Ey münkir! Hiçbir cihetle kabil-i taklit olmayan flu sik-
keleri ve mecmuundaki parlak sikke-i Samediyeti hangi
tezgâha havale edebilirsin?
Üçüncü Pencere
Zeminin yüzünde dört yüz bin muhtelif taifeden
(HAfiYE)
ibaret olan bütün hayvanat ve nebatat envann ordusu,
bilmüflahede, ayr ayr erzaklar, suretleri, silâhlar, libas-
lar, talimatlar, terhisatlar kemal-i mizan ve intizamla,
hiçbir fley unutulmayarak, hiçbirini flaflrmayarak, bir su-
rette tedbir ve terbiye etmek öyle bir sikkedir ki, hiçbir
flüphe kabul etmez, günefl gibi parlak bir sikke-i
Vahid-i
Ehad
dir. Hadsiz bir kudret ve muhit bir ilim ve nihayet-
siz bir hikmet sahibinden baflka kimin haddi var ki, o
hadsiz derecede harika olan flu idareye karflsn.
Çünkü, flu birbiri içinde girift olan envalar, milletleri,
umumunu birden idare ve terbiye edemeyen, onlardan
birisine karflsa, elbette karfltracak.
Hâlbuki,
1
m
Q o
£o
a r
ĝp
e
'
ôn
J r
?n
g n
ön
ün
Ñ r
dG p
p
Lr
QÉn
a
srr ile, hiçbir
karflk alâmeti yoktur. Demek ki, hiçbir parmak karfla-
myor.
alâmet:
iz, belirti.
bilmüflahede:
gördü¤ümüz gibi.
cihet:
sebep.
derece:
mertebe, kademe.
efrat:
fertler.
enva:
çeflitler, türler.
erzak:
yiyecek ve içecekler.
girift:
karflk.
had:
yetki; güç.
hadsiz:
snrsz, sonsuz.
harika:
ola¤anüstü.
hafliye:
dipnot, açklayc not.
havale:
brakma; bir ifli baflkas-
nn yapt¤n iddia etme.
hayvanat enva:
hayvan çeflitle-
ri.
hayvanat:
hayvanlar.
hikmet:
her fleyin belirli gayelere
yönelik olarak, manal, faydal ve
tam yerli yerinde olmas.
ibaret:
oluflan, meydana gelen.
idare:
yönetme.
ilim:
bilme, bilifl, bilgi.
kabil-i taklit:
benzerinin yapl-
mas mümkün.
kabul:
tasdik etme
kemal-i mizan ve intizam:
mü-
kemmel bir ölçü ve düzen.
ksm:
bölüm, çeflit.
kyamet:
dünyann ve kâinatn
sonu.
kudret:
güç, kuvvet.
kusur:
eksiklik, yanlfllk.
libas:
elbise.
mecmu:
bütün, tamam.
millet:
canl türü.
muhit:
kuflatan, saran.
muhtelif:
çeflitli, farkl.
münkir:
inkâr eden, kabul etme-
yen.
nebatat enva:
bitki çeflitleri.
nebatat:
bitkiler.
nihayetsiz:
sonsuz.
sr:
gizli hakikat.
sikke:
mühür, iflaret.
sikke-i samediyet:
hiçbir fleye
ihtiyac olmayan Allahn, bütün
varlklarn kendisine muhtaç ol-
du¤unu gösteren mührü.
sikke-i Vahid-i Ehad:
bir olan ve
birli¤i her bir fleyde görülen Al-
lah gösteren iflaret.
suret:
biçim, flekil.
flüphe:
kuflku.
taife:
topluluk, gurup; canl türü.
talimat:
e¤itimler.
tedbir:
idare etme, çekip çe-
virme.
terbiye:
besleme, yetifltirme,
büyütme.
terhisat:
terhisler, görevlere
son vermeler.
tezgâh:
dokuma aleti.
umum:
bütün insanlar, bütün
halk.
vücuda gelme:
yaratlma.
zaman- Âdem:
Hz. Âdem za-
man, insanl¤n ilk devresi.
zemin:
yer.
ziyade:
çok, fazla
1.
Haydi, çevir gözünü: En küçük bir kusur görüyor musun? (Mülk Suresi: 3.)
1068 | SÖZLER
O
TUZ
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
HAfiYE:
Hatta, o taifelerden bir ksm var ki: bir senedeki efrad, za-
man- Âdemden kyamete kadar vücuda gelen bütün insan efradndan zi-
yadedir.