ve muhafaza etmek, yine Hakka aittir. Ve o muhabbet
ise, Cenab- Hakkn hesabna oldu¤unu gösteren alâmet
ise, vefatlarnda sabr ile flükürdür, meyusâne feryat et-
memektir. Hâlkmn, benim nezaretime verdi¤i, se-
vimli bir mahlûku idi, bir memlûkü idi. fiimdi hikmeti ik-
tiza etti, benden ald, daha iyi bir yere götürdü. Benim o
memlûkte bir zahirî hissem varsa, hakikî bin hisse onun
Hâlkna aittir.
1
! o
şr
µ
o
ër
dn
G
deyip, teslim olmaktr.
Hem, dost ve ahbap ise, e¤er onlar iman ve amel-i sa-
lih sebebiyle Cenab- Hakkn dostlar iseler,
2
$G ?p
a t
Öo
ër
dn
G
srrnca, o muhabbet dahi Hakka aittir.
Hem, refika-i hayatn, rahmet-i lâhiyenin munis, lâtif
bir hediyesi oldu¤u cihetiyle sev ve muhabbet et. Fakat
çabuk bozulan hüsnüsuretine muhabbetini ba¤lama. Bel-
ki kadnn en cazibedar, en tatl güzelli¤i, kadnl¤a mah-
sus bir letafet ve nezaket içindeki hüsnüsîretidir. Ve en
kymettar ve en flirin cemali ise, ulvî, ciddî, samimî, nu-
ranî flefkatidir. fiu cemal-i flefkat ve hüsnüsîret, ahir ha-
yata kadar devam eder, ziyadeleflir. Ve o zaife, lâtife
mahlûkun hukuk-u hürmeti o muhabbetle muhafaza edi-
lir. Yoksa, hüsnüsuretin zevaliyle, en muhtaç oldu¤u bir
zamanda, bîçare, hakkn kaybeder.
Hem enbiya ve evliyay sevmek, Cenab- Hakkn mak-
bul ibad olmak cihetiyle, Cenab- Hakkn namna ve he-
sabnadr; ve o nokta-i nazardan, Ona aittir.
ahbap:
dostlar.
ahir:
son.
ahir-i hayat:
hayatn sonu.
alâmet:
belirti.
amel-i salih:
Allah rzasna uygun
hayrl ifl.
bîçare:
çaresiz.
cazibedar:
çekici.
cemal:
iç ve dfl güzellik.
cemal-i flefkat:
flefkatteki lezze-
tin güzelli¤i.
ciddî:
samimî, gerçek.
cihet:
vesile, yön.
enbiya:
nebîler, peygamberler.
evliya:
velîler, Allah dostlar.
feryat:
haykrma, ç¤lk atma.
Hak:
Allah.
Hâlk:
Allah.
hesabna:
adna, namna.
hikmet:
lâhî gaye.
hukuk-u hürmet:
hürmet ve
sayg hakk.
hüküm:
karar, emir.
hüsnüsîret:
iç güzelli¤i.
hüsnüsuret:
dfl güzellik.
ibad:
kullar.
iktiza:
gerekme.
iman:
inanma, itikat.
kymettar:
kymetli.
lâtif:
tatl, flirin.
lâtife:
güzel, hofl.
letafet:
lâtiflik, hoflluk, güzellik.
mahlûk:
Allah tarafndan yaratl-
mfl, yaratk.
mahsus:
has.
makbul:
kabul edilmifl.
meyusâne:
ümitsizce.
memlûk:
kul, köle.
muhabbet:
sevgi.
muhafaza:
koruma.
muhtaç:
ihtiyacnda olmak, ge-
rek duyan.
munis:
sevimli.
nezaket:
naziklik, zariflik, incelik.
nuranî:
nurlu.
rahmet-i lâhiye:
Allahn sonsuz
rahmeti.
refika-i hayat:
hayat arkadafl,
efl.
sabr:
dayanma, katlanma.
samimî:
içten.
sr:
gizli fley, gizem.
flefkat:
acyarak, içten ve karfllk-
sz merhamet.
flükür:
hoflnutluk, minnettar-
lk.
ulvî:
yüksek, yüce.
vefat:
ölüm.
zahirî:
görünen.
zaife:
güçsüz, kudreti az.
zeval:
sona erme, yok olma.
ziyade:
fazla.
1.
Hüküm Allahndr. (Mümin Suresi: 12.)
2.
Allah için sevmek. (
Feyzül-Kadîr
, 2:28, hadis no: 1241;
Ebu Davud
, Sünnet: 15;
Tirmizî
, Kya-
met: 60;
Müsned
, 3:438, 440.)
1042 | SÖZLER
O
TUZ
KNC
S
ÖZ