kinci Noktann kinci Mebhas
Ehl-i dalâletin vekili, tutunacak ve dalâletini ona bina
edecek hiçbir fley bulamad¤ ve mülzem kald¤ zaman
flöyle diyor ki
: Ben, saadet-i dünyay ve lezzet-i hayat
ve terakkiyat- medeniyeti ve kemal-i sanat, kendimce,
ahireti düflünmemekte ve Allah tanmamakta ve hubb-u
dünyada ve hürriyette ve kendine güvenmekte gördü-
¤üm için, insann ekserîsini bu yola fleytann himmetiyle
sevk ettim ve ediyorum.
Elcevap:
Biz dahi Kurân namna diyoruz ki:
Ey bîçare insan! Akln baflna al, ehl-i dalâletin vekili-
ni dinleme. E¤er onu dinlersen, hasaretin o kadar büyük
olur ki, tasavvurundan ruh, akl ve kalp ürperir.
Senin önünde iki yol var: Birisi, ehl-i dalâletin vekili-
nin gösterdi¤i flekavetli yoldur; di¤eri, Kurân- Hakîmin
tarif etti¤i saadetli yoldur. flte o iki yolun pek çok muva-
zenelerini, çok Sözlerde, hususan Küçük Sözlerde gör-
dün ve anladn. fiimdi, makam münasebetiyle, binde bir
muvazenelerini yine gör, anla. fiöyle ki:
fiirk ve dalâletin ve fsk ve sefahatin yolu, insan niha-
yet derecede sukut ettiriyor. Hadsiz elemler içinde niha-
yetsiz a¤r bir yükü zayf ve âciz beline yükletir. Çünkü in-
san, Cenab- Hakk tanmazsa ve Ona tevekkül etmezse,
o vakit insan, gayet derecede âciz ve zayf, nihayet dere-
cede muhtaç, fakir, hadsiz musibetlere maruz, elemli,
SÖZLER | 1029
O
TUZ
KNC
S
ÖZ
kemal-i sanat:
sanattaki mü-
kemmellik.
Kurân:
Allah tarafndan vahiy
yoluyla Hz.
Kurân- Hakîm:
her ayet ve su-
resinde saysz hikmet ve fayda-
lar bulunan Kurân.
lezzet-i hayat:
hayatn zevk ve
lezzetleri.
makam:
yer.
maruz:
etkisi altnda kalma, kar-
fllaflma.
mebhas:
konu.
muhtaç:
ihtiyaç içinde olma.
musibet:
felâket, belâ.
muvazene:
mukayese.
mülzem:
susturulmufl.
münasebet:
vesile.
nihayet:
son derece.
nihayetsiz:
sonsuz.
nokta:
önemli bölüm.
saadet:
mutluluk.
saadet-i dünya:
dünya mutlulu-
¤u.
sefahat:
zevk ve e¤lenceye aflr
derecede düflkünlük.
sukut:
de¤erden düflme, alçalma.
flekavet:
sknt.
flirk:
Allaha ortak koflma.
tasavvur:
bir fleyi tahayyül etme,
göz önüne getirme.
terakkiyat-i medeniyet:
mede-
niyetin ilerlemeleri.
tevekkül:
Allaha dayanma ve
güvenme.
vekil:
baflkasnn yerine hareket
eden, konuflan.
âciz:
güçsüz, zayf.
ahiret:
kyametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
bîçare:
çaresiz.
bina:
yapma, kurma.
Cenab- Hak:
Allah.
dalâlet:
iman ve slâmiyetten
ayrlmak, azmak.
ehl-i dalâlet:
dalâlet ehli; az-
gn ve sapkn kimseler.
ekserî:
ço¤unluk.
elem:
üzüntü, tasa.
fsk:
Allaha karfl isyan etme;
günaha dalma; dinin yasakla-
d¤ kurallara aldrmama.
gayet:
çok, son derece.
hadsiz:
snrsz.
hasaret:
hasar, zarar.
himmet:
gayret, yardm.
hubb-u dünya:
dünya sevgi-
si.
hususan:
bilhassa, özellikle.
hürriyet:
cannn istedi¤i her
fleyi yapma iste¤i.