Sözler - page 1080

Sen kendi cismine ve azalar›na ve onlardaki e¤ri bü¤-
rü yerlerin meyvelerine ve faydalar›na bak, kemal-i hik-
met içinde kemal-i kudreti gör.
On Üçüncü Pencere
1
/
?p
ór
ªn
ëp
H o
íu
Ñ°n
ùo
j s
’p
G m
Ar
?n
T r
øp
e r
¿p
Gn
h
s›rr›nca, her fley lisan-›
mahsusu ile
Hâl›k
’›n› yâd eder, takdis eder.
Evet, bütün mevcudat›n lisan-› hâl ve kàl ile etti¤i tes-
bihat, bir tek
Zat-› Mukaddes
’in vücudunu gösteriyor.
Evet f›trat›n flahadeti reddedilmez. Delâlet-i hâl ise, hu-
susan çok cihetlerle gelse, flüphe getirmez.
Bak, hadsiz f›trî flahadeti tazammun eden ve nihayet-
siz tarzlarda lisan-› hâl ile delâlet eden ve mütedahil da-
ireler gibi bir tek merkeze bakan flu mevcudat›n munta-
zam suretleri, her biri birer dildir; ve mevzun hey’etleri,
her biri birer lisan-› flahadettir; ve mükemmel hayatlar›,
her biri birer lisan-› tesbihtir ki, Yirmi Dördüncü Sözde
kat’î ispat edildi¤i gibi, o bütün diller ile pek zahir bir su-
rette tesbihatlar› ve tahiyyatlar› ve bir tek mukaddes za-
ta flahadetleri, ziya günefli gösterdi¤i gibi, bir
Zat-› Vaci-
bü’l-Vücud’
u gösterir ve kemal-i ulûhiyetine delâlet eder.
aza:
organlar.
cihet:
yön.
cisim:
beden.
delâlet:
delil olma, iflaret etme.
delâlet-i hâl:
hâlin iflareti, delil ol-
mas›.
f›trat:
yarat›l›fl.
f›trî:
yarat›l›fltan gelen.
hadsiz:
s›n›rs›z, sonsuz.
Hâl›k:
yoktan yaratan Allah.
hey’et:
flekil, yap›.
hususan:
özellikle.
ispat:
kan›t.
kat’î:
kesin, flüphesiz.
kemal-i hikmet:
tam ve mükem-
mel bir hikmet.
kemal-i kudret:
kudretin mü-
kemmelli¤i.
kemal-i ulûhiyet:
ilâhl›¤›n mü-
kemmelli¤i; ibadete ve itaat edil-
meye lây›k olman›n mükemmel-
li¤i.
lisan-› hâl:
hâl dili.
lisan-› kàl:
konuflma dili.
lisan-› mahsus:
özel dil, kendisi-
ne ait dil.
lisan-› flahadet:
flahitlik eden dil.
lisan-› tesbih:
Allah’› bütün kusur
ve noksan s›fatlardan uzak tutan,
onu flan›na lây›k ifadelerle anan
dil.
mevcudat:
varl›klar.
mevzun:
ölçülü.
mukaddes:
temiz, yüce, kusur ve
noksanlardan uzak olan.
muntazam:
düzenli.
mükemmel:
tamamlanm›fl, ku-
sursuz.
mütedahil:
birbiri içinde, iç içe.
nihayetsiz:
sonsuz.
s›rr›nca:
…hakikatinin bildirdi¤ine
göre.
suret:
biçim, flekil.
flahadet:
flahitlik, tan›kl›k.
flüphe:
tereddüt, kuflku.
tahiyyat:
selâmlar ve dualar.
takdis:
kutsama, eksiklikten,
kusurdan, çirkinlikten uzak
ve yüce tutma.
tarz:
flekil.
tazammun:
içine alma, kap-
sama.
tesbih:
Allah’› bütün kusur ve
noksan s›fatlardan uzak tut-
ma, onu flan›na lây›k ifadeler-
le anma.
tesbihat:
Allah’› bütün kusur
ve noksanlardan yüce tutup
Onu flan›na lây›k ifadelerle
anan sözler.
vücut:
var olma, varl›k.
yâd:
hat›rlama, anma.
zahir:
görünen, aç›k.
Zat:
büyüklük ve yücelik sa-
hibi Allah.
Zat-› Mukaddes:
her türlü
noksanl›k ve çirkinlikten yüce
olan Zat, Allah.
Zat-› Vacibü’l-Vücud:
varl›¤›
zarurî ve zatî olan, varl›¤› za-
rurî ve zatî olan, varl›¤› baflka-
s›n›n varl›¤›na ba¤l› de¤il,
kendinden olup ezelî ve ebe-
dî olan Zat, Allah.
ziya:
›fl›k.
1.
Hiçbir fley yoktur ki, Onu övüp, Onu tesbih etmesin. (‹sra Suresi: 44.)
1080 | SÖZLER
O
TUZ
Ü
ÇÜNCÜ
S
ÖZ
1...,1070,1071,1072,1073,1074,1075,1076,1077,1078,1079 1081,1082,1083,1084,1085,1086,1087,1088,1089,1090,...1482
Powered by FlippingBook