fiu ince ve dakik ve pek büyük ve genifl hakikati bir
temsil ile fehme takribe çalflaca¤z. ki üç ayr ayr elek
ile elemek suretinde tahlil edece¤iz. Ne kadar uzun be-
yan etsek, yine ksadr; usanmamak gerek. fiöyle:
Nasl ki, gayet mahir bir tasvirci ve heykeltrafl bir zat,
gayet güzel bir çiçekle ve insan cins-i lâtifinden gayet gü-
zel bir hasnânn suret ve heykelini yapmak istese, evve-
lâ o iki fleyin umumî flekillerini baz hatlarla tayin eder.
fiu tayini, bir tanzim iledir, bir takdir ile yapyor. Hende-
seye istinaden hudut tayin ediyor. fiu tanzim ve takdir,
bir hikmet ve ilim ile yapld¤n gösteriyor ki, tanzim ve
tahdit fiilleri, ilim ve hikmet pergeliyle dönüyor. Öyle ise,
tanzim ve tahdit arkasnda ilim ve hikmet manalar hük-
mediyor. Öyle ise, ilim ve hikmet pergeli, kendini göste-
recek.
flte, kendini gösterdi ki, o hudutlar içinde, göz, kulak,
burun, yaprak ve incecik püskülcükler gibi fleylerin tasvi-
rine bafllad. fiimdi görüyoruz ki, içindeki pergelin hare-
kâtyla tayin edilen azalar, sanatkârâne ve inayetkârâne
düflüyor. Öyle ise, o ilim ve hikmet pergelini çeviren, ar-
kada sun ve inayet manalar var; hükmediyorlar ve ken-
dilerini gösterecekler.
flte, ondandr ki, bir hüsün ve ziynete kabiliyet göste-
riyor. Öyle ise, sun ve inayeti çalfltran, irade-i tahsin ve
kast- tezyindir. Öyle ise, onlar hükmediyorlar ki, tezyi-
ne, tenvire bafllad, bir tebessüm vaziyetini gösterdi ve
hayattarlk heyetini verdi.
SÖZLER | 1021
O
TUZ
KNC
S
ÖZ
kabiliyet:
yetenek, liyakat.
kast- tezyin:
bilerek ve isteye-
rek süsleme.
mahir:
maharetli, becerikli.
mana:
anlam.
sanatkârâne:
sanatkârca.
sun:
sanatl eser yapma, sanatl
eser, yaplan ifl.
suret:
görünüfl, tarz.
tahdit:
snrlama.
tahlil:
çözümleme.
takrip:
yaknlafltrma.
tanzim:
düzenleme.
tasvir:
resmini yapma, bir fleyin
özelliklerini anlatarak canlandr-
ma.
tayin:
belirlemek, belirli klma.
tebessüm:
gülümseme.
temsil:
benzetme, misal getirme.
tenvir:
nurlandrma.
tezyin:
süsleme.
umumî:
genel.
vaziyet:
durum.
zat:
kifli.
ziynet:
süs.
aza:
organlar, uzuvlar.
beyan:
anlatma, izah.
cins-i lâtif:
lâtif ve hofl cins.
dakik:
ince ve derin.
evvelâ:
öncelikle.
fehim:
anlayfl, idrak.
fiil:
ifl, hareket.
gayet:
çok, son derece.
hakikat:
gerçek.
hasnâ:
güzel kadn.
hayattar:
canl.
hendese:
geometri.
heyet:
flekil, suret.
hikmet:
lâhî gaye, yüksek
bilgi.
hudut:
snrlar.
hüsün:
güzellik.
inayet:
yardm, ihsan.
inayetkârâne:
lütuf ve hima-
yede bulunana yakflr suret-
te.
irade-i tahsin:
güzellefltirme
arzu ve iradesi.
istinaden:
dayanarak.