Sözler - page 1047

Nas›l ki, bir orduda dört yüz muhtelif taifeler bulundu-
¤unu farz ediyoruz ki, her bir taife, be¤endi¤i elbiseleri
ayr›, hofluna gitti¤i erzak› ayr›, rahatla istimal edece¤i si-
lâhlar› ayr› ve mizac›na deva olacak ilâçlar› ayr› oldukla-
r› hâlde, bütün o dört yüz taife, ayr› ayr›, tak›m, bölük
tefrik edilmeyerek, belki birbirine kar›fl›k oldu¤u hâlde,
onlar› kemal-i flefkat ve merhametinden ve harikulâde
iktidar›ndan ve mu’cizâne ilim ve ihatas›ndan ve fevkalâ-
de adalet ve hikmetinden, misilsiz bir tek padiflah, onla-
r›n hiçbirini flafl›rmayarak, hiçbirini unutmayarak, bütün
ayr› ayr› onlara lây›k elbise, erzak, ilâç ve silâhlar›n› mu-
insiz olarak bizzat kendisi verse, o zat, acaba ne kadar
muktedir, müflfik, âdil, kerîm bir padiflah oldu¤unu anlar-
s›n. Çünkü, bir taburda on milletten efrat bulunsa, onla-
r› ayr› ayr› giydirmek ve teçhiz etmek çok müflkül oldu-
¤undan, bilmecburiye, ne cinsten olursa olsun, bir tarz-
da teçhiz edilir.
‹flte öyle de, Cenab-› Hakk›n adl ve hikmet içindeki
ism-i Hak ve Rahmanirrahîm’in cilvesini görmek ister-
sen, bahar mevsiminde zeminin yüzünde çad›rlar› kurul-
mufl muhteflem dört yüz bin milletten mürekkep nebatat
ve hayvanat ordusuna bak ki; bütün o milletler, o taife-
ler, birbiri içinde olduklar› hâlde, her birinin libas› ayr›,
erzak› ayr›, silâh› ayr›, tarz-› hayat› ayr›, talimat› ayr›, ter-
hisat› ayr› olduklar› hâlde ve o hacatlar›n› tedarik edecek
iktidarlar› ve o metalibi isteyecek dilleri olmad›¤› hâlde,
daire-i hikmet ve adl içinde, mizan ve intizam ile, Hak ve
Rahman, Rezzak ve Rahîm, Kerîm ünvanlar›n› seyret,
SÖZLER | 1047
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
me, idareyi elde bulundurma.
intizam:
düzgünlük, nizam.
ism-i Hak:
varl›¤› hak olan ve her
hakk›n sahibi olan Allah’›n bir is-
mi.
istimal:
kullanma.
kemal-i flefkat:
tam ve eksiksiz
flefkat.
Kerîm:
ikram ve ihsan› bol olan
Allah.
lây›k:
uygun, münasip.
libas:
elbise.
merhamet:
ac›mak, flefkat gös-
termek.
metalip:
istekler, arzular.
misil:
benzer.
mizaç:
tabiat, f›trat.
mizan:
ölçü.
mu’cizâne:
mu’cizeli.
muhtelif:
çeflitli.
muin:
yard›mc›.
muktedir:
iktidarl›, güçlü.
müflfik:
flefkatli.
müflkül:
güç, zor.
nebatat:
bitkiler.
padiflah:
sultan.
Rahîm:
sonsuz merhamet sahibi
olan Allah.
Rahman:
rahmeti bütün herkese
yay›lan ve bütün yarat›lm›fllar›n
r›z›klar›n› ve geçim flekillerini içi-
ne alan rahmetin sahibi Allah.
Rahmanirrahîm:
Cenab-› Hakk›n
yaratt›klar›n› flefkatiyle besleme-
si korumas› ve merhamet etmesi.
Rezzak:
bütün yarat›lm›fllar›n r›z-
k›n› veren ve ihtiyaçlar›n› karfl›la-
yan Allah.
tabur:
alaydan küçük askerî bir-
lik.
taife:
bölük, güruh.
talimat:
talimler, e¤itimler.
tarz-› hayat:
yaflama flekli.
teçhiz:
donatma.
tedarik:
haz›rlama.
tefrik:
ay›rma.
terhisat:
terhisler.
zat:
kifli.
zemin:
yeryüzü.
adalet:
hakkaniyet.
âdil:
adaletli.
adl:
adalet.
bilmecburiye:
mecburiyetle.
bizzat:
flahsen.
cilve:
tecelli.
daire-i hikmet:
gizli s›rlar›n
ve icraatlar›n alt›ndaki hakikî
sebeplerin dairesi.
deva:
ilâç, çare.
efrat:
fertler.
erzak:
yenilecek, içilecek
fleyler, az›klar.
farz:
sayma, öyle kabul etme.
fevkalâde:
ola¤anüstü.
hacat:
hacetler, ihtiyaçlar.
Hak:
her fleyi hakk›yla yara-
tan ve her hakk›n sahibi olan
Allah.
harikulâde:
ola¤anüstü.
hikmet:
‹lâhî gaye, yüksek
bilgi.
ihata:
kuflatma.
iktidar:
güç yetirme, yapabil-
1...,1037,1038,1039,1040,1041,1042,1043,1044,1045,1046 1048,1049,1050,1051,1052,1053,1054,1055,1056,1057,...1482
Powered by FlippingBook