Sözler - page 1032

olduklar›n› tahayyül etti¤inden ve mektubat-› Samedâni-
ye olan flu mevcudat sahifelerini manas›z, karma kar›fl›k
tasavvur etti¤inden ve âlem-i rahmete yol açan kabir ka-
p›s›n› zulümat-› adem a¤z› tasavvur etti¤inden ve eceli ise
hakikî ahbaplara visal daveti oldu¤u hâlde, bütün ahbap-
lardan firak nöbeti tasavvur etti¤inden, hem kendini deh-
fletli bir azab-› elîmde b›rak›yor, hem mevcudat›, hem
Cenab-› Hakk›n esmas›n›, hem mektubat›n› inkâr ve tez-
yif ve tahkir etti¤inden merhamete ve flefkate lây›k olma-
d›¤› gibi, fliddetli bir azaba da müstahakt›r; hiçbir cihette
merhamete lây›k de¤ildir.
‹flte, ey bedbaht ehl-i dalâlet ve sefahat! fiu dehfletli su-
kuta karfl› ve ezici me’yusiyete mukabil, hangi tekemmü-
lünüz, hangi fünununuz, hangi kemaliniz, hangi medeni-
yetiniz, hangi terakkiyat›n›z karfl› gelebilir? Ruh-u befle-
rin efledd-i ihtiyaç ile muhtaç oldu¤u hakikî teselliyi ne-
rede bulabilirsiniz? Hem, güvendi¤iniz ve bel ba¤lad›¤›-
n›z ve âsâr-› ‹lâhiyeyi ve ihsanat-› Rabbaniyeyi onlara is-
nat etti¤iniz hangi tabiat›n›z, hangi esbab›n›z, hangi fleri-
kiniz, hangi keflfiyat›n›z, hangi milletiniz, hangi bat›l
ma’budunuz sizi, sizce idam-› ebedî olan mevtin zulüma-
t›ndan kurtar›p kabir hududundan, berzah hududundan,
mahfler hududundan, S›rat Köprüsünden hâkimâne ge-
çirebilir, saadet-i ebediyeye mazhar edebilir?
Hâlbuki, kabir kap›s›n› kapamad›¤›n›z için, siz kat’î
olarak bu yolun yolcususunuz. Böyle bir yolcu, öyle biri-
sine dayan›r ki, bütün bu daire-i azîme ve bu genifl hu-
dutlar onun taht-› emrinde ve tasarrufundad›r.
ahbap:
dostlar.
âlem-i rahmet:
rahmet dünyas›.
âsâr-› ‹lâhiye:
‹lâhî eserler.
azab-› elîm:
elem ve ›zt›rap ve-
ren azap.
azap:
ceza, iflkence.
bat›l:
bofl, hurafe.
bedbaht:
bahts›z.
berzah:
ruhlar›n k›yamete kadar
bekleyece¤i, dünya ile ahiret ara-
s›ndaki yer.
cihet:
yön.
daire-i azîme:
genifl ve büyük
daire.
davet:
ça¤›rma, ça¤r›.
ecel:
Allah taraf›ndan takdir edi-
len ölüm vakti.
ehl-i dalâlet:
dalâlet ehli; azg›n
ve sapk›n kimseler.
esbap:
sebepler.
esma:
isimler.
efledd-i ihtiyaç:
çok fazla muhtaç
olunma.
firak:
ayr›l›k.
fünun:
fenler.
hakikî:
gerçek.
hâkimâne:
hükmeder bir flekilde.
hudut:
s›n›rlar.
idam-› ebedî:
dirilmemek üzere
yok olufl.
ihsanat-› Rabbaniye:
bütün var-
l›klar› terbiye ve idare eden Ce-
nab-› Hakk›n iyilikleri ve ba¤›fllar›.
inkâr:
reddetme, kabul ve tasdik
etmeme.
isnat:
dayand›rma.
kabir:
mezar.
kat’î:
kesin.
kemal:
olgunluk, taml›k, mükem-
mellik.
keflfiyat:
keflifler.
lây›k:
uygun, liyakatli.
ma’bud:
kendisine ibadet olunan.
mahfler:
k›yamette ölülerin dirilip
toplanacaklar› yer.
manas›z:
anlams›z.
mazhar:
nail olma, kavuflma.
medeniyet:
medenîlik, uygarl›k.
mektubat:
(Cenab-› Hakk›n) mek-
tuplar›, Onun isim ve s›fatlar›n›
anlatan varl›klar.
mektubat-› Samedâniye:
Samed
olan Cenab-› Hakk›n isim ve s›fat-
lar›n› anlatan, Allah’›n birli¤ini
gösteren varl›klar.
merhamet:
ac›ma, flefkat göster-
me.
mevcudat:
var olan her fley,
mahlûklar.
mevt:
ölüm.
me’yusiyet:
ümitsizlik.
muhtaç:
ihtiyaç içinde olma.
mukabil:
kar›fl›k.
müstahak:
hak etmifl.
ruh-u befler:
insan ruhu.
saadet-i ebediye:
sonsuz mutlu-
luk.
sahife:
sayfa.
sefahat:
zevk ve e¤lenceye
afl›r› derecede düflkünlük.
sukut:
de¤erden düflme.
S›rat Köprüsü:
Cehennem
üzerine kurulu olan ve Cen-
nete gitmek için geçilmesi
gereken köprü.
flefkat:
ac›yarak, içten ve kar-
fl›l›ks›z merhamet.
flerik:
ortak.
tabiat:
maddî âlem.
tahayyül:
hayal etme.
tahkir:
hor görme, afla¤›lama.
taht-i emir:
emir ve idare al-
t›nda.
tasarruf:
kullanma hakk›.
tasavvur:
bir fleyi zihinde fle-
killendirme, tasarlama.
tekemmül:
olgunlaflma, ke-
male erme.
terakkiyat:
yükselmeler iler-
lemeler, geliflmeler.
teselli:
avunma.
tezyif:
küçük düflürme, alaya
alma.
visal:
kavuflma.
zulümat:
karanl›klar.
zulümat-› adem:
yokluk ve
hiçlik karanl›klar›.
1032 | SÖZLER
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
1...,1022,1023,1024,1025,1026,1027,1028,1029,1030,1031 1033,1034,1035,1036,1037,1038,1039,1040,1041,1042,...1482
Powered by FlippingBook