vahdetini gösterdi¤i gibi; her bir taifesi, icma ve tevatür
kuvvetini tafl›yan bütün ariflerin hakikatli marifetleri, bü-
tün flakirler taifesinin semeredar flükürleri ve bütün zakir-
lerin feyizli zikirleri ve bütün hamidlerin nimet artt›ran
hamdleri ve bütün muvahhitlerin bürhanl› tevhitleri ve
tavsifleri ve bütün muhiplerin hakikî muhabbet ve aflkla-
r› ve bütün müritlerin sad›k irade ve ra¤betleri ve bütün
müniplerin ciddî talep ve inabeleri, yine
Maruf, Mezkûr,
Meflkûr, Mahmûd, Vahid, Mahbub, Mergub, Maksud
olan o
Ma’bud-u Ezelî’
nin vücub-u vücudunu ve kemal-i
rububiyetini ve vahdetini gösterdi¤i gibi; kâmil insanlar-
daki bütün makbul ibadat›n ve o makbul ibadat›n netice-
sinden hâs›l olan füyuzat ve münacat, müflahedat ve kefl-
fiyat, yine o
Mevcud-u Lemyezel
ve o
Ma’bud-u Lâye-
zal’
in vücub-u vücudunu ve vahdetini ve kemal-i rububi-
yetini gösterir.
‹flte flu üç cihette, ziyadar büyük bir pencere vahdani-
yete aç›l›r.
Onuncu Pencere
n
ôs
în
°Sn
h r
ºo
µ
n
d Ék
br
Rp
Q p
äGn
ôn
ªs
ãdG n
øp
e /
¬p
H n
ên
ôr
Nn
Én
a k
ABÉ n
e p
ABÉ n
ªs
°ùdG n
øp
e n
?n
õr
fn
Gn
h
@ n
QÉn
¡r
fn
’r
G o
ºo
µ
n
d n
ôs
în
°Sn
h /
?p
ôr
en
Ép
H p
ôr
ën
Ñ r
dG »p
a n
…p
ôr
én
àp
d n
?r
?o
Ø r
dG o
ºo
µ
n
d
@ n
QÉn
¡s
ædGn
h n
?r
« s
dG o
ºo
µ` n
d n
ôs
î°n
Sn
h p
ør
«n
Ñ`p
FBG n
O n
ôn
ªn
? r
dGn
h ¢n
ùr
ªs
°ûdG o
ºo
µ` n
d n
ôs
î°n
Sn
h
arif:
bilgi sahibi, Allah’› bilmede
ve tan›mada ileri olan.
aflk:
fliddetli sevgi; Allah sevgisi.
bürhan:
delil.
ciddî:
gerçek, mühim, önemli.
cihet:
yön.
feyiz:
manevî g›da, bereket.
füyuzat:
manevî bolluk ve bere-
ketler, inayetler.
hakikat:
gerçek.
hakikî:
gerçek.
hamd:
teflekkür, flükran.
hamit:
Cenab-› Hakka hamd ü se-
na eden, Allah’a flükreden.
hâs›l:
meydana gelme.
ibadat:
ibadetler.
icma:
bir konu üzerinde fikir birli-
¤ine varma.
inabe:
ifllenilen günahlara tevbe
edip do¤ru yola, hakka yönelme.
irade:
dileme, isteme.
kâmil:
tam, olgun, mükemmel.
kemal-i rububiyet:
Allah’›n bü-
tün varl›klara muhtaç olduklar›
fleyleri vermesi, onlar›, yetifltir-
mesi, uyum içinde idare ve sevk
etmesinin mükemmelli¤i.
keflfiyat:
keflifler, Allah’›n bildir-
mesiyle evliyalar›n geçmifl ve ge-
lecekle ilgili bildikleri maddî ve
manevî s›rlar.
Ma’bud-u Ezelî:
varl›¤›n›n bafllan-
g›c› olmayan ve ibadete lây›k
olan Allah.
Ma’bud-u Lâyezal:
varl›¤› hiçbir
zaman son bulmayan ve ibadete
lây›k tek ‹lâh olan Allah.
Mahbup:
bütün varl›klar taraf›n-
dan sevilen Allah.
Mahmut:
bütün varl›klar taraf›n-
dan hamd edilen Allah.
makbul:
kabul edilmifl olan.
Maksut:
bütün varl›klar›n r›zas›na
ermeyi ve cemalini görmeyi arzu-
lad›klar› Allah.
marifet:
bilme.
Maruf:
her fleyi hakk›yla bilen ve
yaratt›klar› taraf›ndan bilinen Al-
lah.
Mergup:
bütün yarat›lm›fllar›n
kendisinin r›zas›n› istedi¤i Allah.
Meflkûr:
bütün varl›klar›n kendi-
sine flükretti¤i Allah.
Mevcud-u Lemyezel:
varl›¤› ze-
val bulmayan, sürekli var olan Al-
lah.
Mezkûr:
her fleyin kendisini zik-
retti¤i, and›¤› Allah.
muhabbet:
sevgi.
muhip:
seven.
muvahhit:
Cenab-› Hakk›n varl›-
¤›na ve birli¤ine inanan, Allah’›
birleyen.
münacat:
Allah’a dua etme, yal-
varma.
münip:
günahlar› terk edip
Allah’a yönelen, tevbe eden.
mürit:
Allah’›n r›zas›na kavufl-
mak isteyen kifli.
müflahedat:
gözle görülen
fleyler.
netice:
sonuç.
nimet:
iyilik, ihsan.
ra¤bet:
istek, arzu, meyil.
sad›k:
do¤ru.
semeredar:
verimli, faydal›.
flakir:
flükreden, müteflekkir.
flükür:
görülen bir iyili¤e kar-
fl›l›k hoflnutluk, memnunluk
ve minnettarl›k ifade etme,
teflekkür.
taife:
gurup, topluluk; tür.
talep:
istek, arzu.
tavsif:
vas›fland›rma, özellik-
lerini anlatma.
tevatür:
sa¤lam bilgi, haber;
yalan söylemelerini akl›n ka-
bullenemeyece¤i bir topluluk
taraf›ndan verilen bilgi.
tevhit:
birleme, Allah’›n bir
oldu¤una inanma.
vahdaniyet:
Allah’›n birli¤i ve
varl›¤›.
vahdet:
birlik.
Vahit:
bir olan ve her bir var-
l›kta birli¤i görülen Allah.
vücub-u vahdet:
varl›¤› zo-
runlu olan birlik.
vücub-u vücut:
varl›¤› gerek-
li olma, olmamas› imkâns›z
olma.
vücut:
var olma, var olufl, var-
l›k.
zakir:
zikreden, zikredici.
zikir:
anma, an›lma.
ziyadar:
ziyal›, ›fl›kl›.
1076 | SÖZLER
O
TUZ
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ