Sözler - page 1041

dairesinde kanaatkârâne kazanmak ve mütefekkirâne,
müteflekkirâne yemektir.
Hem, peder ve valideyi flefkat ile teçhiz eden ve seni
onlar›n merhametli elleriyle terbiye ettiren hikmet ve
rahmet hesab›na onlara hürmet ve muhabbet, Cenab-›
Hakk›n muhabbetine aittir. O muhabbet ve hürmet, flef-
kat, Allah için oldu¤una alâmeti fludur ki: Onlar ihtiyar
olduklar› ve sana hiçbir faydalar› kalmad›¤› ve seni zah-
met ve meflakkate att›klar› zaman daha ziyade muhabbet
ve merhamet ve flefkat etmektir.
1
x
±o
G BÉ n
ªo
¡n
d r
?o
?n
J n
Ón
a Én
ªo
gn
Óp
c
r
hn
G BÉ n
ªo
g o
ón
Mn
G n
ôn
Ñp
µ r
dG n
?n
ór
æp
Y s
øn
¨ o
?r
Ñn
j És
ep
G
ayeti, befl mertebe hürmet ve flefkate, evlâd› davet etme-
si, Kur’ân’›n nazar›nda valideynin hukuklar› ne kadar
ehemmiyetli ve ukuklar› ne derece çirkin oldu¤unu gös-
terir.
Madem peder kimseyi de¤il, yaln›z veledinin kendin-
den daha ziyade iyi olmas›n› ister; ona mukabil, velet da-
hi pedere karfl› hak dava edemez. Demek valideyn ve ve-
let ortas›nda f›traten sebeb-i münakafla yok. Zira müna-
kafla, ya g›pta ve hasetten gelir. Pederde o¤luna karfl› o
yok. Veya münakafla, haks›zl›ktan gelir. Veledin hakk›
yoktur ki, pederine karfl› hak dava etsin. Pederini haks›z
görse de, ona isyan edemez. Demek, pederine isyan
eden ve onu rencide eden, insan bozmas› bir canavard›r.
Ve evlâtlar›n›, o Zat-› Rahîm-i Kerîm’in hediyeleri ol-
du¤u için kemal-i flefkat ve merhamet ile onlar› sevmek
SÖZLER | 1041
O
TUZ
K‹NC‹
S
ÖZ
siksiz flefkat.
lillâh:
Allah için.
merhamet:
ac›mak, flefkat gös-
termek.
meflakkat:
zahmet, s›k›nt›.
muhabbet:
sevgi.
münakafla:
tart›flma.
mütefekkirâne:
düflünerek, te-
fekkür edene yak›fl›r bir flekilde.
müteflekkirâne:
müteflekkir ola-
rak, teflekkürle.
nazar:
bak›fl.
peder:
baba.
rahmet:
ac›ma, merhamet etme,
flefkat gösterme.
rencide:
incinme, k›r›lma.
sebeb-i münakafla:
tart›flma se-
bebi
flefkat:
ac›yarak, içten ve karfl›l›k-
s›z merhamet.
teçhiz:
donatma.
terbiye:
besleme, yetifltirme, bü-
yütme.
ukuk:
itaatsizlik, sayg›s›zl›k.
valide:
anne.
valideyn:
anne ve baba.
zahmet:
s›k›nt›, meflakkat.
Zat-› Rahîm-i Kerîm:
sonsuz
merhamet sahibi ve ikram ve ih-
san› bol olan Cenab-› Hak.
ziyade:
çok, fazla.
alâmet:
belirti, iflaret.
evlât:
çocuklar.
f›traten:
yarat›l›fltan.
g›pta:
özenti, özenme.
haset:
düflmanl›k, çekeme-
me.
hikmet:
‹lâhî gaye.
hürmet:
riayet, ihtiram.
ihtiyar:
yafll›.
kanaatkârâne:
kanaat sahibi
bir kimseye yak›fl›r tarzda.
kemal-i flefkat:
tam ve ek-
1.
Onlardan biri veya her ikisi senin yan›nda ihtiyarl›k ça¤›na eriflecek olursa, onlara sak›n “Öf”
bile deme. (‹sra Suresi: 23.)
1...,1031,1032,1033,1034,1035,1036,1037,1038,1039,1040 1042,1043,1044,1045,1046,1047,1048,1049,1050,1051,...1482
Powered by FlippingBook