güzel bir nimeti nokta-i nazar›ndan istihsan et-
mek, sevmek, hüsnüistimal etmek, flakirâne bir nevi mu-
habbet-i meflruad›r.
Hem bahar›, Cenab-› Hakk›n nuranî esmalar›n›n en
lâtif güzel nak›fllar›n›n sahifesi ve Sâni-i Hakîm’in antika
sanat›n›n en müzeyyen ve flaflaal› bir meflher-i sanat› ol-
du¤u cihetiyle, mütefekkirâne sevmek, Cenab-› Hakk›n
esmas›n› sevmektir.
Hem dünyay›, ahiretin mezraas› ve esma-i ‹lâhiyenin
âyinesi ve Cenab-› Hakk›n mektubat› ve muvakkat bir
misafirhanesi cihetinde sevmek, nefs-i emmare kar›flma-
mak flart›yla, Cenab-› Hakka ait olur.
Elhâs›l
: Dünyay› ve ondaki mahlûkat› mana-i harfiyle
sev, mana-i ismiyle sevme; “Ne kadar güzel yap›lm›fl”
de, “Ne kadar güzeldir” deme. Ve kalbin bât›n›na baflka
muhabbetlerin girmesine meydan verme. Çünkü, bât›n-›
kalp âyine-i Samed’dir ve Ona mahsustur.
1
n
?r
« n
dp
G BÉ n
æo
Hu
ôn
?o
j Én
e s
Öo
Mn
h n
?s
Ño
M Én
ær
bo
Rr
QG s
ºo
¡
s
?dn
G
de.
SÖZLER | 1043
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
esma:
isimler.
esma-i ‹lâhiye:
Allah’›n isimleri
hayat-› bâkiye:
bitmeyen sonsuz
hayat.
hüsnüistimal:
güzel ve iyi kullan-
ma.
istihdam:
hizmet ettirme, kulla-
n›m.
istihsan:
güzel bulma, be¤enme.
kemalât:
faziletler, olgunluklar,
mükemmellikler.
k›ymettar:
k›ymetli.
lâtif:
hofl, güzel.
letafet:
lâtiflik, hoflluk, güzellik.
ma’bud:
kendisine ibadet olunan,
Allah.
mahlûkat:
Allah taraf›ndan yara-
t›lanlar.
mahsus:
has.
mana-i harfî:
bir fleyin yarat›c›s›-
na bakan onu tarif eden ve tan›-
tan manas›.
mana-i ismî:
bir fleyin bizzat ken-
disine bakan ve kendisini tan›tan
manas›.
mektubat:
mektuplar, Cenab-›
Hakk›n yaratt›¤› ve her biri bir
mektup gibi manalar ifade eden
varl›klar.
meflher-i sanat:
sanat eserlerinin
sergilendi¤i yer.
mezraa:
tarla.
muhabbet:
sevgi.
muhabbet-i meflrua:
dine uygun
sevgi.
muhafaza:
koruma.
muvakkat:
geçici.
mütefekkirâne:
tefekkür ederek.
müzeyyen:
ziynetlendirilmifl,
süslenmifl.
nak›fl:
süs.
nefs-i emmare:
insana kötü ve
günah olan ifllerin yap›lmas›n›
emreden nefis.
nev:
çeflit.
nimet:
lütuf, ba¤›fl.
nokta-i nazar:
bak›fl aç›s›.
nuranî:
nurlu.
sahife:
sayfa.
Sâni-i Hakîm:
her fleyi sanatla ve
hikmetle yaratan Allah.
flakirâne:
flükrederek.
flaflaal›:
parlak, gösteriflli.
ahiret:
k›yametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
antika:
k›ymetli.
âyine:
ayna.
âyine-i Samed:
Allah’›n Sa-
med isminin tecelli etti¤i yer.
bâkî:
ebedî, daimî, sonsuz.
bât›n:
iç yüz.
bât›n-› kalp:
kalbin içi.
cami:
toplayan, içine alan.
Cenab-› Hak:
Allah.
cihazat:
cihazlar, azalar.
cihet:
yön.
define:
hazine.
elhâs›l:
netice itibar›yla.
1.
Allah’›m, bize sevgini ve bizi Sana yaklaflt›racak fleylerin sevgisini nasip eyle.