Sözler - page 1049

Sual:
Enbiya ve evliyaya muhabbet, nas›l faydas›z ka-
l›r?
Elcevap:
Ehl-i Teslisin ‹sa Aleyhisselâma ve Raf›zîlerin
Hazret-i Ali Rad›yallahü Anha muhabbetleri faydas›z kal-
d›¤› gibi. E¤er o muhabbetler, Kur’ân’›n irflat etti¤i tarz-
da ve Cenab-› Hakk›n hesab›na ve muhabbet-i Rahman
nam›na olsalar, o zaman hem dünyada, hem ahirette gü-
zel neticeleri var.
Amma dünyada ise, leziz taamlara, güzel meyvelere
muhabbetin, elemsiz bir nimet ve ayn-› flükür bir lezzet-
tir.
Nefsine muhabbet ise, ona ac›mak, terbiye etmek, za-
rarl› hevesattan menetmektir. O vakit, nefis sana bin-
mez, seni hevas›na esir etmez; belki sen nefsine biner-
sin, onu hevaya de¤il, hüdaya sevk edersin.
Refika-i hayat›na muhabbetin madem hüsnüsîret ve
maden-i flefkat ve hediye-i rahmet oldu¤una bina edil-
mifl, o refikaya samimî muhabbet ve merhamet edersen,
o da sana ciddî hürmet ve muhabbet eder. ‹kiniz ihtiyar
oldukça, o hâl ziyadeleflir, mes’udâne hayat›n› geçirirsin.
Yoksa, hüsnüsurete muhabbet, nefsanî olsa, o muhabbet
çabuk bozulur, hüsnümuaflereti de bozar.
Peder ve valideye karfl› muhabbetin Cenab-› Hak he-
sab›na oldu¤u için, hem bir ibadet, hem de onlar ihtiyar-
land›kça hürmet ve muhabbeti ziyadelefltirirsin. En âlî bir
his ile, en merdane bir himmet ile onlar›n tûl-i ömrünü
SÖZLER | 1049
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
hürmet:
riayet, ihtiram, sayg›.
hüsnümuafleret:
güzel geçinme.
hüsnüsîret:
ahlâk güzelli¤i, iç gü-
zellik.
hüsnüsuret:
d›fl güzellik.
ibadet:
Allah’a karfl› kulluk vazi-
fesini yapma.
irflat:
do¤ru yolu gösterme.
leziz:
lezzetli.
maden-i flefkat:
flefkat kayna¤›.
men:
engelleme.
merdane:
mertçesine.
merhamet:
ac›mak, flefkat gös-
termek.
mes’udâne:
mutlu bir flekilde.
muhabbet:
sevgi.
muhabbet-i Rahman:
sonsuz
merhamet ve flefkatle bütün var-
l›klar› r›z›kland›ran Allah’› kalben
sevmek.
nefis:
insanda flehvet, gazap, fazi-
let gibi fleylerin kayna¤›.
nefsanî:
nefsin arzular›na ait.
netice:
sonuç.
nimet:
lütuf, ihsan, ba¤›fl.
peder:
baba.
Raf›zî:
Raf›zî f›rkas›ndan olan.
refika:
efl, kar›.
refika-i hayat:
hayat arkadafl›.
sual:
soru.
taam:
yemek.
terbiye:
besleme, yetifltirme, bü-
yütme.
tûl-i ömür:
ömrün uzunlu¤u.
valide:
anne.
ziyade:
artma.
ahiret:
k›yametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
âlî:
yüce, yüksek.
ayn-› flükür:
flükrün tâ kendi-
si.
bina:
kurma.
ciddî:
gerçek, içten gelen.
ehl-i teslis:
Allah’›n üç (baba-
o¤ul-kutsal ruh) oldu¤una
inananlar.
elem:
dert, üzüntü.
enbiya:
nebîler, peygamber-
ler.
evliya:
velîler, Allah dostlar›.
Hazret-i Ali:
bkz. fiah›s Bilgi-
leri, Ali (r.a.).
hediye-i rahmet:
rahmet he-
diyesi.
heva:
gelip geçici istek, he-
ves.
hevesat:
hevesler.
himmet:
çal›flma, gayret.
his:
duygu.
hüda:
do¤ruluk, hidayet.
1...,1039,1040,1041,1042,1043,1044,1045,1046,1047,1048 1050,1051,1052,1053,1054,1055,1056,1057,1058,1059,...1482
Powered by FlippingBook