Sözler - page 1021

fiu ince ve dakik ve pek büyük ve genifl hakikati bir
temsil ile fehme takribe çal›flaca¤›z. ‹ki üç ayr› ayr› elek
ile elemek suretinde tahlil edece¤iz. Ne kadar uzun be-
yan etsek, yine k›sad›r; usanmamak gerek. fiöyle:
Nas›l ki, gayet mahir bir tasvirci ve heykeltrafl bir zat,
gayet güzel bir çiçekle ve insan cins-i lâtifinden gayet gü-
zel bir hasnân›n suret ve heykelini yapmak istese, evve-
lâ o iki fleyin umumî flekillerini baz› hatlarla tayin eder.
fiu tayini, bir tanzim iledir, bir takdir ile yap›yor. Hende-
seye istinaden hudut tayin ediyor. fiu tanzim ve takdir,
bir hikmet ve ilim ile yap›ld›¤›n› gösteriyor ki, tanzim ve
tahdit fiilleri, ilim ve hikmet pergeliyle dönüyor. Öyle ise,
tanzim ve tahdit arkas›nda ilim ve hikmet manalar› hük-
mediyor. Öyle ise, ilim ve hikmet pergeli, kendini göste-
recek.
‹flte, kendini gösterdi ki, o hudutlar içinde, göz, kulak,
burun, yaprak ve incecik püskülcükler gibi fleylerin tasvi-
rine bafllad›. fiimdi görüyoruz ki, içindeki pergelin hare-
kât›yla tayin edilen azalar, sanatkârâne ve inayetkârâne
düflüyor. Öyle ise, o ilim ve hikmet pergelini çeviren, ar-
kada sun’ ve inayet manalar› var; hükmediyorlar ve ken-
dilerini gösterecekler.
‹flte, ondand›r ki, bir hüsün ve ziynete kabiliyet göste-
riyor. Öyle ise, sun’ ve inayeti çal›flt›ran, irade-i tahsin ve
kast-› tezyindir. Öyle ise, onlar hükmediyorlar ki, tezyi-
ne, tenvire bafllad›, bir tebessüm vaziyetini gösterdi ve
hayattarl›k hey’etini verdi.
SÖZLER | 1021
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
kabiliyet:
yetenek, liyakat.
kast-› tezyin:
bilerek ve isteye-
rek süsleme.
mahir:
maharetli, becerikli.
mana:
anlam.
sanatkârâne:
sanatkârca.
sun’:
sanatl› eser yapma, sanatl›
eser, yap›lan ifl.
suret:
görünüfl, tarz.
tahdit:
s›n›rlama.
tahlil:
çözümleme.
takrip:
yak›nlaflt›rma.
tanzim:
düzenleme.
tasvir:
resmini yapma, bir fleyin
özelliklerini anlatarak canland›r-
ma.
tayin:
belirlemek, belirli k›lma.
tebessüm:
gülümseme.
temsil:
benzetme, misal getirme.
tenvir:
nurland›rma.
tezyin:
süsleme.
umumî:
genel.
vaziyet:
durum.
zat:
kifli.
ziynet:
süs.
aza:
organlar, uzuvlar.
beyan:
anlatma, izah.
cins-i lâtif:
lâtif ve hofl cins.
dakik:
ince ve derin.
evvelâ:
öncelikle.
fehim:
anlay›fl, idrak.
fiil:
ifl, hareket.
gayet:
çok, son derece.
hakikat:
gerçek.
hasnâ:
güzel kad›n.
hayattar:
canl›.
hendese:
geometri.
hey’et:
flekil, suret.
hikmet:
‹lâhî gaye, yüksek
bilgi.
hudut:
s›n›rlar.
hüsün:
güzellik.
inayet:
yard›m, ihsan.
inayetkârâne:
lütuf ve hima-
yede bulunana yak›fl›r suret-
te.
irade-i tahsin:
güzellefltirme
arzu ve iradesi.
istinaden:
dayanarak.
1...,1011,1012,1013,1014,1015,1016,1017,1018,1019,1020 1022,1023,1024,1025,1026,1027,1028,1029,1030,1031,...1482
Powered by FlippingBook