bütün evvelki yoldaki zulümat da¤tr, bütün dalâlet ve
helâket kaplarn kapatr. fiöyle ki:
nsann zaaf ve aczini ve fakr ve ihtiyacn, bir Kadîr-i
Rahîme tevekkül ile tedavi eder. Hayat ve vücudun yü-
künü, Onun kudretine, rahmetine teslim edip, kendine
yüklemeyip, belki kendisi o hayatna ve nefsine biner
hükmünde bir rahat makam bulur. Kendisinin natk bir
hayvan de¤il, belki hakikî bir insan ve makbul bir misa-
fir-i Rahman oldu¤unu bildirir. Dünyay bir misafirhane-i
Rahman oldu¤unu göstermekle ve dünyadaki mevcudat
ise, esma-i lâhiyenin âyineleri olduklarn ve masnuat
ise, her vakit tazelenen mektubat- Samedâniye oldukla-
rn bildirmekle, insann fenâ-i dünyadan ve zeval-i eflya-
dan ve hubb-u fâniyattan gelen yaralarn güzelce tedavi
eder ve evhamn zulümatndan kurtarr.
Hem, mevt ve eceli âlem-i berzaha giden ve âlem-i be-
kada olan ahbaplara visal ve mülâkat mukaddimesi ola-
rak gösterir. Ehl-i dalâletin nazarnda bütün ahbabndan
bir firak- ebedî telâkki etti¤i ölüm yaralarn böylece te-
davi eder. Ve o firak, ayn- lika oldu¤unu ispat eder.
Hem, kabrin âlem-i rahmete ve dâr- saadete ve ba¤is-
tan- Cinana ve nuristan- Rahmana açlan bir kap ol-
du¤unu ispat etmekle, beflerin en müthifl korkusunu iza-
le edip, en elîm ve kasavetli ve skntl olan berzah seya-
hatini, en leziz ve ünsiyetli ve ferahl bir seyahat oldu¤u-
nu gösterir. Kabir ile ejderha a¤zn kapatr, güzel bir
bahçeye kap açar. Yani, kabir ejderha a¤z olmad¤n,
acz:
zayflk, güçsüzlük.
ahbap:
dostlar.
âlem-i beka:
sonsuzluk âlemi,
ahiret.
âlem-i berzah:
ruhlarn kyamete
kadar kalacaklar âlem; kabir âle-
mi.
âlem-i rahmet:
rahmet dünyas.
âyine:
ayna.
ayn- lika:
gerçek kavuflma.
ba¤istan- cinan:
Cennet ba¤lar,
bahçeleri.
berzah:
ruhlarn kyamete kadar
bekleyece¤i, dünya ile ahiret ara-
sndaki yer.
befler:
insanlk.
dalâlet:
iman ve slâmiyetten ay-
rlmak, azmak.
dâr- saadet:
mutluluk yeri.
ecel:
Allah tarafndan takdir edi-
len ölüm vakti.
ehl-i dalâlet:
dalâlet ehli, azgn
ve sapkn kimseler.
ejderha:
korkunç ve hayalî bir
hayvan.
elîm:
çok ac verici, ackl.
esma-i lâhiye:
Allahn isimleri.
evham:
vehimler, zanlar.
evvelki:
önceki.
fakr:
fakirlik.
fenâ-i dünya:
dünyann fânî, ge-
çici yönü.
ferah:
rahat, iç açc.
firak:
ayrlk.
firak-i ebedî:
ebedî, sonsuz ayr-
lk.
hakikî:
gerçek.
helâket:
yklma, mahvolma.
hubb-u fâniyat:
gelip geçici fley-
leri sevmek.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
izale:
giderme, ortadan kaldrma.
kabir:
mezar.
Kadîr-i Rahîm:
çok merhametli
olan ve her fleye gücü yeten, Al-
lah.
kasavet:
gam, keder, kayg.
kudret:
kuvvet, iktidar.
makam:
durak, yer.
makbul:
kabul edilmifl , geçerli.
masnuat:
sanatla yaplmfl fleyler.
mektubat- Samedâniye:
Cenab-
Hakkn isim ve sfatlarn anla-
tan, Allahn birli¤ini gösteren var-
lklar.
mevcudat:
var olan her fley,
mahlûklar.
mevt:
ölüm.
misafirhane-i Rahman:
Cenab-
Hakkn bir misafirhanesi fleklinde
nimetlerle donatlan flu dünya
hayat, her türlü rzk veren
Allahn misafiri.
mukaddime:
bafllangç.
mülâkat:
buluflma, görüflme.
natk:
konuflan.
nazar:
bakfl, itibar.
nefis:
flehvet, gazap, fazilet
gibi fleylerin kayna¤.
nuristan- Rahman:
her varl-
¤n rzkn ummad¤ yerden
veren Cenab- Hakkn aydnlk
âlemi.
rahmet:
acma, merhamet
etme, ba¤fllama.
telâkki:
kabul etme, anlama.
tevekkül:
Allaha dayanma
ve güvenme.
ünsiyet:
alflkanlk.
visal:
kavuflma.
zaaf:
zayflk, kuvvetsizlik.
zeval-i eflya:
eflyann, fleyle-
rin yok olmas.
zulümat:
karanlklar.
1034 | SÖZLER
O
TUZ
KNC
S
ÖZ