Sözler - page 1059

SEK‹Z‹NC‹ ‹fiARET
Dünyada, dünyan›n ahiret mezraas› ve esma-i ‹lâhiye
âyinesi olan iki güzel yüzüne karfl› mütefekkirâne mu-
habbetin uhrevî neticesi, dünya kadar, fakat fânî dünya
gibi fânî de¤il, bâkî bir Cennet verilecektir. Hem, dünya-
da yaln›z zay›f gölgeleri gösterilen esma, o Cennetin âyi-
nelerinde en flaflaal› bir surette gösterilecektir.
Hem, dünyay› mezraa-i ahiret yüzünde sevmenin ne-
ticesi, dünyay› fidanl›k, yani, ancak fidanlar› bir derece
yetifltiren küçük bir mezraas› hükmünde olacak öyle bir
Cenneti verecek ki, dünyada havâs ve hissiyat-› insaniye,
küçük fidanlar oldu¤u hâlde, Cennette en mükemmel bir
surette inkiflaf ve dünyada tohumcuklar hükmünde olan
istidatlar›, enva-› lezaiz ve kemalât ile sümbüllenecek su-
rette ona verilece¤i, rahmetin ve hikmetin muktezas› ol-
du¤u gibi, hadisin nususuyla ve Kur’ân’›n iflarat›yla sabit-
tir.
Hem, madem dünyan›n, her hatan›n bafl› olan mez-
mum muhabbeti de¤il, belki esmaya ve ahirete bakan iki
yüzünü, esma ve ahiret için sevmifl ve ibadet-i fikriye ile
o yüzleri mamur etmifl, güya bütün dünyas›yla ibadet et-
mifl; elbette dünya kadar bir mükâfat almas›, mukteza-i
rahmet ve hikmettir.
Hem, madem ahiretin muhabbetiyle onun mezraas›n›
sevmifl ve Cenab-› Hakk›n muhabbetiyle âyine-i esmas›-
n› sevmifl; elbette dünya gibi bir mahbup ister. O da dün-
ya kadar bir Cennettir.
SÖZLER | 1059
O
TUZ
‹
K‹NC‹
S
ÖZ
istidat:
yetenek, kabiliyet.
iflarat:
iflaretler.
kemalât:
faziletler, olgunluklar,
mükemmellikler.
mahbup:
sevgili.
mamur:
imar edilmifl.
mezmum:
zemmedilen, afla¤›la-
nan, kötülenen.
mezraa:
tarla.
mezraa-i ahiret:
ahiretin tarlas›.
mukteza:
gereken, lâz›m gelen.
mukteza-i rahmet:
rahmetin ge-
re¤i.
mükâfat:
ödül.
mütefekkirâne:
tefekkür ederek,
düflünerek.
netice:
sonuç.
nusus:
naslar; Kur’ân ve hadisin
kesin hükümleri.
rahmet:
ac›ma, merhamet etme,
flefkat gösterme.
suret:
biçim, görünüfl.
flaflaal›:
parlak.
uhrevî:
ahirete ait.
ahiret:
k›yametten sonra ku-
rulacak olan âlem.
âyine:
ayna.
âyine-i esma:
‹lâhî isimlerin
âyineleri.
bâkî:
sürekli ve kal›c› olan,
ebedî
enva-i lezaiz:
lezzetlerin çe-
flitleri.
esma:
isimler.
esma-i ‹lâhiye:
Allah’›n isim-
leri.
fânî:
ölümlü, geçici.
güya:
sanki.
hadis:
Hz. Peygamberin sözü.
havas ve hissiyat-› insaniye:
insana ait duyular ve duygu-
lar.
hikmet:
‹lâhî gaye.
hükmünde:
de¤erinde.
ibadet:
Allah’a karfl› kulluk
vazifesini yapma; Allah’›n em-
rettiklerini yerine getirme.
inkiflaf:
aç›lma, keflfolma.
1...,1049,1050,1051,1052,1053,1054,1055,1056,1057,1058 1060,1061,1062,1063,1064,1065,1066,1067,1068,1069,...1482
Powered by FlippingBook