Sözler - page 1026

‹flte, Sâni-i Zülcelâl, bütün masnuat›n› öyle bir tarzda
yapm›fl ki, ekserîsi, hususan zîhayat k›sm›, çok esma-i
‹lâhiyeyi okutturur. Güya her bir masnuuna ayr› ayr›, bir-
biri üstünde yirmi gömlek giydirmifl, yirmi perdeye sar-
m›fl; her gömlekte, her perdede ayr› ayr› esmas›n› yaz-
m›fl.
Meselâ, temsilde gösterildi¤i gibi, tek güzel bir çiçek-
le, insan›n k›sm-› sanisinden bir ferd-i hasnân›n yaln›z
zahirî hilkatlerinde, çok sahifeler vard›r. Baflka büyük ve
küllî masnuat›, o iki cüz’î misale k›yas et.
Birinci sahife
: Umumî flekil ve miktar›n› gösteren
hey’ettir ki; yâ
Musavvir
, yâ
Mukaddir
, yâ
Munazz›m
isimlerini yâd eder.
‹kinci sahife
: Suretlerinde ayr› ayr› azalar›n inkiflaf›y-
la hâs›l olan çiçek ve insan›n basit hey’etidir ki, o sahife-
de
Alîm, Hakîm
isimleri gibi çok isimler yaz›l›yor.
Üçüncü sahife
: O iki mahlûkun ayr› ayr› azalar›na,
ayr› ayr› hüsün ve ziynet vermekle, o sahifede
Sâni
ve
Bâri
isimleri gibi çok isimler yaz›l›yor.
Dördüncü sahife
: Öyle bir ziynet ve hüsün, o iki mas-
nua veriliyor ki, güya lütuf ve kerem tecessüm etmifl, on-
lar olmufl. O sahife, yâ
Lâtif
, yâ
Kerîm
gibi çok isimleri
yâd eder, okur.
Beflinci sahife
: O çiçe¤e leziz meyveler, o hasnâya
sevimli evlâtlar, güzel ahlâklar takmakla, o sahife, yâ
Ve-
dûd
, ya
Rahîm
, yâ
Mün’im
gibi isimleri okutturuyor.
ahlâk:
insan›n iyi veya kötü ola-
rak vas›fland›r›lmas›na yol açan
manevî nitelikleri.
Alîm:
her fleyi hakk›yla bilen Al-
lah.
aza:
organlar, uzuvlar.
Bâri’:
varl›klara biçim verip flekil-
lendiren ve onlar› mükemmel bir
surette yaratan Allah.
cüz’î:
parçaya ait olan.
ekserî:
ço¤unlukla ilgili; ço¤u.
esma:
isimler.
esma-i ‹lâhiye:
Allah’›n isimleri.
evlât:
veletler, çocuklar.
ferd-i hasnâ:
iffetine düflkün ka-
d›n.
güya:
sanki.
Hakîm:
her fleyi bir maksatla uy-
gun ve hikmetle yaratan, hikmet
sahibi Allah.
hasnâ:
namuslu, güzel kad›n.
hâs›l:
ortaya ç›kan.
hey’et:
görünüfl.
hilkat:
yarat›l›fl.
hususan:
bilhassa, ayr›ca, baflka-
ca, hususî olarak.
hüsün:
güzellik.
inkiflaf:
aç›lma , keflfolunma.
kerem:
cömertlik, lütuf, ihsan.
Kerîm:
ikram ve ihsan› bol olan
Allah.
küllî:
umumî, bütün.
k›sm-› sani:
ikinci k›s›m.
k›yas:
karfl›laflt›rma.
lâtif:
Allah’›n güzel isimlerinden.
lütuf:
hoflluk, güzellik.
mahlûk:
Allah taraf›ndan yarat›l-
m›fl.
masnu:
sanatla yap›lm›fl.
masnuat:
sanatla yap›lm›fl fleyler.
misal:
örnek.
Mukaddir:
takdir eden Allah.
Munazz›m:
her fleyi en güzel fle-
kilde tanzim eden Cenab-› Hak.
Musavvir:
yaratt›klar›n› istedi¤i
s›fat ve seçti¤i maddî, manevî
surette yaratan; Allah.
Mün’im:
nimet veren.
perde:
örtü.
Rahîm:
sonsuz merhamet sa-
hibi olan Allah.
sahife:
sayfa.
Sâni:
her fleyi sanatl› olarak
yaratan Allah.
Sâni-i Zülcelâl:
sonsuz bü-
yüklük sahibi ve her fleyi sa-
natla yaratan Allah.
suret:
biçim, görünüfl.
tecessüm:
cisimleflme.
temsil:
benzetme, misal ge-
tirme.
umumî:
bütüne ait.
Vedûd:
çok flefkatli olan ve
çok sevgi beslenen, seven ve
sevilen Allah .
yâd:
anma.
zahirî:
görünen.
zîhayat:
hayat sahibi.
ziynet:
süs.
1026 | SÖZLER
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
1...,1016,1017,1018,1019,1020,1021,1022,1023,1024,1025 1027,1028,1029,1030,1031,1032,1033,1034,1035,1036,...1482
Powered by FlippingBook